Cumhuriyet, Sabah, Birgün, Evrensel ve Homur gibi gazete ve dergiler başta olmak üzere birçok gazete ve dergilerde karikatürleri yayımlanan Emre Yılmaz aynı zamanda Karikatür Atölyesi'nin kurucusu. Bir çok kültür sanat ve edebiyat dergilerine karikatürler çizen Yılmaz, yaklaşık 10 yıl Ankara Karikatür Vakfı Başkanı Nezih Danyal ile çaldığını söyledi. Yılmaz, Danyal'a ilk çizimlerini gösterdiğinde 50 eskizden bir tanesini beğendiğini anlattı. 'Normalde o kadar eleştiriye insanlar bu mesleği bırakır. Ben, 'Bu işi yapacağım' dedim ve başardım.' diyen Yılmaz, Nezih Hoca bir gün bana 'Sen artık oldun bir uç bakalım' deyince bende uçmaya karar verdim.' dedi. Pes etmeyen ve yaşamını avuçlarının içine alan Yılmaz ile çizgileri, hayatı, Obur'u, Karikatür Atölyesi'ni, evrenselliği ve çok dilliliği konuştuk.

• Bize kendinizden bahseder misiniz?

1984 yılında Ankara doğumluyum. Aile geleneğimizde sanata büyük bir ilgi var. Ailede benim gibi karikatüristlerin dışında iki resammımız, fotoğrafçımız, seramikçimiz ve moda tasarımcımız var. Mesela abim resim öğretmeni. Küçükken abimden çok etkilendim o da karikatür çizerdi. Karikatür o dönem çok popülerdi. Gırgır'ın olduğu dönem özellikle Bedri Koraman'ın karikatürleri herkesi etkilemiştir. Onun büyük kafalı böyle güzel boyamalı karikatürleri vardır. Abimde o tarz karikatürler çiziyordu ama ben karikatürcü olacağım diye çizmiyordum abimden etkilenerek bir şeyler çiziyordum. Abime soruyordum 'Bunu nasıl çizeceğiz' diye o da bana gösteriyordu nasıl çizileceğini. Bu süreç öyle devam etti. Yıllar geçtikçe üniversite okumak istiyorum ama ben hala net değilim güzel sanatlar okuma noktasında. Ama hep çiziyorum… Sonraki süreçte güzel sanatlar ağır bastı ve sınava girdim. Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nü kazandım. Üniversitedeyken üç boyutlu seramikten karikatürler yapıyordum. Hayatım hep karikatürdü. Hiç ondan vazgeçmedim. Ben 'Bu işi yapacağım' dedim. Üniversite ikinci sınıftayken ilk karikatürüm bir edebiyat dergisinde yayınlandı. O süreçle birlikte profesyonellik benim için start aldı.3'üncü sınıftayken kişisel bir karikatür sergisi açtım.

'OBUR MİZAH' KABINA SIĞMADI

• Obur Mizah'ın kurmanızın sebebi nedir?

2006 yılında Obur Mizah'ı kurdum. Obur Mizah'ı kurmamın sebebi güzel sanatlarda okuyan öğrenciler olarak bir şeyler yapalım istedim. Dergi formatında dijital olarak çıkarıyorduk. Sonrasında kabına sığmamaya başladı dışa açıldık. 2008 yılında üniversitede son senem Abidin Dino'nun doğum yılında bir karikatür sergisi düzenledim. (Abidin Dino hayranıyım kendisinden çok etkilenmişimdir.) Sergi için duyuruyu yaptıktan sonra 7 dakika sonra ilk dönüşü Tan Oral yaptı. Karikatürünü yolladı çok mutlu oldum. Ulaşmak istediğim bir dağın tepesiydi Tan Oral. Benim etkinliğime karşılık vermesi bana çok keyif verdi. O düzenlediğim etkinlik benim camiaya girmeme çok katkıda bulundu. Bütün karikatüristlerle de tanışmış oldum. Yaptığım etkinliğe katıldılar. Mesela İstanbul'da bir sergi açmıştım Güngör Kabakçıoğlu gibi usta bir isim bastonuyla çıkıp sergime geldi benimle tanışmak için. Tabi çok keyif verdi bu durum bana bulutların üstündeydim adeta.

KARİKATÜRCÜLER DURGUN!

• Obur Mizah'ın misyonu nedir?

