Gümüş işlemeler; bilezik, yüzük, kolye ve küpe gibi takıların yanısıra hediyelik eşya ve kıyafetlerde de kendine yer buluyor. Modaya da yön veren bu sanat günümüzde kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Gümüşü ayakta tutmaya çalışanlardan biri de Uğur Utku Aygün. Uğur Utku Aygün'ün iki buçuk yıldır Tunalı Hilmi Caddesi'nde açtığı 'Tunalı Gümüş' atölyesi büyük ilgi görüyor. Birbirinden değerli taşları yüzük, kolye, küpe, başta olmak üzere çeşitli sanat eserlerine dönüştüren Aygün, Hacettepe Üniversitesi Spor Yönetimi Bölümü'nde okurken üniversitedeki kaydını dondurup çalışma hayatına başlamış. 3 sene altın sektöründe çalışıp sonrasında gümüş sektörüne kayan Aygün, altın ve gümüş işlemesindeki ustalığını doğal taşlarla birleştirmiş. Aygün, 'Gümüşten kolye, yüzük, alyans, ve bilezik üretip, dükkanda satışa sunmaya başladım. Üretimi atölyede, satışı ise gündüz dükkanda yapıyorum. Çok yorucu oluyor ama gümüş işlemeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum' dedi.

'ZULTANİT SADECE MUĞLA'DA ÇIKARILIYOR'

Türkiye'de doğal taşın çıkmadığını sadece Zultanit taşının çıkarıldığını onun da Muğla yöresinde çıktığını kaydeden Aygün, Zultanit'in dışındaki bütün taşların Türkiye'ye yurtdışından getirildiğini söyledi. Aygün konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Zümrüt ve elmasla aynı grupta olan bu kristal taşın meraklısı çok. Zultanit, doğada kendi kendine renk değiştiren 5 taştan birisi olarak biliniyor. Işığa göre renk değiştiren taş, gün ışığında mor, eflatun, pembe ve bazen kahverengine dönüşüyor. Zultanit, farklı ışıklar altında doğanın çeşitli renklerini yansıtarak sarıdan, şampanya pembesine ya da adaçayı yeşilinden şeftali tonlarına kadar dönüşebiliyor. Taş, floresan gibi doğal sayılmayan ışık altında ise yeşil ve tonlarına bürünüyor. Aynı taş, gün ışığında yeşil olurken, mum ışığında pembe renk alabiliyor. Bu pembe ve yeşil arasındaki birçok ton gün ışığına, ortamdaki ışığa hatta bazen üzerinizdeki kıyafete göre de değişebiliyor.'

'YÜZÜK MODDELERİMİZ BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR'

Aygün, dükkanda gümüş yüzük tasarımlarının yanında herkesin zevkine göre modern ya da otantik; doğal taş kullanılarak yapılmış ya da taşsız her türlü tasarımın bulunduğunu ifade ederek, 'Taşlı ve taşsız yüzük modelleri de oldukça büyük ilgi görüyor.' dedi. Gümüş işleme sanatının sabır, dikkat ve yaratıcılık istediğini kaydeden Aygün, 'Yorucu ve uzun aşamalardan sonra ortaya çıkan eserler karşısında, insanda hayranlık duygusu uyanıyor. Tümüyle el işçiliğine dayanan bu sanatla, külçe halinde olan gümüş ateşle buluştuğunda, hünerli ustaların ellerinde can bulup birbirinden güzel eserlere dönüşüyor.' ifadelerini kullandı.

'UMUDUMUZU YİTİRMİYORUZ'

Ustası gibi ilgilisi ve alıcısının da az olduğu gümüş işlemeciliğini, yaşanan zorluklara rağmen ayakta tutmaya çalışan, deyim yerindeyse işine aşkla bağlı Aygün, mesleğin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ancak umudunu hiçbir zaman yitirmediğini de söyledi. Sanatına büyük bir aşk duyduğunu, mesleklerinin keyfi kadar zahmeti de olduğunu belirten Aygün, 'Bir sanatkarın, ortaya koyduğu eserin maddi değerinden çok kişiye verdiği mesleki hazzı önemsemesi gerekiyor. Bana sorsanız ben hiç birine maddi bir değer biçemem.' dedi.

'GÜMÜŞ ATEŞLE BULUŞUNCA…'

Sert bir metalin sanat eseri haline dönüşmesinin uzun bir süreç olduğunu belirten Aygün, gümüş külçenin zarif bir eşyaya dönüşürken geçirdiği uzun ve zahmetli süreci ise şöyle anlattı: '999 ayar olan bir kilo has gümüşün içine 111 gr. bakır karıştırdıktan sonra 900 ayara dönüştürdüğümüz karışımı bin 200 derecede potalarda eriterek levha haline getiriyoruz. Elde ettiğimiz metal levhayı tavlama dediğimiz teknikle yaklaşık 800 derecede tekrar ısıtıp hafif de beyazlaştırıyoruz. Levhayı çekiç ve örsle döverek istenilen forma soktuktan sonra, üzerine ne doku işlenecekse onu elde çizer, kakma kalem dediğimiz kalemle kabartıyoruz. Bu işlemden sonra üzerini asitle temizleyip levhanın diğer tarafına işliyoruz. En son aşamada ise parlatıyoruz, öncelikle siz ne yaparsanız yapın, metal istediği olur. Çünkü metal soğukken başka, sıcakken başka dokudadır. Gümüş ateş ile buluştuktan sonra siz değil o sizi yönlendirir' dedi.

'SANCILI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ'

Aygün, günümüzde el sanatlarına verilen değerin git gide azaldığından yakınırken, mesleklerinde sancılı bir dönemden geçtiklerini de belirtti. Sanatı, bugün bu çıkmaza sürükleyen nedenlerden birinin de insanların geçim kaygısının olduğunu düşünen Aygün, 'Bir sanatkarın aldığı değer tabiî ki çok önemlidir ancak hayatını idame ettirebilmek, atölyeyi ayakta tutabilmek de önemlidir bana göre. Bir sanatçı yarınını düşünerek vaktini harcarsa, hissettiği duygularını tam olarak sanatına yansıtamaz' dedi.

Editör: Haber Merkezi