• Tasarımcılık yolculuğu nasıl başladı?

1986 Ankara Güven Lisesi mezunuyum. 1990 yılında evlilik hayatımla eğitimime Halk Eğitim Merkezleri'nin kurslarıyla devam etmeye başladım. Dikiş, el sanatları, ebru, kumaş boyama, ıslak keçe, sıcak mine eğitimleri aldım. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan AB tarafından desteklenen Başarılı Kadınlar Atölyesi Hayata Destek Projesi kapsamında 'Kuyumculuk ve Takı Tasarımı' eğitimlerine katıldım. 4,5 ay çok değerli hocalarımızdan Malzeme Bilgisi (Mustafa İnce), Temel Sanat Eğitimi (Melahat Tuğ), Takı Tasarım (Belgin Erten), Pazarlama Teknikleri (Pınar Türkdemir), Girişimcilik (Doç. Dr. H.Banu Gürcüm), İletişim Becerileri (Erdal Bektaş), Mikro Kredi (Necla Haliloğlu) derslerinin eğitimlerini aldık. Ayrıca Ahmet Umay, Rıdvan Bebek ve Seçkin Demir atölye eğitimlerimizi de bu ustalarımızdan aldık. Tasarım konusunda ufkumu açan Belgin Ertem hocama çok teşekkür ederim. Bakıp, görmeyi öğrenince bambaşka bir dünyaya açılıyor kapılar. Bir yazmaya, bir kilime bakınca kafanda bir takıya dönüşüveriyor anında. Unutmadan kağıda çizim olarak dökmek gerekiyor anında… Atölye sorumlumuz Rıdvan ustamızın da çok emeği var. 4,5 ay boyunca peşinde ustam diye dolanan, bir sürü kadın öğrenci. Hala elini üstümüzden çekmeyen, bir sorunumuz olunca kapısını çalabileceğimiz bir usta…

'EĞİTİM ŞART DEDİM VE ÖĞRENDİM'

• Anlaşılan eğitim sizin için bitmeyen bir serüvene dönüşmüş?

Hayatımın her döneminde eğitim şart dedim ve öğrendim, öğrendim, öğrendim… Bu eğitimlerden sonra Ankara Olgunlaşma Enstitüsünde 'Sıcak Mine eğitimi aldım. 2018 yılında kendimi Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Kuyumculuk Teknolojisi Bölümü'nde öğrenci olarak buldum. İki yıl boyunca burada da donanımlı bir eğitim aldık. Haftada 5 gün okul, hafta sonları atölyemde ilk yıl böyle geçti. İkinci yılımızda okulla beraber Kemal Onuk ustamdan da güzel bir bilgi birikimim oldu. Hiçbir bilgisini esirgemeyen Kemal ustamın da bu yolda bana emeği çoktur. Olgunlaşma hocalarımız Figen Öztürkten; Takı Tarihi, Bilgisayarda Takı Tasarımı, Takı Çizimi Üretimi, Mum Modellaj eğitimlerini, Zeynep Şahin hocamızdan; Takıda Döküm, Şekillendirme Teknikleri eğitimlerini, Hatice Özenç Hocamızdan; Takı Yüzeyi Süsleme, Yöresel Takı Uygulamaları, Mehmet Hilmi Ulusoy hocamızdan; Mesleki Gelişim, Çiğdem Ünlü hocamızdan; Takı Tasarım, Etüt ve Takıda Detay Eğitimleri aldım. Nilgün Suna Coşkun hocamızdan Takı Tasarım Etüt ve Takıda Detay, Nurbil Baltalı hocamızdan Takıda Teknik Resim eğitimleri aldık. Hayatın bu eğitimlerle bana ikinci bir şans verdiğine inandım, bu işe dört elle ve kalbimle sarıldım.

'DUYGULAR DA AZALDI'

• Gümüş, pirinç ve bakır takı tasarımlarının köklü bir geçmişe sahip olduğunu biliyoruz. Bize bu sanatın tarihçesini anlatır mısınız?

