Deprem hakkında ne düşünüyorsunuz?

Deprem; yağmur gibi, sel gibi, yer kayması gibi, fırtına gibi, yanardağ patlaması gibi kaçınılmaz bir doğa olayıdır. Yurdumuz dört yanı fay hattı ile çevrilidir. Her an her yerde deprem olabilir. Depremi engellemek mümkün olmadığına göre deprem ile birlikte yaşamayı öğrenmeli. depremle barışık olmalıyız. Depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için tedbirler almalı, en önemlisi de yaşananlardan ders çıkartmalıyız.

Serginiz hakkında bilgi verir misiniz?

Sergim, deprem bölgelerinin 20 yıllık hikayesidir. 1999 yılında Gölcük ve Düzce depremlerinde fotoğrafını çektiğim yerleri; aynı açıdan 2009 ve 2019 yıllarında yeniden çekerek aynı yerlerin değişimini belgeledim. Çektiğim fotoğraflarda yaptığım tanıklığı sizlerle paylaşıyorum.

UZUN SÜRELİ ÇALIŞMALAR

20 yıl uzun bir süre. Uzun süreli çalışmalar sizi korkutmuyor mu?

Hayır, korkutmuyor. Ben uzun soluklu projeleri seviyorum. Yaşam bana avans verdiği sürece uzun süreli fotoğraf çalışmalarımı sürdüreceğim. 101 yaşına kadar yaşamak istiyorum.

Serginizin amacını açıklar mısınız?

Sergimin amacı; depremi unutturmamak, aynı acıların yeniden yaşanmaması için deprem konusunda gündem oluşturmak ve deprem bilincini artırmaktır. Sergim ile insanlara en ufak bir katkım oldu ise kendimi mutlu sayarım.

Geçen 20 yılı nasıl görüyorsunuz?

Üzgünüm, ne yazık ki tablo hiç de iç açıcı değil. Yaşananları çabuk unutan ve bilinçli hareket etme noktasında ülke olarak ne yazık ki çok ama çok gerilerdeyiz. 26 Eylül 2019 günü Silivri'de yaşanan 5.8 şiddetindeki deprem bizlere geçmişten halen ders alınmadığını gösterdi. Depremde ilk yıkılan 'haberleşme ağı' oldu. İnsanların en çok ihtiyaç duyduğu anda telefonlar kilitlendi, insanlar yakınlarından haber alamadı. Depremden sonra boşaltılan 29 okuldan 19 okulun 2000 yılından sonra yapılmış olması ise tam bir hayal kırıklığı.

'DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜR'

'Deprem değil, bina öldürür' konusunun altını çizdiğini görüyoruz, bununla ilgili neler söylersiniz?

Binalar depremin 'can alıcı noktasıdır.' Bu konuda hem devlete hem de vatandaş olarak bizlere büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Devlet, konut için doğru alanlar seçmeli, planlı kentleşme yapmalı, rant politikasını terk etmeli, yüksek kat sayısından vazgeçilmeli, yönetmelikleri ve etkin yapı denetimini herkese uygulamalıdır. Eksik malzeme kullananlar ile buna göz yumanlar meslekten men edilmeli. Depremde hasar gören orta ve az hasarlı binalara 'sağlam raporu' vermemeli. Toplanma alanı olabilecek olan okul ve kamu binaları, cami ve hastaneler depremde yıkılan ilk binalar olmamalı. Bu binalarda etkin yapı denetimi uygulanmalı. İlk yardım ve arama-kurtarma eğitimi okullarda zorunlu ders olmalı. Vatandaş olarak, gecekondu mantığını terk etmeli, mimar ve mühendis desteği almalı, depremde zarar gören orta ve az hasarlı binalar için 'sağlam raporu' almamalıyız. 7 den 70' e herkes ilk yardım ve arama-kurtarma eğitimi almalıdır.

2000 yılında açtığınız 'Sadece Fotoğrafı' adlı bir sergiden bahseder misiniz?

17 Ağustos 1999 sabahı saat on gibi AFSAD üyesi Serpil Yildiz aradı. Doğanay, hazır mısın? Yola ne zaman çıkıyoruz? dedi. Kardeşimin Kocaeli'nde yaşadığını, kendisinden haber alamadığımızı söyledim. Siz gidin ben duruma göre katılırım dedim. Ama maalesef katılamadım. Ekim ayının ilk günlerinde AFSAD üyesi Gökhan Bulut aradı. Gökhan'ın davetiyle yer aldığım grupla Gölcük ve Düzce deprem felaketini belgelemek üzere fotoğraf çalışması yaptık. Hayatımın en zor fotoğraf çalışmasını yapmıştım. Fotoğraf çekimine gittiğim günler bir hafta kendime gelemiyordum. 2000 yılında, 11 fotoğrafçı 'Sadece Fotoğrafı' isimli ortak fotoğraf sergisi açtık. Sergimiz o günlerde ciddi ses getirmişti.

10 yıl sonra deprem bölgesini tekrar fotoğraflamak nasıl bir duygu?

