Tezhip sanatında sabır ve özverinin şart olduğunu belirten Hashatun Eyüboğlu Çetin, kişiliğindeki canı tezliliğin bu sanatla daha makul seviyeye geldiğini ifade etti. Tezhip sanatı ile tanıştıktan sonra hem Arapça kursuna giden hem de Açık Öğretim Fakültesi İlahiyat Bölümü'nü okuyan Hashatun Eyüboğlu Çetin ile tezhip sanatı ile olan hikayesini konuştuk.

• Hashatun Eyüboğlu Çetin kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1970 doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunuyum. 2005 yılında tezhip sanatına başladım. Zamanla Hüsn-i Hat ve Minyatür sanatıyla da ilgilenme şansım oldu. Saygı değer Fatih Özkafa'dan Hat ve Leyla Varol'dan Minyatür dersleri aldım. Süslediğim Hüsn-i Hattaki kelimelerin anlamlarını bilmem gerektiğini düşünerek hem Arapça kursuna gidip hem de Açık Öğretim İlahiyat Bölümünü okudum. İngilizce ve biraz İtalyanca bilmekteyim. Seyahat etmeyi ve seyahat ettiğim yerlerdeki mimari yapılarda bulunan süslemelerin fotoğraflarını çekmeyi, bakır güğüm, eski objeler ve sanat eserleri biriktirmeyi çok seviyorum.

• Tezhip sanatıyla nasıl tanıştınız? Neden diğer sanatları değil de tezhibi tercih ettiniz?

2004 ya da 2005 yılında Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezindeki tezhip ve minyatür sergisinde ilk kez tezhip sanatının varlığını fark ettim ve kelimenin tam anlamıyla vuruldum. O güne kadar çeşitli hobi kurslarına gitmiştim ama tezhip sanatı detaycı, analizci ve mükemmeliyetçi kişiliğimle tam uyuşan sanat oldu. Doğrusu çiçeklerin küçüklüğü ve detaylar beni önce korkuttu, yapamayacağımı düşündürdü. Ama arzum, korkumdan fazla olduğu için bu sanatı öğrenebileceğim bir hoca aradım. O zamanlar bu sanatla ilgili bir kitap bile bulmak zordu. İlk önce Sayın Sabahat Kırçak'tan ders aldım. 2008 yılından itibaren Sayın Memnune Birkan'ın öğrencisiyim. Bu sanatlarda öğrencilik hiçbir zaman bitmez.

'TEZHİP SANATINDAKİ ESERLERDE SANATÇININ İMZASI YA YOKTUR YA DA GÖRÜNMEYECEK KADAR KÜÇÜKTÜR'

• Çizimlerinizde size ilham veren, motive eden öğeler var mı? Özellikle bir şeylerden esinlendiğiniz olur mu yoksa daha çok hayalinizde canlandırdığınız şekilde mi kağıda dökersiniz çizgilerinizi?

Öncelikle bu sanatı biraz anlatmam gerekiyor; Tezhip Arapça altın demek olan zeheb kelimesinden gelir. Altınla süsleme sanatı. Bu sanatı yapan kadınlara Müzehhibe erkeklere Müzehhip denir. Altın ve guaj boya kullanılarak yapılır. Tezhip sanatının geçmişi Uygur Türklerine dayanıyor. Daha sonra Emevi ve Abbasilerde Kuran ve kitap istinsah, telif ve tercüme faaliyetlerinin artmasına paralel, dini eserlerin tezhiplenmesi, resimlenmesi gereği ile Bağdat sanat merkezi olmuş. Timur'un Bağdat'taki sanatkarları Semerkant'a götürmesiyle tezhip sanatı Herat'ta Timur ve Timurlu Hanedanının himayesinde altın çağını yaşamış. Orta Asya'da çeşitli üsluplar kazanan tezhip sanatı tarih içinde kopmadan devam ederek Selçuklular, Anadolu beylikleri ve Osmanlı devirlerinde olgunlaşarak bu güne gelmiştir. Dolayısıyla bu sanatlar kitap, levha, ferman, tuğra ve cilt kapakları süsleme sanatı olduğu gibi aynı zamanda gelenekli sanatlardır. Neden gelenekli sanat olduğunu Çiçek Derman Hoca şöyle açıklıyor: 'Kimliğini asırlarca devam ettirebilmesi, değişirken bile kendisi olarak kalmayı bilmesi, yani geleneğini koruyarak yenilenmesidir.' Tezhip sanatını kısaca tarif ettikten sonra bizlere ilham veren öğelerin modern sanatlardan çok farklı olduğunu anlamak mümkündür. Dolayısıyla daha çok elimde bulunan Hüsn-i Hattı en güzel nasıl süsleyebileceğimi düşünürüm. Hocam Memnune Hanım'ın dediği gibi 'Hat'ta en güzel kıyafeti giydirmeye çalışırım.' Kıyafet Hat'tı arka planda bırakacak şekilde olmamalı, zarif sade ve mütevazi olmalıdır. Tezhip sanatında eserlerde sanatçının imzası ya yoktur ya da görünmeyecek kadar küçüktür. Bunun bir nedeni Hüsn-i Hat'ta gösterilen saygı diğeri ise verilen edeple alakalıdır.

