Nadire Özbek çizgileriyle kesintisiz ve derin bir nefes aldırıyor… Özbek'i farklı kılan kendine özgü ve canlı ritme sahip bir tarzının olması. Özbek ile çizgilerle olan hikayesini konuştuk.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Nadire Özbek kimdir?

1989 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nde lisans eğitimimi, 1994 yılında da Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRHT) üyesiyim ve aynı zamanda 2016 yılından beri derneğin genel sekreterliğini yapıyorum. Bugüne kadar 18 kişisel sergi açtım. Çok sayıda yurtiçinde ve yurtdışında karma sergilere ve çalıştaylara katıldım. Halen sanat eğitimcisi olarak çalışıyorum. Resim çalışmalarımı ise Ankara'da kendi atölyemde sürdürüyorum.

• Çizgilerle nasıl kesişti yolunuz?

Resimle olan hikayem lise yıllarında okul koridorlarında Ressam Gülay Yüksel'i görmemle başladı diyebilirim. Zarif bir kadın aynı tablolarındaki gibi. Aynı zamanda ailem de ressam ve müzisyen de vardı. Ressam Prof. Dr. Güler Akalan, Ressam Güngör Esin bu yolda devam etmeme neden olan harika kadınlar... Her çizdiğim desenleri Güler Akalan'ın bilgilendirmeleriyle tamamlıyordum, her geçen gün çizgilerin gücünü gördükçe büyülenmeye başladım. Çevreme bambaşka bir gözle baktım. Artık baktığım her yer ve kişiler benim için bir kompozisyon oldu. Gördüklerime yorumlar katarak çizdim. Sonrasında renkler, lekeler geldi. Böylece yolum çizgilerle renklerle kesişti.

'RESİM YAPMAK BENİM İÇİN BAZEN ACIMASIZ BİR ARENA, BAZEN DE BİR PANAYIR YERİ GİBİ'

• Çizimlerinizde size ilham veren, motive eden öğeler var mı? Özellikle bir şeylerden esinlendiğiniz olur mu yoksa daha çok hayalinizde canlandırdığınız şekilde mi kağıda dökersiniz çizgilerinizi?

Resimlerim, yaşantılarımın bende bıraktığı izlerdir. Leke ve renklerle ruhumun derinindeki hislerle tuale başlarım. Renkler ve lekeler birikimlerime, yaşanmışlıklarıma, hayallerime götürür. Sonrasında bakarım ki merkeze bazen yorgun, bazen birçok parçaya bölünmüş ama enerjisini hiç kaybetmeyen dimdik ayakta kalan kadınlar yerleşivermiş... Sonrasında gelsin benekler, gitsin çizgiler artık armoni zamanıdır derim. Neşelenir tual, neşelendikçe ben kendimi bulurum. Resim yapmak benim için bazen acımasız bir arena, bazen de bir panayır yeri gibi.

'CALIŞMALARIMIN ANA KAHRAMANI KADINLAR'

• Genellikle çalışmalarınızda kadın figürleri ve çalışan kadınları işliyorsunuz. Neyi vurgulamak istiyorsunuz?

Evet, resimlerimin ana kahramanı kadındır. Bir tarafı yalnız, bir tarafı düşünen, bir tarafı derinliklerde kaybolan asil kadınlar... Kadınlara benzettiğim kediler, ağaçlar, bazen tekneler ve deniz, resmettiğim kadınlarıma eşlik eder. Kadının çok yönlü bir zekaya sahip olması, aynı anda birçok düşünceye hakim olup hayata entegre etmesi, fiziksel zarafeti, renkli kişiliği, anaçlığı, duygularını rahatça ifade etmesi her ne olursa olsun dimdik ayakta kalabilmesi inanılmaz bir lütuf gibi geliyor. Yıkılmıyor, sendeliyor... Doğrulmak için birçok sebebi olduğundan tekrar dimdik ayağa kalkıyor. Bu bana inanılmaz geliyor.