İnsanın var olduğu andan itibaren takı da vardı. Deniz kabukları, hayvan dişleri, taşlar, tahtalar ile başlayan takının öyküsü zamanın ve teknolojinin ilerlemesi ile metaller kullanılarak sonrasında metallere taşlar eklenerek devam edip gitmiş. Takıların M.Ö. çağlarda kullanımı farklıydı. Din, güç, büyü, kabile simgesi, statü gibi... Sonrasında madenle tanışınca insanlar takılar şekil ve anlam değiştirmeye başladı. Biz kadınların da takıyı fark etmemizle çeşit çoğaldı. Eski dönem takılarına baktığım zaman hayranlığımı gizleyemiyorum. Teknoloji ilerledikçe takılardaki duyguların da azaldığına inanıyorum. Ve dikkatimi çeken diğer konu da takı yapan çoğu ustanın erkek olması. Bu da zaman ilerledikçe değişmeye başladı. Benim gibi kadın ustalar da yetişiyor artık. Kadın var olduğu sürece takı da zamana uyarak her dönemde bizlerle oldu. Olmaya da devam edecek.

• Bitmiş bir tasarım hangi aşamalardan geçiyor, detaylı anlatır mısınız?

Tasarım önce fikirle başlar. Tasarlayacağınız şeyi kafamızda belirledikten sonra tasarımımız hakkında araştırma da yapmamız gerekir. Çizimler yaparak tasarımlarımızı daha da geliştirebiliriz. Çizim aşamasından sonra hangi malzemelerden yapacağımıza karar verip en keyifli kısım olan üretime geçebiliriz. Belirlediğimiz şekil önce levhaya transfer edilerek kıl testere ile kesilir. Gerekli kaynaklar yapılır, kaynak aşamasından sonra ürünümüzün tesviyesi yapılır şekillendirildikten sonra zımpara ve cila işlemlerinden geçirilir. Ürünümüzün ortaya çıktıktan sonraki o mutluluk 'evet işte bu' dediğimiz andır.

• Kullanılan ana malzemelerin çeşitleri nelerdir? Bu malzemeleri nasıl temin ediyorsunuz?

Hammadde olarak kullandığım malzemeler 925 ayar gümüş, bakır pirinç, bafon (gümüş görünümünde bir alaşım), aynı metallerden teller yüzük yuvası için astar, yüzük yuvası teli ve bunun gibi… Malzemeleri gümüş hariç diğerlerini Ulus'tan bir malzemeciden (Safir Kutu) temin ediyorum. Gümüşü ise has gümüş alıp bu işi yapan Beypazarı'ndaki ustalarımızdan plaka ve tel halinde getirmelerini rica ediyorum. Ya da staj gördüğüm Kemal ustamdan yardım alarak temin ediyorum. Üretim aşamasında kullandığımız el aletleri hammadde kadar önemlidir. Kaynak için şaloma çiftler testere kolu ve kıl, Antep makası, keskiler, eğeler, penseler, çekiç, doku çekici, tahta tokmak, yüzük ve bilezik malafası, ateş tuğlası, freze ve uçları bu işe başlandığı zaman olması gereken temel malzemelerdir. Bunlar haricinde birçok malzeme var, ucu bucağı yok aslında. 'Alet işler el övünür' lafı tam da bizim işe uygun bir söz aslında. Bizim işlerde alet çok önemli. Fiyatları çok yüksek olduğu için her ekipmana ulaşmamız mümkün olmuyor. Çoğu ekipmanımı daha uygun olduğu için sıfır değil, ikinci el almayı tercih ediyorum. Bu malzemelerin de çoğunu Ulus'ta bir malzemeciden temin ediyorum.

• Yapmış olduğunuz tasarımlara ilgi hangi boyutta?

Yaptığım tasarımlarıma satın alma olarak olmasa da ilgiden çok memnunum. İnsanların atölyeme girip çok farklı tasarımlarınız var, bir tarzınız var demesi doğru yolda olduğumun ve güzel işler yaptığımın en güzel kanıtıdır. Tasarımlarımla buluşan müşterilerim yeni ürünlerimi de merak edip atölyeme arada uğramaktadır. Atölyeme giren her yaş sınırından müşterimin takılar hakkında fikirlerini alıyor ve bu fikirleri önemsiyorum. Bir sonraki tasarımlarımda da bu önerileri uyguluyorum. Bunun da geri-dönüşlere çok faydası oluyor. Ama artık sadece tasarımlarımın beğenilmesi değil, tasarımlarımla para kazanmak istiyorum.