'SABIR VE ÖZVERİ ŞARTTIR'

• Tezhip çalışmanın, karakterinize ve iç dünyanıza yansımalarını bizimle paylaşabilir misiniz?

İnsanın fıtratındaki güzele meyil ve güzeli arama bu sanatla ilgilenmemin temelidir. Sanatla iştigal ederken fıtratımıza uygun bir faaliyettesinizdir. Çok eskilerde tarikatlarda insanı kamil yolundaki taliplerin nefislerinin terbiyesinde ney üfleme, hat meşk etme ve tezhip yardımcı olurdu. Bu sanatlarda sabır ve özveri şarttır. Dolayısıyla kişiliğimdeki canı tezlilik bu sanatla daha makul seviyeye geldi. Diş hekimi olmam hasebiyle gelen el yeteneği ve küçük alanda küçük şeylerle uğraşmak bu sanatta yol almama katkı sağladı.

'YENİ FORMLARIN DENENMESİ KLASİK TEZHİPTE TAMAMEN MUVAFFAK OLUNUNCA YAPILABİLECEK BİR ŞEY'

• Tezhip sanatında yeni formlar denenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bu yönde çalışmalarınız oldu mu?

Daha önce söylediğim gibi bu sanatlar gelenekli sanatlar, dolayısıyla yeni formların denenmesi oldukça zor. Bu ancak klasik tezhipte tamamen muvaffak olununca yapılabilecek bir şey. Hz. Mevlana'nın 'Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım.' sözündeki gibi pergelimizin bir ayağını klasik tezhipte sabit tutup yeni arayışların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde bu sanat zanaatleşir. Ben şahsen tam piştiğimi iddia edemem ama uzun süredir yeni arayışlar peşindeyim. 2016 Konya Uluslararası Hat, Tezhip ve Minyatür yarışmasında birincilik alan eserim yanlış bilmiyorsam tezhipte ilk defa derinlik, üç boyut görünümü veren eserdir.

'MOTİFLERİN TEKRARI DÜNYANIN SÜREKLİLİĞİ ANLAMINA GELİYOR'

• Tezhip sanatında kullanılan renklerin bir dili var mı?

Tezhip sanatında altın ile uyumlu renkler kullanılır. Eskiden beri farklı renkler kullanılmakla beraber altına en yakışan renkler mavinin tonları, mercan, yeşil ve kırmızıdır. Mavi renk huzur ve sonsuzluk, altın güneş, motiflerin tekrarı ise dünyanın sürekliliğidir.