Obur'un da şöyle bir misyonu vardı: Mesela uluslararası bir gündem oluyordu karikatüristler hızlıca hemen gündemi yorumlayabiliyordu. Arkasından hızlı bir sergi yapıyorduk. Mesela, TEKEL direnişinin 50'nci gününde bir duyuru ile çıktık. 3 gün içerisinde çalışmalar geldi Sonrasında TÜRK-İş'in önüne gittik direnişteki işçiler de bize yardım etti. Birazda halkın nabzını tutan bir yapısı var Obur Mizah'ın. Son 6-7 yıldır eskisi kadar işlevli değil Obur Mizah. Gündem yaratan meselelerde hemen toplanıyorduk. Bir nevi dergi ama biz bunu bir sergiye çeviriyorduk. Ankara, İstanbul, Antalya gibi farklı şehirlerde sergiler açıyoruz. Usta karikatüristlerin sergilerini düzenliyorduk. Anma sergileri de açıyorduk. Mesela Güngör Hocayı kaybettik Obur Mizah'a çok katkı sunmuştu. Onunla ilgili bir sergi açtık. İstanbul'da açtık sonra İzmir'e taşıdık sonra Güngör Hoca Antalya doğumlu sergiyi Antalya'ya taşıdık. Aslında toplumu ilgilendirecek etkinlikler yapıyoruz. Son 5-6 yıldır karikatür, sergi haberlerinin yer aldığı bir mecraya dönüştü Obur Mizah.. Bu arada biz biraz Ankara Karikatürcüler Vakfı ile aktif bir şekilde ilerledik. Daha sonra da Karikatür Atölyesi oldu. Şu an tamamen bütün konsantrasyonumuzu atölyeye verdik.

ÖLÜ TOPRAĞINI SİLKELEMEK İSTİYORUZ

Ölü toprağını alıp silkelemek istiyoruz. Bizim camia içine kapandı. 6 yıl önce birçok internet sitesi vardı. Eskiden biz yarışırdık. Gecenin yarısında ilk duyuru ile çıkan etkinliği kapıyordu. Tatlı bir rekabet vardı. Rekabet olunca daha iyi konsantre oluyorsunuz. Rekabetin yanı sıra paylaşım da vardı. Daha dinamik işler çıkıyordu ortaya. Şu an ne yazık ki karikatürle ilgili STK'lara baktığımızda bile çok bir işlevi yok açıkçası. Genel anlamda bir durgunluk var.

OTOSANSÜR OLUŞTU!

Karikatürcüler için otosansür oluştu. Sınırlarımızı zorlamayı seviyoruz karikatüristler olarak… Son dönemde oto sansür kendiliğinden oluştu. Karikatür tarihi bir belgedir. Geçmiş dönemin eski dergilerine, gazetelerine baktığımızda o dönemi süzgeçten geçirebiliyoruz. Karikatürün dili kısa yolludur. O dönemin karikatürlerini incelediğinizde o dönem hakkında hemen bir fikriniz oluşur. Çünkü diyaloglar vardır o dönemi yansıtan çizimler vardır, aslında çok kültürel bir alan. Ama son dönemde bu olmuyor!

50 TANE ESKİZDEN 1 TANESİNİ BEĞENDİ!

Sonrasında da Nezih Hoca hayatıma girdi. Ankara Karikatür Vakfı Başkanı. Nezih Hocaya, yaklaşık 50 tane karikatür gösterdim bir tane eskizimi beğendi. Normalde o kadar eleştiriye insanlar bu mesleği bırakır. Ben, 'Bu işi yapacağım' dedim. Kaçarı yok. Sonra yıllar geçti Nezih Hoca ile çalışmaya başladık benden özel karikatürler istemeye başladı. İnat edince ve de çok da sevince oluyor. Nezih Hoca ile yaklaşık 10 yıl birlikte çalıştık. Nezih Hoca bir gün bana 'Sen artık oldun bir uç bakalım. Artık bağımsız bir şey yapmanı istiyorum.' dedi. Beni öyle yüreklendirdi ki… İşte gözümü kapatıp Karikatür Atölyesi'ni kurdum.

HERKES KÖŞESİNE ÇEKİLDİ!

• Karikatür Atölyesi'nin amacı nedir?

