• Burası garip bir coğrafya kadınlar için daha da garip. Bu fikir nereden çıktı demeyeceğim ama kitaptaki hikayelerin çoğunda erkeklerin yala- nından çok, kadınların dramı vardı değil mi?
Haklısın… Kadınlarımızın çok ağır yükleri var coğrafyamızda. Kadın olmanın kendisi başlı başına ağır bir yük hatta. Hangi kimlikte ya da hangi ekonomik seviyede olduğumuzla da ilgili değil bu zorluklar…
Ön yargılı davranıp dışarıdan hafif gördüğümüz yükler bile sahiplerine öyle acılar yaşatıyor ki yaşayandan başkasının anlaması mümkün değil. Aynen dediğin gibi, bu coğrafya kadınlar için oldukça garip! Birkaç kız arkadaş, kendi aramızda bu gariplikleri konuşurken çıktı bu kitap fikri de…
İçlerinden biri 'Sen neden bunları yazmıyorsun?' diye sorunca başladı bu kitabın hikayesi… Duyurabildiğim kadar çok kadının hikayesini duyurmak için çıktım yola… Karşıma çıkan ilk 101 kadının hikayesi var burada. Hiç eleme yapmadan hepsini aldım kitaba. Eleme yapmadım çünkü neye göre kime göre eleme yapacaktım? Kimin acısını neye göre değerlendirip de kitaba alacaktım ya da almayacaktım?
• Ben kitabı okurken 'bu kurgu romanlarda ya da filmlerde olur' dediğim gerçek hikayeler var. Kitabı yazma sürecindeki duygu durumunuzu anlatır mısınız?
Belli bir yere kadar büyük şaşkınlıkla dinledim birçoğunu. Günlerce kayıttan kağıda döke- mediğim hikayeler var aralarında. Aslında mesleki olarak böyle duygu durumlarının dışında kalmak gere- kir ama sanırım bunda çok başarılı olamadım. Bu süreçte iki döneme ayırabilirim hissettiklerimi.
Önce, 'Yok artık! Bunu da duydum ya, hiçbir şeye şaşırmam artık!' dediğim ama yine de şaşırmaya devam ettiğim dönem. 'Bir kadının başına daha ne gelebilir ki?' diye düşünüp, daha fazlasının gelebileceğini görmek gerçekten çok sarsıcı bir durum. Sonrasında bir farkındalık dö- nemi var.
Yaşanan olaylarda başka başka hayatlar ve insanlar görülse de özünde söylenen yalanların birbirinden çok farklı olmadığını, insan ilişkilerinde yaşanan sorunların aynı temele dayandığını fark ediyorsunuz. Ben dinlerken hem bir yerlerden tanıdık geldi hem de yine de şaşırdım diyebilirim.
ÖMÜRLÜK HAYAL KIRIKLIKLARI
• Hikayelerini dinlediğiniz kadınların yüzünde en çok neyi gördünüz?
En çok gördüğüm şey hayal kırıklığı! Öyle bir hayal kırıklığı ki, üzerinden bir ömür geçse de o kadınların gözbebeklerinde hala görebiliyorsunuz bunu. Kitaptaki 101 kadının hemen hepsinin gözlerinde ömürlük hayal kırıklıkları vardı.
• Peki, yukardaki sorunun ardından hikayelerde genel olarak yazmadığınız kısımlarda en çok ne vardı?
Aslında çok fazla yazmadığım kısım olmadı. Hepsi içini döktü son kelimeye kadar. Sadece şu var... Bazılarında güvenlik ya da başka insanların hayatlarını etkileyebilecek durumlar olduğu için mekan ve zaman konusunda bazı değişiklikler yaptım. Onun dışında buradan hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim kalplerini, hayatlarını sonuna kadar bana açtıkları için.
• Bir gazeteci olarak bu insanlarla yaptığınız yüz yüze görüşmelerinizde erkeklere dair edindiğiniz gözlemleriniz neler?
Çok net bir şey söyleyebilirim bu konuda. Erkekler sevilir ama onlara gü- venilmez!
• Hani bu memlekette kadın so- runu diye bir tabir var, buna kadın sorunu değil de erkek zihniyeti sorunu diyebilir miyiz?
Kesinlikle öyle… Aslında biz kadınlar bu kadın sorunu dedikleri şeyi ka- famızda çözdük. 'Erkeklerin kadınlara bakışı sorunu'nu çözemedik… Yoksa hepimiz; işimizde gücümüzde, ailemizde, çoluk çocuğumuzdayız… Ya da yaşadığımız aşktayız sadece… Erkeklerin bunlara bakış açısını toplum olarak çözemedik. Tabi bu onların problemi artık çünkü kadınlar bunlara pabuç bırakmamayı öğreniyor ve gün geçtikçe de güçleniyoruz.
BİLE BİLE LADES
• Peki, ortalama bir yaş kategorisine ayırırsak orta yaş kadınının sorunu ile genç kadınların sorunu arasında bir fark gözlemleyebildiniz mi?
Fark yok ama bence şöyle bir şey var. Kadınlar yaşları ilerledikçe bile bile ateşe yürümek konusunda daha cesur oluyorlar. 18-25 arası biraz tecrübesizlikle aldanılan yalanlar var. Sonrasında yaşa- nanlar ise benim gözlemlediğim kada- rıyla 'bile bile lades' durumu.

Editör: Haber Merkezi