O bir 'Uçan Teğmen' idi…

Lakabından da anlaşıldığı gibi Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir mensubuydu. Kara Harp Okulundan sonra Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünü de bitirdi. Askerlik mesleğinin yanı sıra atlet ve yöneticiydi. Bunlara bir de eğitimciliği de eklemiş oldu.

Okul takımlarında sonra da atletizm milli takımında 100, 200, 4X100 VE 4X400 metre bayrak müsabakalarına katıldı. Uçan teğmen lakabıyla milli formayı 37 kez taşıma onurunu yaşadı.

Silahlı Kuvvetlerdeki görevlerini layıkıyla yerine getirmesine rağmen, aklı hep Türk Sporuna hizmet etmekteydi.

Bu isim, Türk Sporunun Yücel Seçkiner Abisinden başkası değildi.

Rahmetli Yücel Seçkiner, idealini gerçekleştirmek için aradığı fırsatı 12 Eylül ihtilalinden sonra buldu… Vecdi Özgül'ün Spor Bakanlığına, kendisi gibi hem TSK mensubu hem de atlet olan İsmail Hakkı Güngör'ün müsteşarlığa getirilmesinden sonra çalışmalara başladı. Ama işi kolay değildi. Çünkü Yücel Abi; Albay, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne aday olanların rütbesi ise generaldi.

En fazla çekiştiği isim ise Yılmaz Tokatlı Paşa oldu… Rahmetli de Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünü şiddetle istiyordu. Ama Yücel abi bu, onun kitabında pes etmek yoktu. Hemen Yılmaz Tokatlı'ya giderek, 'Paşam, gel sen Futbol Federasyonu Başkanı ol… Bak o zaman Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor sana bağlı olacak. Maçlarını Şeref Tribününden seyret keyfine bak… Sen ne uğraşacaksın, atletiyle, güreşçisiyle, basketçisi, yüzücüsü ve voleybolcusuyla… Onların sorunları çok olur, binlerce kişi kapını aşındıracak. Para isteyecekler, malzeme isteyecekler' diye dilinin döndüğü kadar Futbol Federasyonu Başkanlığını göklere çıkardı, diğerlerinin sorunlarını abartarak anlattı.

Rahmetle andığım, sonradan abi-kardeş gibi olduğum Tokatlı Paşam, Futbol Federasyonunun parıltısını tercih etti ama onay makamının Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünü sonradan öğrendi. Çünkü o dönemde Futbol Federasyonu, BTGM'ne bağlıydı. Paşanın aldığı her kararı, rütbesi Albay olan Yücel Seçkiner'in onaylaması gerekiyordu.

Defalarca tanık olduk… Yücel Abinin 6.kattaki odasında otururken, Yılmaz paşam imza için onu 4.kattaki Federasyon bölümüne çağırıyordu. Genel Müdür Yücel Seçkiner de 'Emredersiniz paşam' diyerek yüzündeki tebessümle aşağıya inip, belgeleri onaylıyordu.

Yücel abi, Spor teşkilatının hemen hemen her kademesinde yönetici oldu. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü dışında Spor Toto Teşkilatı Başkanlığı, Güreş Federasyonu Başkanlığı, Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü de yaptı.

Sonra siyasete atıldı. O kadar çok seviliyordu ki sporun birleştirici gücünden inanılmazı gerçekleştirdi. Milletvekilleri seçimlerinde Ankara Çankaya'dan aday oldu. Parti onu seçilmesi zor bir sıraya koydu. Ancak bir şansı vardı, o dönemdeki seçimler tercihli olarak yapılıyordu. Seçmenler istedikleri adayı oylarıyla üst sıralara taşıyabiliyorlardı. Dedik ya Yücel Abimize duyulan sevgi ve saygı o kadar büyüktü ki halkın gücüyle önündekileri ekarte ederek Ankara Milletvekili seçildi.

Bu yol ona Türk Sporuna 3 yıl en üst düzeyde yani Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olarak hizmet verme şansını da verdi.

Yaşamı boyunca her zaman ayrım gözetmeksizin her branşa ve evlatları kadar sevdiği sporcularına hizmet etti. Türk Sporu için ne gerekiyorsa, hiçbir engel tanımadan yerine getirdi.

Biz gazeteciler için haber yapma konusunda bulunmaz bir nimetti. Ankara Spor basının tacıydı. Her gazeteci defalarca onun verdiği haberlerle manşetlere çıkmıştı.

Çok Spor Bakanı tanıdım ama onun kadar spor ile yoğrulmuşunu görmedim. Sporun ta içinden gelmişti. Spor deyince akan sular dururdu. Spor her zaman öncelikli konuydu. En alt kademesinden en üst kademesine kadar çalıştı. Çok emeği geçti.

Her şeyden ötesi iyi insandı… Kalbinde kötülük yoktu. Herkesin sevgisini kazanmıştı.

Ancak Türk sporunun onulmaz bir yarası var… 'Vefa' duygusu pek yer edinememiş. Çoğu kez onlar için sadece İstanbul'da bir semt adı… Ama bu konuda öncülük eden ve spor camiasının ayıbını kapatmayı kendine dert edinen biri var. Bu kişi; benim tanımaktan büyük gurur duyduğum, kardeşim kadar yakınım olan şampiyon ve rekortmen milli atletlerimizden Necdet Ayaz'dan başkası değil. Onun artık dilimizde bir pelesenk haline gelmiş 'Geçmişine değer vermeyenler, geleceğine yön veremezler' sözü doğrultusunda inanılmaz çalışmalar yapıyor. 24 Haziran 2019 tarihinde yitirdiğimiz Yücel Seçkiner'in anma töreninin ilkini de onun vasiyeti olarak yerine getirmişti.

Ben de gerek Yücel abiye olan sevgim ve saygım, gerekse Sevgili Necdet Ayaz'ın çalışmalarına azıcık da olsa katkı olsun diye bu unutulmaz ismin layıkıyla anılmasını sağlamak için bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.