• Özellikle bu zor zamanlarda anne-baba tutumunun çocuklar açısından önemi nedir?

Pandemi gibi zor zamanlarda özellikle çocuklar ve genç davranış ve tutumlarında önemli değişimler oluşabiliyor. 12 yaş grubuna kadarki yaşlarda yüksek duygu değişimi ve yersiz ağlama ve agresif tutum sergilendiğini görüyoruz. 13 ve üzeri yaşlarda mutsuzluk ve motivasyon sorunu daha yoğun olarak karşımıza çıkıyor. Zor zamanın duygu durumlarını yıprattığı bir zaman dilimde anne-baba tutumları daha fazla önem kazanıyor. Özellikle rol model olma, görsel beynimizde çok daha etkin hale geliyor. Kaygıyı artıran, çocuklarda belirsizlik oluşturan, kaygı üretecek söz, tutum ve davranışlar çok daha kritik bir hal alıyor. Bu nedenle ebeveyn tutum ve davranışlarının üzerinde durmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

'ÖZGÜVENİ BELİRLEYEN ANNE-BABANIN TAVRIDIR'

• Anne-babaların en önemli sorumluluğu nedir?

Pandemi psikolojisi, belirsizlik, korku ve kaygı durumları anne babaların ebeveyn stres düzeyini daha çok yükseltmiş durumda. Ebeveyn stresini etkileyen finansal eksiklik, fazla çocuk sayısı, ebeveynliği bilmeme gibi nedenlerle birlikte, çocuğunu iyi tanıyamaması da kaygıyı yükseltiyor. Bu kaygı, bilinçaltında çocuğa da yansıyor. Bir çocuğun özgüvenini belirleyen an anne babanın stres anındaki tavrıdır. Burada dil önemlidir. O da sözlü dil değil davranış dildir. Ebeveynlerin davranış-beden dili değiştiğinde çocuklarda da büyük değişim görüyoruz. Nasıl bir anne baba olmak istiyoruz, düşündüğümüz veya uyguladığımız ebeveynlik tarzı çocuğumuzda nasıl bir kişilik oluşumu sağlamaktadır, zihnimizdeki anne-baba rolü çocuğunuzla uyumlu mu, uyumlu olduğunu düşünüyorsak buna nasıl karar verdik, gibi sorular ebeveyn tutumlarımızın çerçevelendirilmesi için anlamlı olabilir. Anne-baba olmak kadar çocuklarımızın kişisel gelişimlerine uygun, onların karakter ve kişilik yapısına uyumlu anne-baba tutumu geliştirmek yapabileceğimiz en anlamlı sorumluluğumuzdur.

• Ebeveynler çocuklarının duygusal dünyasını anlayabilmek için ne yapmalıdır?

Ebeveynler ilk önce 'çocuğunun temel ihtiyacı nelerdir' sorusuna cevap aramalıdır. İhtiyacı 'sevgi' olan bir çocuk daha yakın ve yoğun ilgi ihtiyacı duyarken, temel ihtiyacı 'güven' olan bir çocuk sizin ona olan güveninizle ilgilenecektir. Zihinsel ve düşünsel alanı yüksek bir çocukla siz çok duygusal bir iletişime geçerseniz onu bunaltırsınız. Oysa onun bilmeye, anlamaya ihtiyacı vardır. Anne-baba davranışlarına temel ihtiyaçta mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Koçluk görüşmelerinde maalesef anne baba tutumlarının çocukların temel duygu ihtiyaçlarını doğru tespit etmediklerini daha ziyade kendi temel ihtiyaçları ile çocuklarla ilgilendiklerin görüyoruz. Otoriter ebeveynlerin çocuklarında özgüven eksikliği, mükemmeliyetçi tarzlarda yetersizlik duygusu, ilgisiz ebeveynlerin çocuklarında ise yalnızlık hissi oluşuyor.

'POZİTİF DUYGULAR OLUŞTURMAK TEMEL OLMALIDIR'

• Otoriter ve mükemmeliyetçi aile çocuğu nasıl etkiliyor?

