• Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü son 1 yılı pandemi gölgesinde geçirdik pandeminin en çok vurduğu alanlarda bri de tiyatro, son 1 yılda tiyatroyu nasıl değerlendirilirsiniz?

Ülkemizde ne yazık ki tiyatrolar için hiçbir zaman koşullar iyi olmadı. Pandemi öncesinde de var olan ekonomik, yasal ve salon sorunlarının üstüne yenileri eklenmiş oldu sadece. Pandemi öncesi yine de herkes zorlu koşullara rağmen perdelerini açıyordu. Pandemiyle birlikte gelen yasaklamalar ve sınırlandırmalar eldeki olanakları da yok etti. Sanatsal çalışmalarımız durdu, seyirciyle organik bağımız kalmadı. Birçok tiyatro salon ve kadro giderlerini ödeyemediği için ya kapandı ya da çalışmalarını askıya almak zorunda kaldı. Binlerce tiyatro çalışanı işsiz kaldı. Zaten sosyal güvencesi olmayan sanat emekçileri kelimenin tam anlamıyla açlıkla karşı karşıya kaldı. Öyle güzel insanların bir araya geldiği bir meslek ki tiyatro, her şeye rağmen dayanışma ruhu ve mücadele azmiyle yeni çalışmalar yapmaya, yeni çareler üretmeye çalıştılar. Bizler zaten 2500 yıllık bir sanatın temsilcileriyiz. Neler gördük neler. Bu günler de geçer.

• Son 1 yıl pandemi gölgesinde geçti ancak pandemi gölgesi maalesef ki devam ediyor, bu bağlamda neler yapılmalı, hangi tedbir ve de destekler tiyatro için gündemde olmalı?

Asıl sorunlardan biri de bu zaten, süreç belirsiz. Neye ne kadar daha dayanmalıyız ve nasıl? Tiyatrolar dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde normal koşularda bile devletin ve kurumların desteğiyle ayakta kalmıştır.

DİJİTAL TİYATRO

• Bu süreçte dijital konserler dijital toplantılar arttı, peki dijital tiyatro konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dijital tiyatro, tiyatronun doğası gereği tercih edeceği bir çözüm olamaz elbette. Tiyatro seyircisi ile yüz yüze ve anında üretilen bir sanattır. Dijital gösterimler tiyatroyu da bir tüketim nesnesi haline dönüştürüyor. Bu yolla duygusal bir geri dönüş almak mümkün değil. Belli ki bir süre daha -umarız ki geçici bir süre- hem seyircimizden kopmamak hem de ekonomik bir çözüm olarak gündemde kalacak gibi görünüyor. Ankara Tiyatro Yapımcıları Derneği (AnTiYap) adıyla yeni bir dernek kurdunuz. Dernekle ilgili bilgi verir misiniz? AntiYap'ın Ankara'da tiyatro için çözüm olacağına inanıyor musunuz? Pandemi sürecinde Ankara'daki tiyatrolar olarak 'Tiyatromuz Yaşasın' kampanyasının da yarattığı rüzgarla Ankara Tiyatro Yapımcıları olarak bir araya geldik. 2020'nin mart ayında başlayan süreç, nihayet kasım ayında 39 tiyatro yapımcısı ile AnTiYap - Ankara Tiyatro Yapımcıları Derneği olarak resmileşti. AnTiYap ilk olarak Ankara'daki tiyatroları örgütlü bir yapıya ulaştırarak, içinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde ekonomik sorunlarımıza birlikte çözümler bulmak adına Ankara'nın tüm yerel güçleriyle bir araya gelip, Başkent Ankara'mızın yeniden sanat dolu günlerine kavuşmasını sağlamak niyetinde. Bu doğrultuda ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Mansur Yavaş'ın çağrımıza kulak vermesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Antiyap üyesi 25 tiyatronun oyununu ABBTV'de sergilenmesine olanak sağladı. Daha sonra 12 tiyatro daha bu projeye katılarak bu sayı 40 tiyatroya ulaştı. İlk icraatımızda 40 tiyatroya can suyu sağlanmasına öncülük yapmış olduk. Ardından Çankaya Belediyesi ile yaptığımız görüşmeler ile bu desteklerin devam etmesine olanak yaratmaya çalıştık. Peki bunlar çözüm olacak mı? Elbette ki hayır.

