Pandemi döneminde umut ve mutsuzluk ekseninde geçiyor günler; zamanın ruhu düşlerimizi paramparça ediyor. Yasir Yurtoğlu ise bu umut ve mutsuzluk dönemi ekseninde hayatı çizgilerle anlamlandırmaya çalışıyor. Onu farklı kılan ve sanatseverlerin ilgisini çeken şey, kendine özgü, canlı ritme sahip bir tarzının olması. Kullandığı renkler ve formlar, sizi çalışmaları içinde kısa bir yolculuğa sürüklüyor. Yurtoğlu ile çizgilerle olan hikayesini konuştuk.

• Yasir Yurtoğlu kimdir? Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ankara'nın Çubuk İlçesi'nde doğdum. Kırsal bir bölgenin yaşam şartlarında büyüdüm. Lise bitene kadar Çubuk'ta eğitim aldım. Şu an Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde eğitim alıyorum. Kendime ayırdığım günlerin büyük bir kısmını atölyemde resim yaparak geçiriyorum ve o zaman kendimi yenilenmiş hissediyorum. Günlük hayatımın içine sanatı ne kadar dahil edersem o kadar sağlam bir sanatçı kimliği kazanırım düşüncesiyle rutinimde de çizim ile ilgilenmeye çalışıyorum. Enstrümantal müzik ve klasik Türk müziğini dinlemeyi, yemek hazırlamayı ve sayamayacağım onca şeyi seviyorum. İşte bu kadarım.

• Çizgilerle serüveniniz nasıl başladı?

Çizimle olan serüvenim birçok sanat öğrencisi ve sanatçıda olduğu gibi yeteneğimin olduğu ve bunu değerlendirmem gerektiği düşüncesiyle başladı. Yani çocukken bahçemizde çamurlardan yaptığım heykelciklerle başladı diyebilirim. Keşke onlardan birkaçını saklama şansım olsaydı. Elime ilk kalemi aldığımdan beri kendimce resimler yapardım ve bu zamanla bırakamadığım bir alışkanlığa dönüştü. Sanrım bir ressam olma hayaliyle doğarsanız başka bir iş sizi tam anlamıyla tatmin etmiyor. Bu şekilde başladı ve umarım ömrümce sürer.

'SÜREKLİLİK ŞART'

• Zorlukları, keyifli yanları ve birçok kimsenin bilmediği yönleriyle nasıl bir meslek çizerlik?

Resim yapmak tabi ki çok zevkli ve her bireyin de teşvik edilmesi gerekiyor. Elbette kendi içinde zorlukları var. Desen çizmek, yani kara kalem alışkanlığı ara verilmemesi gereken bir mesele. Çizerin eli çizime soğursa o zaman bu onun bütün çalışmalarına yansır ve fark edilir bir gerileme olur. Elbette ki hiçbir çizer bunun olmasını istemez ve her gün hiç yoktan kısa süreli de olsa çizim yapar. Tabi ki sürekliliği sağladıkça çıkan işlerin kaliteli olması ve takdir görmesi işin en zevkli kısmı. Mesela bir sergi açmanın verdiği gurur, paha biçilemez güzel bir histir. İşin içinde olmayan kişilerin bilmedikleri bazı yönleri var elbette. Mesela, büyük sanatçıları örnek alırsanız resim sanatı içerdiği sezgisel matematik ile birlikte birçok farklı dalda işinize yarayabilir. Örneğin; mühendislik, endüstriyel tasarım, moda tasarımı, mimarlık vb. birçok alanda tatmin edici sonuçlara ulaşabilirsiniz.

• Ne tür resimler yapıyorsunuz? Tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız?

Henüz öğrenim görmemden, sanat bilgimin profesyonel alanda yeterli olmadığını düşünmemden ve tecrübemin yetersizliğinden kaynaklı fikirlerimi henüz gerçekleştirmiyorum. Bir felsefem varsa o da en büyük ressamların adımlarını izlemek ve onlardan birine dönüşebilmek için elimden geleni yapmak.