Ebeveyn tarzlarına baktığımız da otoriter ebeveynler çocukların her şeyini kontrol etmek istediklerinden, çocuklarda kendilerine ait alan bırakmıyorlar. Bu da çocukların özgüven eksikliği yaşamalarına sebep oluyor. Aynı şekilde mükemmeliyetçi dediğimiz her şeyi detaylı inceleyen bir anne baba ise çocuğun her alanda yeterli olmasını, tüm davranışlarını kontrol ettiğinden, onun hiçbir zaman bu konuyu yapamayacağı yönünde, çocuğun bilinçaltına bir veri akışı sağlıyor. Bu veri çocuğun hayatının bütün alanlarında yaptığı her işte yetersizlik duygusu ve özgüven eksikliği oluşturuyor. Örneğin çok iyi yemek yapan bir anne yaptığı her yemekte çok detaycı olursa iyi bir aşçı karşımıza çıkmıyor. Çünkü çocuk inanmıyor buna. Büyüdüğü zamanda bütün işleri mükemmel yapamayacağına inanıyor. Mükemmelliği anlatmak değil, davranış ve olgunluğumuz ile zihnin ilgisini çekmek ve pozitif duygular oluşturmak temel olmalıdır.

• Bunların tersine, çocuğu tamamen serbest bırakmak uygulanması gereken bir metot mudur?

Kastedilen yöntem çocuğu tüm davranışlarında serbest bırakmak anlamına gelmemeli. Hiçbir zaman baskı kurmayan, ilişkilerinde rahat olan ve ilgi göstermeyen ebeveynlerin çocuklarında da, aşırı derece değersizlik, fiziksel ve duygusal yalnızlık oluşuyor. Örnek alırken aile dışındaki yanlış insanları örnek alabiliyorlar. İyi bir anne-baba aslında çocuğun gelişimin uygun olarak içsel yolculuğuna destek olan tutumlar sergileyen, onları anlayabilen gerektiğinde sorumluluk alanını geniş tutabilendir. Anne-baba çocuğun müdahale edici etki alanını kontrol edebilmelidir. Aile çocuğun etki alanına fazla girerse çocuklarda özgüven eksikliği, hiç girmezse şımarıklık, sosyalleşmeme, bencilleşme gibi davranışlarla karşılaşıyoruz.

'EBEVEYNLER YANLIŞ TESPİTTE BULUNABİLİYOR'

• Anne-babalar size en çok hangi konularda danışıyor?

Ebeveynler çocuklarının öğrenme güçlüğü olduğunu, dikkat dağınıklığı olduğunu söyleyerek görüşmeye geliyorlar. Halbuki öğrencinin böyle bir sorunu yok. Ebeveynler yanlış tespitte bulunabiliyor. Çocuğun sadece o alan ile ilgili motivasyon eksikliği var. Bu eksikliğin altında yatan sebep ise çocuğun davranışlarını anne- babanın algılama ve yorumlama farklılığı oluşturuyor. Ebeveynin farklı kişilik tipi, yetiştirme tarzı, ailenin önceliğinin çocuğun önceliklerine uygun olmaması gibi durumlar sebep olarak karşımıza çıkıyor. Çocuk için sanatsal alan çok önemli iken anne- baba matematiksel alana yönlendirdiğinde çocukta motivasyon eksikliği oluşuyor. Ailenin yanlış bir tespiti çocuğun tüm hayatını etkileyebiliyor. Çocuklarımızı iyi tanıyıp, doğru anlamak, onların hedeflerine inanmak, güvenmek, hata ve eksikliklerine rağmen onların yanında olmak temel olmalıdır. Ailenin bunları yapabilmesinin önündeki büyük engellerden birisi 'ezber zihinlerindeki' çocuk temsilidir. Her çocuk özeldir. Ve anne babanın zihnindekinden tamamen farklı, kendine özel bir bireydir. Ebeveynin sorumluluğu, çocuğun yerine karar vermek değil, bireyin karar verebilecek duygusal yetkinlik oluşturmasını sağlayabilmektir.