Böyle bir karikatür merkezi kurmanın yıllardır hayalini kuruyordum. Tabii bu daha başlangıç. Atölyeyi açmamdaki sebep denemek istedim. Ankara'da karikatüre nasıl bir tepki var onu öğrenmek istedim. Son dönemde karikatür geri planda kaldı. Ama atölyeyi açtıktan sonra şöyle bir şey gördüm. Burayı açınca insanlar bunu bekliyormuş. Gelen insanlar şöyle diyorlar: 'Bizim söyleyemediğimiz şeyleri siz burada söylüyorsunuz. Biz çok rahatlıyoruz' diyorlar. Zaten karikatürün amacı da odur. Söylenemeyen düşünceleri ve de karmaşık düşünceleri küçültüp minimalize edip sıkıştırıp onu izleyiciye vermek. Karikatür, hızlı bir iletişim aracıdır. 3 ay içinde 4'üncü sergimizi açtık ilgiden dolayı çok memnunuz. Büyük ihtimalle böyle giderse büyüyeceğiz öyle görünüyor. Hayalimdeki asıl mekan daha büyük bir yapı. Karikatür kaynaklarının olduğu, küçük bir müzesinin olduğu bir mekan açmayı istiyorum. Böyle bir galerinin olması gerekiyor çünkü devamlılık sağlayınca izleyicide de bir kalıcılık oluyor. Bu mekanla birlikte insanlar yeniden heyecanlanmaya başladı. Uzun dönemdir insanlar köşelerine çekildi bu atölyenin niyeti biraz da insanları sıkıştıkları o köşelerden çıkarmak. Birazda biz Don Kişot'luk yapıyoruz. O kadar ince bir çizgi var ki. O dengeyi çok iyi tutturmak lazım. Bizim ilk amacımız önce karikatürü tanıtmak. En başa sarmış gibiyiz şu an. Şu an daktiloyu başa sarmış durumdayız yeniden bir şeyler yazmaya başlıyoruz. Bizim misyonumuz karikatürü daha fazla kitlelere nasıl ulaştırabiliriz. Sonraki süreçte ise fikirlerimizi beyan etmek…

• Karikatürü kitlelere ulaştırmaktaki amacınız nedir?

Çünkü iletişim olarak çok hızlı ve çok da rahatlatıcı. İnsanların böyle sanatsal etkinliklere çok ihtiyacı var. Biz sadece karikatürden yola çıkıyoruz. Tiyatro var, sinema var, heykel var bunların hepsi insana ciddi anlamda katkı sunan dallar. Bizde karikatürü seçtik. Karikatürdeki hedef şu: 'Dediğim gibi iletişimin çok hızlı olması ve insanları rahatlatması. Karikatürün insanları serinletme ve söylenemeyenleri söyleme misyonu var. Karikatürü bir iletişim aracı olarak görüyorum. Benim dilim de karikatür… Söylemek istediğim onca şey var bunu söze döksem iki gün sürer ama bir karikatürle 4-5 saniye içinde söylemek istediklerimi söyleyebiliyorum.

EVRENSEL KARİKATÜR ÇOK DİLLİLİK GİBİ…

• Severek çizdiğiniz bir karakter var mı?

Dönem dönem öyle karakterler oldu. Mesela Sabah Gazetesi'nde çalışırken 'Hayatın İçinden' diye bir tipoloji vardı. Hayat karşısında karşılaşabileceğin biraz mizahi soft yumuşak bir tip. Ben evrensel karikatür değerlerini benimseyen bir çizerim. Daha çok yazısız karikatür çiziyorum. Yazıyı çok kullanmam açıkçası. Evrensel karikatür çok dillilik gibi… Yazısızdır çizgi ile derdini anlatır. Daha çok bunu tercih ettim ama zaman zaman da yazılı çizdiğim karikatürler de oldu. Evrensel karikatüristlerde de belli bir tip yoktur ama çizgi tadı vardır. Mesela ben karikatürlerimi tarama ile yapıyorum renk kullanımım çok farklıdır. Daha çok tarama ve daha az renk. Belli bölgelerde renk tercih ediyorum. Bu da bana bir dil katıyor. Kendi dilimi oluşturmaya çalışıyorum. Mesela evrensel karikatürcülere baktığımızda künyeyi kapatınca belli olur kime ait olduğu. Örneğin, Turhan Selçuk öyledir evrenseldir. Turhan Selçuk'un 40 yıl önce çizdiği bir karikatür var. 40 yıl önceki sorunlar şimdiki dönemde yaşanan sorunların devamı gibi. Aynı karikatürü yazısız Somali'de, Rusya'da yayınlayın geçerliliği devam ediyor.

SERGİ KİTAPLAŞTIRILDI

• Latin Amerika'ya özel bir ilginiz mi var?

Evet, özellikle sanat konusunda... 2009 yılında Venezuela Büyükelçiliği'nin katkısı ile bir sergimiz olmuştu. Üç arkadaş sergi açtık. Mesela, ben Bob Marley, Frida gibi 30'un üzerine yakın sanatçıların karikatürlerini çizdim. Bir arkadaşım güncel politikacıları çizdi. Diğer bir arkadaşım da eski politikacıları ve önemli isimleri çizdi. 6 yıl sonra o sergi kitaplaştırıldı ve o kitap Evrensel Yayınları tarafından yayınlandı. Yazarlardan önemli isimler de o çizdiğimiz karikatürlere dair edebi yazılar yazdılar. Mesela bir Frida portresi hemen yanına onunla ilgili bir yazı. Çok şık bir iş oldu. Basıldığı dönemde en iyi kitaplar arasında yer aldı. Latin Amerika konusunda arşiv niteliğinde bir çalışma ortaya çıktı.

Editör: Haber Merkezi