Tüketim kültürü yerleşti. Harcıyoruz hep: Gelenekleri, görenekleri, zamanı, ömrümüzü farkına varmadan akıp gidiyor zaman. Bursa da bu hastalığın pençesinde…

Her yerde bir tüketim çılgınlığı var. Bu çılgınlığın ekonomiyle doğrudan ilişkisi de yok. Önce kredi kartı çılgınlığı yaşattılar. Ardından AVM çılgınlığı başlatıldı. Orta sınıfı kalkındırma yerine, orta sınıfı tüketime yöneltme modeli, hızlı gelişti. Üreten bir toplumu, tüketim çılgınlığına i-ten nedenlerden biri de; paran kadar değil kredin kadar yaşa ve günlük yaşa felsefesinin yerleşmiş olması: Şimdi sorun, bu tüketim kültürünün bizi de (insan-toplum bağlamında) giderek bağımlılaştırması ve tüketmesi tehlikesidir. Nereye gidersem gideyim, bunu görüyorum…

Medya tüketim kültürünün en önemli silahı olarak kullanılıyor. Yoğun bir harcama özeni yaratıldı insanlarda. Alışveriş bağımlısı yapılan kadınlar; her gördüğünü isteme arsızı doyumsuz çocuklarla; gelirinin önünden giden bir topluma dönüştürüldük. Bu tehlikeyi gören BDDK, Merkez bankası kredi kullanımına dikkat etmemiz için uyarıda bulundu. Gelecek kaygısı taşımayan, yarınını bugünden hesap etmeyen bir toplum olmak elbette istemeyiz. Ama bunun için bütçe yapan, tasarrufa özenen bir toplum olmamızın gerekliliği ortadadır…

BURSA ÖĞRETMENLER DERNEĞİ'NDE İKİ SAAT (*)

Kuşluk vaktiydi. Nadir Gezer Hoca'mı aradım. Evdeydi. 'Sizi görmeye geldim' dedim. Mutlandı. Onunla tanışmamızın 20. Yılıydı bu ay. Saat üç gibi Bursa ili Eğitim Hizmetleri Geliştirme Derneği'ne tarifi üzere gittim. Gözüme ilk çarpan da o oldu. Heyecanla kucaklaştık. Ayten Öğretmenimiz, Zekeriya Bulut Hocamız ile bir aradaydı. Sonradan Mustafa Bey de geldi. Bu masaya iki Mustafa yakışır diyerek aramıza onu da kattık. Sevgili Ahmet Özer'in deyişiyle daldan dala söyleştik, nalına da mıhına da vurarak.

***

Bursa dergileri daha çok aboneliklere yönelmişler okura ulaşmak için. Gerçi bu dergiler Ankara'ya ulaşıyor ama hem geç, hem de ilgisizlik nedeniyle edinmekte zorlanıyoruz. Onca emek verilen bu dergiler, taş yerinde ağırdır örneği öncelikle Bursalı okura ulaştırılmaz mı sorusu takılı kaldı belleğimde. Ben 68 yıllık Bursalıyım, dedim ayrıca. Fotoğraflarım ve yazılarım bulunduğunu söyledim. Ortaokul 1'de Fransızca kitabındaki Bursa şiirini tercüme etmem vesilesiyle başladı Bursa sevgim. Kızımı Bursa'ya gelin verdim. En çok gidip geldiğim 3. Kent olarak her zaman gönül telimi titrettiğini de ekledim konuşmamızın sonunda. Ayten Öğretmenin babası da Devrek'te Tekel memurluğu yapmış. Devrekliler fasulyeye ak bakla derlermiş. Mantar da boldu. Mantarlı-yumurtalı o fasulyenin lezzeti damağımda hala diyor. Hemşehrimi görmüş gibi sevindim bunu duyunca. Ayten Hanım Nadir Gezer ile evlendi. Bu da beni çok sevindiren bir mutlu haberdi. Bugünün Bursa'sı sanayinin ön plana geçtiği turizmden çok ülke genelinde olduğu gibi ovası yok, gökdelenlerin boy gösterdiği yapılaşmayı başarmış durumda.