• Bu bağlamda anne-babalardaki sınav kaygısı çocuklara nasıl yansıyor?

Koçluk görüşmelerinde başta sınav kaygısı olmak üzere kaygı oluşumda iki konu çok etkin olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun kişilik özellikleri; algı filtreleri, zihinsel haritalar ile anne-babaların ebeveynlik tarzı ve onların kaygı düzeyleri diyebiliriz. Çocuklardaki sorumluluk duygusu, mükemmeliyetçi yapı, başarı odaklı olma, paylaşıma açık olmayan yalnız çocuklar bu kaygıları daha fazla yaşıyorlar. Maalesef ebeveyn tutumları, okul ve sınıf iklimi de sınav kaygısı başta olmak üzere çoğu kaygı sosyal öğrenme ile karşımıza çıkabiliyor.

'FARKLI YÖNTEMLER UYGULANMALI'

• Pandemi şartları çocuklarda motivasyonu nasıl etkiliyor?

Hayallerimize değen düşünceler nonstoptur (durmaksızın). Zor günlerin gölgesinde bulunurken gerek kendimiz gerekse çocuklarda motivasyon sorunları ile karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte çocuklarla birlikte geçen bu uzun sürede eğitimin yanında anne-babaya farklı soysal roller de yüklenmiştir. Bu fazla yükün oluşturacağı olumsuzlukları en aza indirerek, daha mutlu annebaba ve çocuklar için neler yapılması gerekir sorusu bu günlerde daha çok anlam ifade etmektedir. Artık klasik anne-baba şapkası dediğimiz buyurgan ve gözetimci rol, ne çocuklara ne de anne-babalara sürdürülebilir bir kazanım sağlamamaktadır. Artık farklı yöntem uygulamak veya davranış biçimleri oluşturmak gerekiyor.

• Nasıl bir tutum ve davranış sergilememiz gerekmektedir?

Koçvari diyebileceğimiz bir iletişim dili ve yöntemi kullanmak, motivasyon için iyi bir fırsat olarak önümüzde durmaktadır. Nasihat ve öğüt veren bir tutum yerine, onların istek ve gelişim alanlarına uyumlu bir iletişim kurmak, dinleyen bir ebeveyn olarak, onlara uygun zihin açıcı açık uçlu güçlü sorular sormak daha anlamlı olur. Unutmayalım ki, motivasyon içten başlayan bir süreçtir. Bireyin içsel yolculuğuna uyumlu olması gerekir. Bireyin algı ve zihinsel haritaları ile uyumlu bir yaklaşım sergileyen motivasyona kişiye özel motivasyon sağlar. Anlık motivasyon kadar akademik başarı için uzun süreli motivasyona ihtiyaç vardır. Araştırmalar göstermektedir ki amaç ile motivasyon aracının uygunluğu doğru orantı göstermektedir.

'HERKES KENDİ HİKAYESİNDE BAŞROL OLMAK İSTER'

• İyi ve sürdürülebilir bir motivasyon oluşturmak için neler yapabiliriz?