'PARSELLEDİĞİM BİR RENGİM YOK HER RENK BENİM'

• Eserlerinizde yaşamı sorguluyorsunuz ve renkler de size hizmet ediyor, renklere olan bu tutkunun kaynağı nedir? Neler gizli renklerinizde?

Resimlerimde yaşamı sorgularken ya da kadının sesini duyururken, renkler benim dayanağım oluveriyor. Aslında renklerle, lekelerle kadını ifade ediyorum. Bazen geniş lekeler, bazen minik benekler, noktalar, çizgiler benim yolculuğumda olmazsa olmazlarım. Yeni başlayacağım her bir resmim, anlık duygularımın bazen spontane oluşan renklerimin habercileri... Bazen bu renkle başlayayım diye başlamıyorum; spontane içsel dürtüler belki en derinimdeki izlenimlerim, yaşanmışlıklarım beni istemsiz o anki renklere götürüyor. Duygularla çıkan renkler, bilgilerimle harmanlanıyor ve armoniyle son buluyor. Benim parsellediğim bir rengim yok. Ben renkçiyim her renk benim... Yaşantımda renkli bir karaktere sahibim. Resimlerim, her ne duyguyla yapılmış olursa olsun renkler, umut doludur.

• Kullanacağınız malzemeler ve boya çeşitleri neye göre şekilleniyor?

Her şey resim yapmam için bir malzemedir. Bazen tual olur, bazen buruşmuş bir gazete kağıdı, bazen duralit... Sözün kısası elime geçen her şeye çiziyorum. Elimde ne varsa boyuyor ve lekeler oluşturuyorum. Çoğunlukla akrilik boya kullanıyorum. Su bazlı bir boya olduğu için çabuk etkiyi görmemi sağlıyor. Bazen akrilik üzerine yağlıboya ile devam edebiliyorum. Dokusal çalışmak istiyorsam değişik malzemelere de izin veriyorum. Malzeme ve boya çeşitlerinde pek sınır tanımıyorum diyebilirim.

'SANAT DÜNYASINDA KADIN OLMAK ZORDUR'

• Sanat dünyasında kadın olarak var olmak konusunda ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz? Kadın sanatçılar neden görmezden geliniyor?

Zorluklarla üretiyoruz. Çünkü kadınız... Sanat dünyasında kadın olmak zordur. Hayatı yaşarken, fazlasıyla roller yüklenir kadına... Toplumumuzda kadının birinci rolü hizmet rolüdür. Ataerkil toplumda bu böyle süregelmiştir Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhuriyet kadını doğmuştur. Ne var ki sindirilememiş bir kültürün izlerini maalesef halen yaşamaktayız. Halen sanat kadını görmezden geliyor. Değerli hocam Önder Aydın sanat dünyasında kadın olmanın zorluğunu beni anlatan yazısında şöyle dillendirmişti: Sizinle paylaşırsam duygularımı da paylaşmış olacağım. 'Nadire, onu tanıdığım bunca yıl içinde hep üretken oldu. Bu kolay bir iş değildir. Bir öğretmen ve anne olmak pek çok insan için sanattan kopmaya belki yeterli bir neden olarak öne çıkarılabilir ama Nadire için bu zorluklar aşılamaz olmadı. Öğretmen-anne ve ressam olmak üçgeninde gerekli dengeyi elbette kurdu. Konuya buradan bakıldığında Nadire'nin yılları kapsayan bu çabası elbette alkışlanmaya değerdir. Üstelik atölye yokluğu, özel yaşamın sorumluluğu, resim piyasasının yapay ve kaprisli zorlukları yanında, sanat camiası içindeki acımasız rekabet koşullarını aşmak zordur. Oysa sanatçı asıl ve gerçek savaşını tuval başındayken veren insandır. Nadire'de pek çok ressam gibi sanat serüvenini bu dişliler arasında sürdürmüştür. Onun resimlerine dikkatlice bakıldığında, bu serüvenin ayak izlerini, hatta yaşamın kendisini orada bulmak olasıdır.'