TİYATRO ÜZERİNDEKİ VERGİ YÜKÜ KALDIRILMALI

• AnTiYap'ın ayakta kalması noktasında beklentileriniz nelerdir?

Her şeyden önce tiyatrolar tacir statüsünden çıkarılıp kamusal hizmet veren yapılar olduğu kabul edilerek, bir tiyatro yasası çıkarılarak devlet üzerine düşeni yapmalı. Tiyatroların üzerindeki vergi yükü kalkmalı, sanat emekçilerine sosyal güvence sağlanmalı ki tiyatrolar yaratıcı ve çağdaş üretimler yapabilsin. Bununla birlikte belediyeler de olanların dışında farklı semtlerde yeni salonlar yaparak mümkünse ücretsiz ya da sembolik ücret alarak tiyatroların kullanımına açmalı. Bu sayede tiyatroların şehrin her yerine ulaşmasını sağlamış olacaklardır. Reklam ve tanıtım konusunda verecekleri destek de önemli. Bütün bu konuları hazırladığımız dosyalarla ve projelerle iletmeye başladık. Gerisini zaman gösterecek. Öte yanda Antiyap Ankara tiyatrolarını bir araya getirerek diğer illerde ve bölgelerde başlayan örgütlenmelerin bir halkasını oluşturdu. Pandemi sürecinde görebildiğimiz tek olumlu gelişme sanat emekçilerinin ve yapılarının bir araya gelme süreçlerini hızlandırmış olmasıdır.

• Tiyatro, dayanışma ve sanat ile ilgili son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Yerel tüm güçlerle dayanışmayı sağlayacak projeleri hayata geçirmek istiyoruz. Çünkü; Ankaralılar pandemi sonrası sosyal yaşamın eski haline dönmesi için gerekli olan motivasyonu en iyi sanatın iyileştirici gücüyle sağlayabilir. Sanatsal yaratıcılığın sekteye uğramasının yaratacağı olumsuz sonuçların toplumun belleğinde onarılması daha zor sonuçlar yaratacağının farkındayız. Ankara'nın Başkent birikiminin bu sorunları çözebilecek güçte olduğuna inanıyoruz. Birlik ve dayanışma duygusundan kopmadan Kovid-19'un Ankaralılar üzerinde yarattığı olumsuz psikolojinin etkilerini silmek için birlikte mücadele edebiliriz. Sanatın en önemli hayat damarı olduğunu bize hatırlatan M. Kemal Atatürk'ün işaret ettiği bu damarın kopmasına asla izin veremeyiz. Bunun için festivalden, şenliğe, açık hava gösterilerinden güvenli salonlarda buluşmaya kadar her türlü proje için hazırlık yapıyoruz. Başkent Ankara'nın tüm kurum ve kuruluşlarını bu projelere destek vermeye çağırıyoruz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz… İşte bu sıkıntıları ve pandemi sürecini bu akşam saat 19.00'da Pandemi Sürecinde Tiyatro başlığıyla gerçekleştireceğimiz bir online toplantı düzenlenecek. Moderatörlüğünü Ahmet Yapar ve Murat Demirbaş'ın yapacağı ve AnTiYap tarafından organize edilen toplantıya tiyatro eleştirmeni Prof. Dr. Ayşegül Yüksel, yazar-yönetmen Semih Çelenk, tiyatro ve sinema oyuncusu Tamer Levent, tiyatro oyuncusu Gizem Duman Şeşen, oyun yazarı Yunus Emre katılarak konuşmacı olarak katılacaklar. Ve 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun diye sözlerime son vermek istiyorum.

Editör: Haber Merkezi