'TEK BAŞIMA DEVAM ETTİM'

• 'Atölye YNY'nin kuruluş sürecini anlatır mısınız?

2017'de AB Projesi kapsamında aldığım Kuyumculuk Ve Takı Tasarım eğitimini tamamlayıp sertifikamı aldıktan sonra ve bu eğitimin hayatımda bana verilmiş ikinci bir şans olduğuna inandığım için bu işi sürdürmeliyim dedim. Önce arkadaşımın bana yaptığı takozu mutfak çekmecesine sıkıştırarak kesimlerime evde başladım. Sarımsak dövme havanı da takılara form vermemdeki en büyük yardımcımdı. İlerleyen zamanda kuyumcu masası ve temel malzemelerimin çoğunu tamamlayarak bu şekilde devam ettim. Evde olan gürültüden dolayı apartman komşularımın şikayetçi olması nedeniyle evde bu işin olamayacağını anladım. AB projesinde birlikte çalıştığım 9 kadın arkadaşımla Ankara Kalesi'nde kendi imkanlarımızla bir atölye kiraladık. 2018 yılına kadar böyle devam etti. 2018 yılının sonuna doğru Ankara Kalesi Pilavoğlu Han'da bir atölye kiraladım. Ve bu yolda tek başıma devam ettim. İki yıllık bir atölye olmasına rağmen, eğitimimden dolayı 2020 Eylül ayına kadar hafta içi okul, hafta sonu atölyemde çalışarak devam ettim. 2020 senesinde mezun oldum ve her gün huzur bulduğum dünyama, atölyeme düzenli gitmeye başladım. Atölyemin adı ise çocuklarımın isimlerinden doğdu. İki erkek çocuğu annesiyim. Yiğit ve Yağız oğullarımın adı. İki evladımın arasında da ben Nuray. Anlayacağınız sağlam yerdeyim, iki oğlumun arasındayım. Şu anda da hala aktif olarak atölyeme gidip üretim yapmaktayım ve tasarımlarımı orada sergilemekteyim. Ayrıca atölyemde eğitim de vermeye bu sene başladım.

'PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR DEĞERLENİR'

• Vermiş olduğunuz kurslardan bahseder misiniz? Eğitim aşamaları nelerdir?

Eğitim vermeye bu sene başladım. Neden üç yıldır bu işin içindesiniz ve bu sene eğitim vermeye başladınız derseniz, bu işi de hakkını vererek yapmak istedim. Eğitimi bitirdim, ustalık, usta öğreticilik ve oryantasyon belgelerini aldım. Ve artık eğitim/kurs verebilirim dedim. Üç yıllık birikimimi paylaşmak, bildiklerime usta çırak ilişkisinde öğrencilerime öğretmek en büyük hedeflerimden biri. Eğitim içerikleri hazırlarken, kendi aldığım eğitimlerden ve edindiğim tecrübeleri harmanlayarak eğitim aşamalarını oluşturdum. Malzemelerle tanışma, testere tekniği, kaynak, plaka ve boyutlandırma, tel ile boyutlandırma, taş yuvası tekniği, form verme, yüzük yapımı, bileklik yapımı, gibi takı yapımında gerekli temel bilgileri eğitimde aktarıyorum. Bilgi paylaştıkça çoğalır ve değerlenir, ben de bu felsefeye dayanarak bildiğim ve öğrendiğim her şeyi öğrencilerimle paylaşmak beni çok mutlu ediyor. • Kişiye özgü tasarımlar yapıyor musunuz? Müşterileriniz hangi tür tasarımlara daha çok ilgi duyuyor? Evet, kişiye özel tasarım yapıyorum. Her yaş kesiminin istekleri farklı oluyor. Bu aralar bakır bileklik ve broşlara, Anadolu ve geleneksel motiflere ilgi biraz daha fazla. Manevi boyutu yüksek olan ürünler daha çok talep ediliyor. Seri üretimden çok kişiye özgü ürünler yapmaktan ben de daha keyif alıyorum. Ayrıca tasarımların kişiye özgü olması, beni mutlu ettiği gibi müşterilerinde kendini özel hissetmesini sağlıyor. Tasarımlarım bazen çılgın, bazen masum, bazen doğal, bazen şirin ve komik olabiliyor. Bu da tamamen benim ruh halimle alakalı. Muhakkak tasarımlarımdan bir tanesi bir insanın ruhuna dokunuyor ve dikkatini çekiyor. Tasarımlarıma duygu katarak yapıyorum çünkü…

'EL EMEĞİNE BİR GEÇİŞ SÖZ KONUSU'

• Son zamanlarda daha doğal görünen ve üretilen ürünlere ilgi artıyor. Bunun sebebi nedir?

