Ankara Türkiye'nin başkentidir ama bir ilçe var ki, orası da Ankara'nın başkentidir sanki… Adını söylemesem de anlar herkes de, Çankaya'dan söz ediyorum.

Bu nitelemeyi ise ilk kez ben söylüyor değilim.

Bu ilçeyle ilgili önemli bir kaynak kitap olan 'Çankaya'nın (Falih Rıfkı Atay'ınkinden söz etmiyorum) sunuş yazısında Doğan Taşdelen söylüyor. 1991'de yayımlanan, 'Çankaya'yı ve Çankaya'da yapılanları tanıtan bir belge' niteliğindeki bu kaynak kitabın (*) başında 'Çankaya, Ankara'nın, Türkiye'nin Kalbi' başlıklı yazısında şöyle diyor:

'Ankara'nın beş üniversitesinin tümü, TBMM, yüksek yargı organları, bakanlıkların hemen hepsi Çankaya'dadır. Yasalar Çankaya'da çıkarılır. Kararlar Çankaya'da alınır. Emirler Çankaya'dan verilir. Devlet Çankaya'dan yönetilir. Ankara'nın diplomatik merkezi de Çankaya'dır. Elçiliklerin tümü Çankaya'dadır. Tüm dış ilişkiler Çankaya'dan yönlendirilir. Ankara içinde böylesine önemli bir yeri olan Çankaya adeta başkent içinde başkenttir.'

***

Doğan Taşdelen bu sunuş yazısını Çankaya Belediye Başkanı olarak kaleme almıştı.

Çankaya'da, 1988 - 1999 yılları arasında belediye başkanlığı yaptı Taşdelen.

O dönem Ankara'sının tanıklarından birisiyim. Belediyecilik deyince ilk usa gelen alt yapı hizmetlerinin yanısıra kültür ve sanata da özel bir önem verdiğini biliyorum. Yalnızca Çankaya'nın değil, Ankara'nın simgelerine dönüşen heykellerin sokaklara, caddelere yerleştirilmesinden konserlere, kültür-sanat söyleşilerinden edebiyat ve karikatür yarışmalarına dek birçok etkinlik…

Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı onlardan birisi. Sivil toplum kuruluşlarının, öğrencilerin basın açıklamaları için seçtikleri o yere bir İnsan Hakları Anıtı dikilmesini düşünür Taşdelen. Öneriyi heykeltraş Metin Yurdanur'a iletir. Günlerce düşünmenin ardından heykeli tasarlar ve yapar yurdanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin yıldönümünde 10 Aralık 1990'da heykelin açılışı yapılır.

O günden bugüne baskılara karşı direnenlerin, sesini duyurmak isteyenlerin basın açıklamalarına, eylemlerine tanıklık eder o 'kitap okuyan kadın'. Sık sık da dövülmelerine, coplanmalarına, biber gazına boğulmalarına…

Bundandır ki kendinin de gözaltına alındığı oldu. Evet evet, gözaltına alındı o heykel. Günlerce, aylarca etrafı çevrilmişti. Kimse yanına varamasın, dokunamasın diye…

Yine Taşdelen döneminde ve yine Metin Yurdanur'un imzasını taşıyan bir başka simge anıt da Olgunlar Sokak'tadır. Sokağın başında. Atatürk Bulvarı'nın da bir parçası gibi durur.

Türkiye'deki emek mücadelesinin unutulmaz direnişlerinden olan 1991 madenci direnişinin ardından gündeme gelmiştir heykelin yapımı. Bir yıl sonra Olgunlar'daki yerini almıştır.

Bu anıtları her görüşümde Taşdelen'i de anımsarım. Bir de ne zaman Mithatpaşa Caddesi'nden geçsem, çocuk cıvıltıları duyar gibi olurum. Bir zamanlardan asılı kalmışlardır sanki atmosfere… Taşdelen döneminde, her hafta sonu belediye binasının ikinci katını dolduran çocukların cıvıl cıvıl güzelliklerinden kalma sesler…

Çankayalı çocukların katıldıkları resim, şiir kurslarında ürettiklerinden oluşan bir derginin Çankaya Çocuk Dergisi'nin sayfalarından kalma sesler…

Bu güzellikleri anımsarım da… Ah o 1999 seçimleri…

Taşdelen'in ömrünün yanlışını yaptığı seçimler… Çankaya'da sevilen bir politikacı olarak DSP'den büyükşehir belediye başkan adayı olunca… Murat Karayalçın ve Melih Gökçek arasındaki yarışta, Karayalçın'ın oyunu azaltmıştı böylece.

***

Niye anımsadım bunları?

Henüz erken bir yaşta, 71 yaşında kalp krizine yenildi Doğan Taşdelen. Ama bakar mısınız, denizin, mavinin koynunda yakaladı onu kalp krizi…

Ankara'nın kalbi Çankaya'da hep anımsanacak bir yerel yöneticiydi.

_______________

(*) Çankaya, Yayınlayan: Kent Hizmetleri Merkezi, Yapım: Boyut Yayın Grubu, 1991, İstanbul.