Öncelikle koronavirüs pandemisinde yoksul ülkelere yardım amacıyla yaptığınız bestenin çıkışını anlatır mısınız?

Cambridge Üniversitesi bir beste yarışması düzenledi, amacı da Kovid-19 kapsamında aşı olamayan yoksul ülkelere yardım. Tüm dünyadan bestecilerin katıldığı yarışmaya Türkiye'den Piyanist Yüksel Dural ilk sırada ilk 10 dereceye girmiş All One ve şu an Music Cabridge Musicians Unite You Tube kanalında Yuksel Dural-All One (Fundraising for the Global Coronavirus Appeal) başlığı ile Cabridge tarafından yayına kondu. Şu an en çok dinlenen All-One. Bu beste koronavirüs nedeniyle aşı tedarik edemeyen yoksul ülkeler için. Katılan yüzlerce besteci arasından bestem en çok izlenen beste oldu. Şimdi bu beste CD'ye basılacak. Elde edilen gelir de yoksul ülkelere aşı tedariğinde kullanılacak.

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Yüzbaşı Fahri Dural ile üniversitede öğretim görevlisi olan Semiha Dural üç erkek kardeşin tek kız kardeşi olarak dünyaya geldim. Ankara Demirtepe'de doğmuşum. Biz üç oğlan ve bir kız olarak dört kardeştik. Ben en küçükleri ve ailenin tek kızıydım. Babam her zaman bize, 'Bir şeyi yapıyorsan çok iyisini yap! Ağaç olamasan da dere kenarındaki çalı ol, ama en iyi çalı sen ol. Yaptığın işi sev, vatanını, kanındaki ateşi sev. Nereye gidersen git, bu milletten olduğunu belirt' derdi. Öyle yapmaya çalıştık bizler de.

PİYANOYLA ÇOCUKLUĞUMDA TANIŞTIM

Piyano ile tanışma hikayenizi anlatır mısınız?

Annem piyano çalardı, beni de piyanoya teşvik ederdi. Beş yaşındaydım, fakat hiç sevmezdim. Bir Fransız madam vardı bizim Demirtepe'de, ona götürürlerdi beni. Çok güzel pastalar yapıyor diye giderdim ben de, fakat sürekli ağlayarak giderdim. Yurtdışından profesörler, öğretim görevlileri gelirdi, onlarla piyano çalışırdık. Bir müddet buraya Viyanalı bir hoca gelmişti. Çok muazzam bir hocaydı. Bana 'Büyük bir piyanist olacaksın ileride. Ama neden piyanoyu sevmiyorsun? Ben sana piyanoyu sevdireceğim' derdi. Hocam beni sürekli konserlere çağırıyordu. Birlikte Radyoevi'nde, halk önünde daha ben 13 yaşındayken piyano konçertoları çalmaya başladık. Sonra ben 16 yaşındayken operada bir konser verdik. Ayakta alkışlandım. O zamandan sonra piyanoyu daha çok sevdim.

Aldığınız ödüllerden biraz bahseder misiniz?

1996-1997'de 'South Achievement Pasific Award of Merit' ile 2008'de İtalya'da 'Olağanüstü Piyanist' (Ibla Grand Price) ödülünü alarak Pasifik birincisi oldum. 180 başarı ödülüm var.

ÖLÜMSÜZLÜK SENFONİSİ, TÜRKİYE'M, MEDCEZİR

Chopin'den sonra dünyada ilk cenaze marşını bestelediğinizi biliyoruz, 'March funebre (Ölümsüz Senfonisi) ', 'Türkiye'm', ve 'Medcezir' ile birçok bestesinin öyküsünü anlatır mısınız?

Ben ailemi kaybettikten sonra her gün Anıtkabir'in önüne gidip asker adımlarını dinlerdim. Chopin'den sonra dünyada ilk cenaze marşını, March Funebre'yi (kendi koyduğum isimle Ölümsüz Senfonisi) besteledim. Şehitlerimize ve Atatürk'e armağan ettim. Yaptığım marş, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından birçok cenazede kullanıldı. Aynı şekilde operanın çaldığı 'Türkiye'm' de dünyada ülkemi tanıtabileceğim en güzel eserlerimden biriydi. Türkiye için yaptığım Polis Marşı, Jandarma Marşı, Merkez Komutanlığı Marşı, Gülhane Marşı, Çanakkale Marşı ve daha nice besteler. Her zaman Türkiye'nin her şeyde ön planda olmasını istedim ve ben de kendi alanımda Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etme amacını taşıdım.

Editör: Haber Merkezi