'YAĞLIBOYAYI DAHA ÇOK SEVİYORUM'

• Kullanacağınız malzemeler ve boya çeşitleri neye göre şekilleniyor?

Kullandığım boya teknikleri yağlı boya, akrilik ve sulu boya. Elbette iyi bir ressam elinden geldiğince bütün boya tekniklerini bilmeli ama ilgisi ve tarzı gereği bazılarında ustalaşması olağandır. Sanırım yağlı boya içlerinden en sevdiğim.

• Resim sizin için en çok hangi diğer sanat dallarıyla ilişkili? İlgilendiğiniz başka sanat alanları var mı?

Resim yaparken etkilendiğim başka sanat dalları var elbette. Bu alanlardan birisi müzik. Çizim yaparken dinlediğiniz müzik yapılan işin kalitesini etkiler. Mümkün olduğunca zihni rahatlatan, düşünmemi ve odaklanmamı kolaylaştıran müzikler dinlemeyi tercih ediyorum. Onun dışında içerik üretme bakımından dans, tiyatro ve sinema hep resim sanatında tema olmuştur.

'KENDİ YOLUMU ÇİZMEK HEP DAHA ÖZGÜR HİSSETTİRİYOR'

• Beğendiğiniz ressamlar ya da çalışmalarından esinlendiğiniz isimler oluyor mu?

Elbette teknik bilgiler bakımından Avrupa sanatçılarının birçoğundan etkilenip örnek alıyorum. Sadece resim değil heykeltıraşlar da ilgimi çekiyor. Bir şekilde resim sanatıyla ilişki kurarak çalışmalar çıkartıyorum. İçerik bakımından ise Türk ressamlar ilgimi çekiyor. Büyük ressamların yolundan gitmek elbette ki önemli ama kendi araştırmalarımı ve yolumu çizmek hep daha özgür hissettirmiştir.

'ÇALIŞAN EL TEKRARA DÜŞMEKTEN HEP UZAKTIR'

• Kendinizi tekrarlama ya da tekrara düşme konusunda tereddütleriniz oluyor mu?

Aslında fazlasıyla hissediyorum. Çalışmalarımı yaparken ilerlemediğini sanki aynı noktada kaldığımı hissediyorum. Aynı zamanda bu hislerin gelip geçici olduğunu da biliyorum yani sorun etmiyorum. Hayat bu; bazen tekrara da düşebiliriz ama çalışan el tekrara düşmekten hep uzaktır.

• Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi? Bu dönemde neler yaptınız?

Pandemi süreci başladığında bunu kendi lehime çevirebileceğimi düşünmüştüm. Lakin şu anda bu süreç sanatçılar için sancılı ve üretmenin zayıfladığı bir dönem oldu. Büyük şehirde bir sanatçı olmak o şehrin kalabalığından ilham almaktır. Bu süreçte yaşam ile olan bağımız kesildiği için üretim konusunda sıkıntılar başladı. İşte tam bu dönem sanatçılar tekrara düşmekten hatta gerilemekten ellerinden geldiğince kendilerini korumalıdırlar.

'KOLEKTİF BİR SERGİ AÇMAYI DÜŞÜNÜYORUZ'

• Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?

İlk sergimi içerik olarak içinde yaşadığım ve doğduğum toplumdan küçük kesitler olarak hayal ediyorum. Elbette ki batılı teknikler, yerel içeriklerle. Bunun dışında üç atölye arkadaşımla beraber kurduğumuz 'Sentez'' adlı kolektif ile bir sergi açmayı düşünüyoruz. Kolektif olarak çalışmanın ve sergi açmanın yaratacağı etkiyle bireysel olarak gelişim ve etkileşimimin de artacağından eminim.

Editör: Haber Merkezi