Deprem gerçeğini fotoğraflarla belgelemek, daha fazla insana ulaşmak ve belge olarak gelecek kuşaklara bırakmak için fotoğraf çalışmasına karar vermiştim. Aynı yerlerin fotoğrafını 10 yıl sonra yeniden çekmek benim için hiç de kolay olmadı. Her alanda olduğu gibi birilerinin bazı şeyleri kendisine görev edinerek yapması gerekiyor. Depremin yarattığı sorunlar halen devam ediyordu. Yıkılan binaların olduğu yere yeniden binalar yapıldığı gibi boş arsalar da vardı. Bazı boş arsalar da otopark olarak kullanılıyordu. Aradan on yıl geçmesine rağmen insanların bir kısmı depremi unutmak ve hatırlamak istemedikleri için fotoğraflara bakmıyordu. Yaşadıkları can ve mal kaybının yanı sıra anılarını ve hayallerini de kaybeden insanların hayata dönüşü hiç de kolay olmasa gerek. Fotoğraf çekimlerini iki yılda tamamlayabildim. 2009 yılında fotoğraf sergisi açmak içimden gelmedi. 2009 yılında deprem bölgelerinde insan fotoğrafı çekemedim. Çünkü, insan fotoğrafı çekmek için kendimi hazır hissetmiyordum.

20 YIL SONRA…

20 yılın sonunda neler hissettiniz?

Karışık duygular içindeyim. Yirmi yıl gerçekten uzun bir süre. O gün doğanlar bugün yirmi yaşında. Yirmi yıllık bir çalışmanın sonucunu paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Her şeye rağmen projeyi bitirmenin sorumluluğu ile 20 yılın sonunda sergimi açıyordum. Son üç aydan beri deprem bölgelerindeydim. Fotoğraflardaki binaların yerinin sorduğumda bana sıklıkla 'ne yapacaksın bu binayı? Ev sizin miydi? Hakdar mısın? diye soruyorlardı. Ben fotoğraf sergisi açacağım dediğimde çok iyi bir yapıyorsun diyenler olduğu gibi, inanmayanlar da oldu. Bazı yerleri kolayca buldum, bulamadığım yerler için birkaç kez gitmek zorunda kaldım. Aradan geçen yirmi yılda insanları psikolojik olarak biraz daha rahatlamış gördüm. Zaman, insana acılarla yaşamayı öğretiyor. Bulamadığım yerler konusunda on yıl öncesine göre insanların bana yardımcı olma istekleri daha fazlaydı. Ancak bu sefer de geçmişi hatırlamakta güçlük çektiler. İnsanların deprem hafızası yok olmaya başlamış. On yıl önce bulamadığım bazı yerleri bu yıl bulduğum gibi halen bulamadığım yerler de var. Şehirler büyümüş, bazı yerlerde imar değişikliği olmuş. On sene önce orada oturanlar taşınmış. Yıkılan binaların yerine yeni binalar yapılmış. Boş arsaların bazıları yine otopark olarak kullanılmakta idi. Depreme karşı önlem alanlar olduğu gibi, depreme meydan okuyup fay hattı üzerine bina yapanlar da var.

Sergide insanların fotoğrafları da var. Ne diyeceksiniz?

Evet, bu sene insanların fotoğrafını çekebildim. Sergide fotoğrafı yer alan Selman Çapar 'Abi sen bizim fotoğrafımızı neden on sene önce çekmedin?' diye sordu. 'Psikolojik olarak ben de sizden farklı değildim' dedim. 20 yıl önce fotoğraflarını çektiğim insanları bulmak hiç de kolay olmadı. İş, evlilik ve başka şehirlere yerleşen insanlara ulaştım ama ne yazık ki fotoğraf çekimi için buluşamadık. Ulaşabildiğim ve fotoğraflarını çekebildiğim kişilerin fotoğrafları sergide yer alıyor.

Çekim süreci açısından farklı bir sergi. Ne dersiniz?

Bu sergi, aynı yerlerin ve insanları on yılda bir fotoğraflarının çekilmesi ile, 'değişim süreci'ni göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında sergim ülkemizde gerçekleştirilen İLK fotoğraf sergisi olma özelliği taşımaktadır. Ülkemizde fotoğraf sanatı alanında bir İLK' i daha gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Kaç yerin fotoğrafını çektiniz? Sergide kaç fotoğraf yer alıyor?

50 ye yakın yerin fotoğrafını çektim. Sergide, 35 adet fotoğrafım ile birlikte sergime destek veren kurum ve kuruluşların depremle ilgili yazıları da yer alıyor. Ayrıca AKUT'un da tanıtım standı yer almaktadır.

'Fotoğrafların satışından elde edilecek gelir AKUT'a bağışlanacaktır' diyorsunuz bununla ilgili neler söylersiniz?

AKUT'a minnettarız. Onlar bizim baş tacımız. Yeri gelince gözlerini kırpmadan canlarını bizim için tehlikeye atan AKUT gönüllülerine vefa borcumuz var. O nedenle fotoğrafların satışından elde edilecek geliri AKUT'a bağışlıyorum.

Editör: Haber Merkezi