Öncelikle çocuklarla doğru iletişim yöntemleri kullanılmalıdır. Çocuklarla çatışma, tepkisel beyni devreye sokar, oysa dinlemek ve anlamak yönetsel beyni harekete geçirir. Motivasyon çocuğunuzun kişilik tipi, düşünme biçimi, değerleri ve önceliklerine uyum ve mutlaka bireyin etkin olduğu bir şekilde oluşturulmalıdır. Yani birey ve çocukla uyumlu olmalıdır. Bireyin bugünkü davranışları ile ilgilendiğiniz kadar gelecekle ilgili zihinsel resmi ile ilgileniniz. Gelecekle ilgili konuşmalar ve hayal çalışmaları birey için ilk anda sorumluluk istemediğinden 'ego'ya çarpmadan bilinçaltında kabul edilir ve içselleştirme daha yüksek olur. Gelecekle ilgili hayal çalışmaları yaptığınız zaman bir süre sonra o paylaşımların bugün için çok yüksek motivasyon oluşturmasına hayret edebilirsiniz. Ulaşılmak istenen amaç ve hedef, kişinin kendi hikayesine uygun olmalıdır. Dışarıdan empoze edilen hedefler, iyi bir motivasyon oluşturmaz. Bu gerekli veya zorunlu ise mutlaka kişinin içselleştireceği bir süreçten sonra yapılmalıdır. Bilmeliyiz ki herkes kendi hikayesinde başrol olmak ister. Motivasyon için uzak hedefler hayallerle yakınlaştırılabilir. Motivasyon için uzak hedefler çocuklarda soyut ve anlamsız olarak algılanabilir bunun için bugünle yarın arasında duygusal ve zihinsel link oluşturmak bilimsel ve iyi bir motivasyon oluşturur. Örneğin, çocuğun çalıştığı fen dersinin hayallerindeki zihinsel haritaya hizmet etmesi gerekiyor. Fen dersi doktor olmayı isteyen bir çocuk için motive sebebi olurken, sanatçı ve özgün olmak isteyen bir çocuk için anlamsal değeri olmayabilir. Önemli olan motivasyonun bireyin iç dünyası ile oluşturduğu bağdır. Yani çocuğun gelecekteki zihinsel resmi ile istenilen konu uyumlu mu? Unutmayalım ki; şimdi ile bireyin gelecekteki istediği durum arasında duygusal ve zihinsel bir link oluşturulması öğrenilen konularla ilgili çok yüksek motivasyon oluşturur. Eğer gelecekle ilgili motivasyon için bir hayal çalışması, resim veya konu bulmakta zorlanılırsa kendisi ileride hangi duyguları hissetmek istiyor? Arzuladığı duygu ve bu duyguya ulaşmak için nelere ihtiyacı var? Bu duygulara ulaştığı zaman neler olur? Gibi sorular ile başlayabiliriz.

• Bir alanda motivasyon eksikliği yaşayan çocuğa samimi ve pozitif cümleler kurmak daha mı etkili?

Kesinlikle daha etkili. Çocuğunuzun iyi yaptığı bir şeyi olumlu bir duygu ile takdir edip ifade ettiğinizde bilinçaltı diğer denilen konuları yapmaya yatkın olur. Örneğin matematik çalışmayan bir çocuğa siz matematik çalış yerine sosyal bilgilere çok güzel çalışıyorsun seni bu konuda tebrik ederim dediğinizde, matematik çalışmaya çok daha yatkın olacaktır. Unutmayalım pozitif etki değeri yüksek sözler her zaman negatif duygu içeren cümlelerden daha güçlüdür. Daha önce başardığı ve onu mutlu eden, onun için önemli konuları konuşmak ve vurgulamak, o başarıya götüren duyguları ve sebepleri canlandırmak çok iyi bir yöntemdir. Siz ilk olarak sağ beyinde olumlu bir imajinasyon (canlandırma) oluşturduğunuzda, şimdiki zamanla ilgili duygu oluşur. Sol beyin gelecek ve uzun süreçli planlamayı esas alır. Böylece ön beyin motivasyon için karar alır ve bunun sonucunda gerek derin öğrenme gerekse motivasyon için doğru işlem basamakları işletilmiş olur. İnsan olarak beynimiz ve bilinçaltımız içsel dünyamıza uygun imajinasyon gerçekleştirme yönelimindedir. Bu nedenle dışarıdan kendisine ne yapılacağını söylemek yerine mutlaka kendi hayalindeki düşünce ve resim ile ilerlemek çok doğru motivasyon yöntemi olur. Özetle iyi bir motivasyon için; hayallerimize uygun, önceliklerimizi içeren, değerlerimiz için anlamlı, gerçekleştirilebilir, pozitif bir anlam içeren, gerçekleştiğinde tatmin oluşturan olması gerekir. Çocukları ile geleceği, hayaller ile tasarımlayanlar sonsuz bir motivasyon oluştururlar.

Editör: Haber Merkezi