• Pandemi her sektörü olduğu gibi balıkçılığı da olumsuz etkiledi, bu konuda neler söylersiniz?

Pandemi bizi mahvetti. Özellikle hafta sonu yasakları da işimize büyük olumsuzluk olarak yansıdı. İşlerimiz durdu. Neyse ki şu an Ankara'da hafta sonu yasakları kalktı ama tekrar gelebilir o nedenle herkesin çok dikkatli olması gerek.

• Pandemiyle birlikte işleriniz yüzde kaç oranında azaldı?

Her sektör gibi bizim işlerimiz de pandemiden büyük oranda etkilendi. Eğer bir oran verecek olursam yüzde elli oranında bir azalma yaşadık.

• Hafta sonu yasakların kalkması konusuna ne diyorsunuz?

Hafta sonu satışlarımız çok daha iyiydi. Çünkü bir balık yemeği yapmak uzun zaman alıyor. Bu yüzden hafta sonu daha çok satış yapıyorduk, ama hafta sonu kısıtlarında bu satışlar düştü. O nedenle hafta sonu kısıtlamalarından hiç hoşnut değildik. Kısıtlamalarının kalkmasndan mutluyuz.

AV YASAĞI…

• Peki av yasağı ya da av yasağının kalkması balıkları ne şekilde etkiliyor?

Av yasağı olsa da olmasa da balık bu yıl azdı. Çünkü balıklar yeme gidiyor. Burada yem fabrikalarından bahsediyorum. Özellikle hamsi ve hamsi benzeri balıklar yem fabrikasına gidiyor. Yem fabrikası bu noktada hamsiyi büyük oranda etkiliyor. Mama yapılıyor, yem yapılıyor, yurt dışına gönderiliyor. Biraz da buzhaneye atıyorlar. Bizim bazen çok ucuza yediğimiz balıklar buzhane ürünü balıklar olabilir. Buzhane balığı da sağlıklı değildir.

• Peki sektörde yaşanan sorunlara gelecek olursak, balıkçı esnafının yaşadığı sıkıntılar nelerdir?

Balıkçılık sektöründe yaşadığımız en büyük sıkıntı komisyoncular. Sektör komisyoncuların elinde ve bu nedenle balıklar çok pahalı. Toptan halde balık aldığımız komisyoncular var. Onlar ciddi anlamda kar koyarak satıyorlar ve kar ediyorlar biz de küçük esnaf olarak bu komisyonculardan çok pahalıya alıyoruz balıkları.

• Neden bu kadar çok kar konuyor?

Bu alanda ciddi bir denetleme olmadığı için komisyoncular çok fazla kar koyabiliyor. Komisyoncular üreticiden çok ucuza aldığı balığı bizlere çok pahalıya satıyor. Bu denetimsizlik ülkenin dört bir yanında bu şekilde. Bakın mesela kalkan balığının kilosunu komisyoncu üreticiden 100 ya da 150 liraya alıyorsa bana 250-300 liraya satıyor. Şu enflasyonda dar gelirlinin bu balığı alıp yemesi mümkün değil.

• Balıkçılık sektörü için genel olarak yapılması gerekenler neler?

Bakın bizim 3 tarafımız denizlerle çevrili ama halk balık yiyemiyor. Balıkçılıktaki en önemli sorunlardan biri denetimsizlik. Devlet bu konuya ciddi bir şekilde el atmalı ve denetim yapmalı. Böyle giderse birkaç yıl sonra ülke olarak balık bulamayacağız. Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç var. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için Su Ürünleri Eğitim Merkezleri kurularak eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli. Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması önem arz ediyor. Sınırsız ve kuralsız avcılık kontrol altına alınmalı ve her geçen gün artan mali ve biyolojik yok oluş engellenmeli. Avcılıkta gerekli denetimler mutlak suretle yapılmalı ve kota sistemi uygulanmalı. Ülkemiz kültür balıkçılığı alanında büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen üretim istenen seviyeye ulaşamamıştır. Sektörün gelişimi için desteğe ihtiyaç var. Kaliteli yumurta ve yavru üretimi amacıyla uzmanlaşmış damızlık işletmelerinin kurulması ve mevcut işletmelerin geliştirilmesi teşvik edilmeli. Üretim bölgelerinde yol, su, elektrik gibi altyapı çalışmaları eksiksiz olarak tamamlanmalı. Balık hastalıklarıyla ilgili laboratuar ve yetişmiş eleman eksikliği giderilmeli. Balıkçılıkla ilgili olarak yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlamak için üretici örgütleri güçlendirilmeli ve desteklenmelidir. Bunun yanında balıklar kanunun belirlediği cm ölçülerinde avlanma gerçekleştirilmeli.

AVLANMA SORUNLARI

• Ülkemizde avlanma konusunda da birçok sorun yaşandığını biliyoruz, avlanma konusunda yaşanan sorunları anlatır mısınız?

Bununla birlikte trol şeklinde avlanma sorunu var. Özellikle dip balıklarını avlamak için uygulanan trol tekniği, Marmara ve boğazlarda tamamıyla yasak olmasına rağmen gırgır bu sularda altı kulaca kadar resmen çevirebiliyor. Karadeniz'de de sahilden üç mil açığa kadar trol yasak, gırgır serbest. Bu sularda da bir trol takımı gibi çalışan ve troldan çok daha fazla bir alanı süpüren gırgır, trolun hedef balığı olan dip balıklarını yakalıyor. Özetle, günümüzdeki şekliyle gırgır avcılığı, hem asli maksadından uzaklaşmış, hedefi olmayan balıkları tutar hale gelmiş hem de trola karşı bir haksız rekabet içine girmiş ve kendisine büyük avantaj sağlamıştır. Kıyılardaki gırgır avcılığı, geleneksel kıyı balıkçılığı denilen ve münhasıran bulunduğu yakın kıyıya bağlı olarak avcılık yapmak durumunda olan küçük balıkçılara karşı da orantısız güç kullanan bir rakip olarak varlığını devam ettirmektedir. Kıyılarda avlanan gırgır, kıyı balıkçıları gibi seçici av materyali kullanmadığı için de özellikle balıkların üreme ve ge lişme alanı olan sıfır-50 metre arası derinliklerde stoklar üzerinde kabul edilemez bir tahribata sebep olmaktadır. Anılan sebeplerle gırgır, kesinlikle kıyılardan uzaklaştırılmalı ve asli avcılık yeri olan derin denizlerde, asli hedefi olan pelajik balık avına yönlendirilmeli.

Editör: Haber Merkezi