'TEZHİBE İLGİ ARTTI'

• Tezhip de belli başlı kurallar nelerdir? Günümüzde bazı müzehhiplerin klasikten uzaklaştıklarını, daha sade ya da değişik formlara geçtiklerini görüyoruz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tezhipte kullanılan motifler yarı stilize edilmiş çiçekler, natüralist motifler, rumi, münhani, zencerek, geometrik motifler, çintemani, tığ ve buluttur. Yarı stilize edilmiş çiçeklerin helezon şeklinde dallandırılması, bu helezonların alanı eşit ve aynı ölçüde doldurması, rumilerdeki giriş çıkışlar ve bunun gibi temel çizim kuralları eğitim görülmesi gereken konulardır. Benim tezhibe başladığım 2005 yılından bu yana gerek özel atölyeler, belediye ve vakıf kursları gerekse üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde verilen eğitimlerle ve sergilerle tezhibe ilgi artmıştır. Dolayısı ile cazibenin artması maalesef bozulmayı da beraberinde getiriyor. Ama ben geçiş dönemlerinin hep sancılı olup sonuçta daha iyi bir yere varacağımıza inandığımdan tezhipte klasikten uzaklaşmaları bir arayış olarak görüp yine de destekliyorum.

'GEÇMİŞİ OLMAYANIN GELECEĞİ OLAMAZ'

• Yeterli ilgi gösteriliyor mu bu sanata ve bu işi yapan sanatçılara?

Tüm sanatlarda olduğu gibi bu sanatta da geçerli bir şey var; sanat kültürel gelişimin bir sonucudur. Bu kültür mimariye, giydiklerimize, yediklerimize, yaşam tarzımıza her şeyimize yansır. Toplumumuz da genel olarak sanata ilginin az olması kültürel gelişimimiz ile alakalıdır. Benim bu sanata başladığım yıllarda tezhip ile tesbih kelimesini bile ayırt edemiyorduk. Çevremdekilere bu sanatı tanıtmaya çok çalıştım. Bir hayli yol alındığına inanıyorum. Ben burada tek bir şeyden rahatsızım; gelenekli sanatların ülkemizde artan kutuplaşmaya paralel olarak tek bir kutuptan ilgi görüp diğerlerince kabul görmemektedir. Oysa sanat evrenseldir. Geçmişi olmayanın geleceği olamaz.

'EN AZ 3-4 AYDA BİR ESER ÇIKIYOR'

• Bu sanat için maliyeti yüksek olduğu söyleniyor siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Daha önce söylediklerimden anlaşılacağı gibi maliyeti oldukça yüksek bir sanat. Sanata ismini veren altını kullanmak zorundasınız. Fırça ve Hüsn-i Hat fiyatları da oldukça yüksek. Bu eserleri yapmak için çok zaman harcıyorum. En az üç dört ayda bir eser çıkıyor. Hepsi bir araya gelince eserlerin satış fiyatı da yüksek oluyor. Tabi şunu da unutmamak lazım biz bu fiyatlara ne kadar yüksek desek te yurtdışındaki sanata verilen önem ve ilgi nedeniyle fiyatlar Türkiye ile mukayese edilemeyecek kadar yüksek.

'İDOLÜM SÜHEYL ÜNVER'

• Eskilerden en çok ismi duyulan müzehhipler kimlerdir? Önek aldığınız müzehhip var mıdır?

Cumhuriyet döneminden itibaren Dr. Süheyl Ünver, Rikkat Kunt, Muhsin Demironat gibi yeri doldurulamayan sanatçılar var. Tabi ki kendi hocam Memnune Birkan ve Nilüfer Kurfeyz benim örnek aldıklarım. Merhum Dr. Süheyl Ünver ise çok yönlülüğü ile idolümdür.

• Yaptığınız tasarımlar arasında sizin için özel bir tasarım var mı?

Yaptığım eserler içerisinde, Memnune Birkan ve öğrencilerinin gerçekleştirdiği, 2010 yılında ilk önce Konya Şeb-i Aruz törenleri sonra İstanbul Galata Mevlevi Hanesinde sergisini yaptığımız, Hz. Mevlana projesinde yer alan eserlerimin, hissettiğim maneviyatı yansıttığını düşündüğümden ayrı yeri vardır. Daha sonra Konya'da ödül aldığım eserin de bu sanatta yeni arayışlara başladığım eser olarak ayrı bir yeri olduğunu söylemek isterim.

Editör: Haber Merkezi