Sanatın, edebiyatın temel işlevi, yaşamı eksen alan, insanın düşünme ve düş gücünü geliştiren, varsıllaştıran bir anlama ve öneme sahiptir. Ne var ki, bugün içinde bulunduğumuz ortam bunu sağlamaktan çok uzağa düşmüştür. Öylesine ki, bu işlevini yapamadığı gibi yozlaşmaya ve yozlaştırılmaya da katkıda bulunmaktadır.

Sıradan insanları sanatçı kimliğine sokarak, medya kanallarında reklamlarını yaparak onlara sanatçı sanını kolayca verir ve parsayı toplamalarına olanak sağlarken; ne yazı ki gerçek sanatçılar görmezden gelinmektedir. Bunu Cahit Külebi çok güzel ironik biçimde 'Ben sanatçı değilim.' diyerek kanıtlamıştır. Nitekim Nadir Nadi de 'Ben Atatürkçü değilim.' A.Taner Kışlalı ise 'Ben laik değilim'leriyle de onu pekiştirmişlerdi.

***

Sanat toplumu sorgular, edebiyat yaşamı hem sorgular hem eşeler.

Olaya böyle bir açıdan baktığımızda sanatla bütünleşmeyen edebiyat, edebiyatla örtüşmeyen sanat işlevsel değildir kanısına varmak olanaklıdır.

'Ne anlattığıma değil, nasıl anlattığıma(edebi değerine bakılmadan) yazarlığımın eleştirilmesi linçtir.' gibi bir yaklaşım hem edebi değildir, hem de haklılık sayılamaz.

Popüler kültür, sanat ve edebiyattaki popülerlik ne yazık ki öz değerlerimizi kemirmekte; lümpen, sanal, postmodern adına ne derseniz deyin çağın getirdiği bir kültürleşmeyi egemen kılmaya çalışmaktadır. Bunu kavramak için kahin olmaya da gerek yok. Tüm medya kanallarının başardığı işlerden biri de budur çünkü. Bunu görmemek için kör olmak gerekir.

***

İktisat'taki kural sanatta da edebiyatta da geçerli oluyor ne yazık ki. 'Kötü para iyi parayı kovar' örneği kötü romancı, kötü şair, kötü yazar, kötü ressam iyilerini kovuyor; uzun zamandan beri böyle bir süreci yaşıyoruz.

Ünlü adları yazarak şöhret olma peşinde koşanları pompalayıp onlara her olanağı tanıyan medya kanallarıyla, gerçek yazarlara yüz çevirip onların kitaplarını basmayan( gerekçesi satmaz, para kazandırmaz olan) yayınevleriyle daha dünkü çocuk denecek kimi şair-yazar ve öykücüleri jüri üyesi yapan edebiyatçı anlayışıyla eleştiriyi 'yaz beni yazayım seni yahut yaz benimkini yazdırayım seninkini'ye endeksleyen eleştirmenlik düzeniyle daha ne beklerdin mi dediniz? Katılıyorum aynen...

***

Gerek sanatçılar gerekse edebiyatçılar arasındaki kişisel tartışmalar; ne kadar düzeysizleşti değil mi? Kurumsal tartışmalarda, etkinlikler çerçevesinde yapılan tartışmalarda ortak noktalarda, bir buluşma ve uzlaşma görüyor musunuz?

Sanatın, edebiyatın özünde karşılık(muhalefet- aykırılık) vardır ve doğaldır. Böyledir diye de her şeye karşı çıkarak sanat ve edebiyat alanındaki kavgaların yaşanması zorunlu mudur?

Dahası bu konuda abone bulmak için dergi çıkarmanın amacına aykırı düzeysiz ürünlere yer vermek de yapılan en büyük yanlışlıktır.