• Eserlerinizde diğer resim çalışmalarından farklı olarak renk işçiliği ve doku çalışması titizliği dikkat çekiyor. Çağdaş resim sanatında kendi resminizi nasıl bir yerde görüyorsunuz?

Modern sanatın hemen peşi sıra gelen 20'inci yüzyılda yerini çağdaş sanata bıraktı. Bu pencereden benim resimlerime bakacak olursak figürlere soyut anlamlar yüklüyorum. Doğaçlama, akılsallık ve estetik yargı resimlerimde bir arada gidiyor. Sezgi ve akıl bütünlüğü resimlerimi şiirsel olmakla birlikte akılla da sınanmış bir estetik kategori içinde görmemi sağlıyor. Sıcak-soğuk renk değerlerinin iyi harmanlanması, ele aldığım figürlerin; ister kedi, ister bir kadın; deniz veya ağaç olsun; bunların lirik düzlemde, soyuta yakın bir çağdaş dil içinde değerlendirilmesi; resimlerimi çağdaş bir pentür katına yükseltiyor ve bu da kendi üslubumla, anlatım tarzımla bütünleştiğinde kalıcı yapıtlar olarak ortaya çıkıyor.

• Çalışmalarınızı yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?

Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Pierre Bonnard, Henri de Toulouse-Lautrec, Henri Matisse, Egon Schiele gibi sanatçılara hayranlığım bir başkadır.

'RESİM DERSLERİNİN SAATLERİ ARTIRILMALI'

• Resmi insan yaşamının genel akışı içinde nasıl bir yere yerleştiriyorsunuz?

Sanat güzelliğin ifadesidir. Güzelin tanımı ise estetiktir. Ruhun aydınlanması bilim ve sanatla gerçekleşir. Bende resmin insan yaşamındaki yerini Mustafa Kemal Atatürk' ün sözüyle paylaşmak isterim. 'İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.' Görsel sanatlar eğitmeni olarak da farkındayım daha çok yol kat etmemiz gerekiyor. Resim derslerinin saatlerini fazlalaştırarak başlayabiliriz. Resim dersinin önemi konusu; eğitim programlarında ciddi bir şekilde yerini almalı. Duvarlarımız halen bomboş ya da röprodüksiyonlar var. Gerekli bilinç henüz yok. Biz eğitmenler var gücümüzle sanatçı kimliğimizi de ortaya koyarak, resmi, hak ettiği yere taşımakla sorumluyuz.

• Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?

Çalıştığımız sürece projeler de var olur. Eğitimci olarak Comenius projesini bitirdik BRHD (Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği) Genel Sekreteri olarak bu yıl 50.Yıl Büyük Sergimizi değerli yönetim kurulumuz ve kıymetli üyelerimizle Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde açtık. Derneğimizde her ay değerli üyelerimizin sergisini açmaya çalışıyoruz. Bu yıl hayatımıza damgasını vuran pandemi nedeniyle sergilerimi ve projelerimi de çoğunlukla online şeklinde yapmak zorunda kaldım.

'HAYATI SİNDİRDİM VE ÜRETTİM'

• Son olarak pandemi dönemi sizi nasıl etkiledi?

Bütün dünyayı kasıp kavuran pandemi sürecinde, özgürlüğü daha iyi anladık sanırım. Değerlerimi, kaçırdığım anlarımı, sevdiklerime dokunamamayı, ilkelerimi, inandıklarımı, yaşadıklarımı, yaşayacaklarımı sorguladım. Çıkarımlarda bulundum. Bu durumu fırsata çevirerek okudum, okuttum, resim yaptım. Dahası yeni oluşumlar deneme fırsatı buldum. Hayatı yavaşlatarak sindirdim ve ürettim. Aynı zamanda görsel sanatlar eğitmeni olarak ulaşabildiğimiz kadar öğrencilerimize online müzeleri sergileri gezdirme fırsatı buldum. Umutlarımı yitirmedim. Çalıştım, okudum ve ürettim. Dünyanın en kısa zamanda bu dönemi en az hasarla atmasını diliyorum.

Editör: Haber Merkezi