İnsanların el emeği ile fabrikasyon ürünleri ayırt etmesi kadar güzel bir şey yok. Ama bunu herkes için söyleyemeyiz tabi ki. Bazıları da 'Bunda ne var ki ben de yapabilirim çok kolay' diyor. Önceden üzülüyordum ancak şu an bu tür söylemler beni üzmüyor. Çünkü en güzel cevabı ellerim veriyor. Kesikler, yanıklar, ciladan olan geçmeyen siyahlar. Bu da benim gururum. El emeğine önem veren müşterilerden de aldığım geri-bildirimler doğrultusunda bunun temelde üç ana sebebi var. Birincisi fabrikasyon ürünlerin kişiye özgü olmaması ve herkeste bulunabilir olması. İnsanlar artık kendilerini her konuda olduğu gibi takı konusunda da özel hissetmek istiyor. İkinci konu ise el yapımı ürünlere, ürünü yapan ustanın emek, duygu ve düşüncelerini katmasıyla ilgili ürün bir tasarım oluyor ve daha da değerleniyor. El yapımı ürünlere talebin artışının bir diğer nedeni ise; şehirleşmeden kaçıp, insanların doğaya özlem duyarak köylere dönmesi gibi fabrikasyon ürünlerden kaçış ve geleneksellik yani el emeğine bir geçiş söz konusu.

• Koronavirüs sürecinde üretim ve satışlarınız çok fazla aksadı mı?

Önce kendi ve müşterilerimizin sağlığını düşünerek olabildiğince üretime devam ediyoruz. Ben hijyene, mesafeye ve maske kuralına uyarak atölyeme gitmeye devam ediyorum. Maskesiz atölyelerimize kimseyi almıyoruz. Atölyemin olduğu Ankara Kalesi Pilavoğlu Han'da Pandemi'den dolayı çok fazla yoğunluk olmuyor. Hanımız düzenli olarak dezenfekte ettiriliyor. Satış olsun olmasın, üretime her şartta devam ediyorum ben. Şu an da tek yapılabilecek şey internet üzerinden satış. Ama bu konuda da çok iyi olduğumu söyleyemem. Ürünlerime insanlar dokunarak, uzun uzun inceleyerek alsınlar istiyorum. Ama bu dönemde maalesef olamıyor. Ankara Kalesi Pilavoğlu Handaki arkadaşlarımız ve ben @yinya1968 İnstagram sayfalarımızdan tanıtım videoları paylaşıyoruz, atölyelerimizin ve ürünlerimizin paylaşımlarını yapıyoruz. Tek temennimiz bir an önce şu zor günlerimizi atlatıp rahat bir soluk almak. Her şeye rağmen sevgi ile üretmeye devam edeceğim.

• Geleceğe dönük hedeflerinizi anlatır mısınız?

Şu anda hedeflerimin yarısını gerçekleştirdim. Markamın değerini yükselterek, yaptığım tasarımları daha büyük bir kitleye duyurmak en büyük hedefim. Aynı zamanda yükselmiş marka değerinin ve emeğimin karşılığını almak. Ustalığın hakkını verip bir çırak yetiştirmek. En önemlisi ise bu el emeğimle kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek, kimseye muhtaç olmadan… Ev kadınlığından başlayarak üç yılda kat ettiğim yol, benim için büyük başarıydı. Bir de 1968 doğumlu olduğumu düşünürseniz çoğu şeyi kendime kendimi kanıtlamış durumdayım zaten. Kendim için bir şeyler yapıyorum, mutluyum. Tabi ki üstüne katarak devam edeceğim. İlerleyen yıllarda markamın dünyaca duyulmuş olması beni çok mutlu eder. Neden olmasın. Bunları konuşurken bile yüzümde bir gülümseme oluşuyor istemsizce.

Editör: Haber Merkezi