Önceki yazılarımızda Türkiye'nin geleceğini eğitim politikalarının belirleyeceğini belirtmiş ve eğitim sisteminde laik eğitimden dinsel eğitime doğru yaşanan kaymanın yalnız okulları değil öğrencilerin kaldığı yurtları da etkilediğini söylemiştik...

Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın geçtiğimiz günlerde bir cemaat yurdunda yaşadığı sıkıntıları dile getirdikten sonra yaşamına son vermesinin ardından söz konusu fakültede 2009-2015 yılları arasında öğrencilerden sorumlu dekan yardımcısı olarak görev yapan Prof. Dr. Erhan Deveci, o döneme ilişkin gözlemlerini şöyle anlattı:

'Dikkatimi çeken olaylardan biri, verilecek olan burslara başvuran öğrencilerin yaklaşık yüzde 80'inin cemaat yurtları veya evlerinde kaldıklarını söylemesiydi. Yine bu öğrencilerin çok büyük bir kısmı siyaseten ve fikren bu cemaatlerle ilişkisi olmayan gruptu. Çoğunun kalma nedeni yoksulluktu'.

***

Burada yine dönüp dolaşıp, eğitime ve bilime ayrılan kamu kaynaklarının yetersizliği sorununa geliyoruz..

Bu konuyla ilgili olarak 15 Ocak tarihli Sözcü gazetesinde bir haber yayınlandı. Haberde, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Yatırım Programında Türkiye Uzay Ajansı 1. Safha Çalışmaları projesi için 2022 yılı için sadece 20 bin lira ödenek ayrıldığı belirtiliyor, ayrıca, 2022-2024 Orta Vadeli Programı'nda Türkiye Uzay Ajansı için ayrılan ödeneğin de 2022 yılında 61 milyon 293 bin lira olarak belirlendiği, bu ödeneğin 14 milyon 583 bin lirasının personel giderlerine, 12 milyon 411 bin lirasının ise mal ve hizmet alımı giderlerine harcanacağı bilgisine yer veriliyordu.

Sonuçta 2022 yılında Türkiye Uzay Ajansı'na (TUA) ayrılan devlet bütçesinin toplam 38 milyon TL civarında olacağı ifade ediliyordu.

***

Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yılın şubat ayında gerçekleştirilen Milli Uzay Programı'nın tanıtım toplantısında 'En önemli hedefimiz 100'üncü yılda (yani 1923'te) Ay'la ilk teması gerçekleştirmek' demişti...

'Ay'la temas gerçekleştirmek'ten kastedilenin ne olduğu konuşmadan pek anlaşılamamıştı...

Ancak yukarıdaki tablo göz önüne alındığında kastedilen olsa olsa bazı uzay ajanslarıyla yapılacak bir anlaşma sonucunda uzaya bir Türk astronotu göndermek olabilirdi.

***

Nitekim şu anda gelişmiş ülkeleri tarafından ortaklaşa finanse edilen bir uzay üssü dünya çevresinde dönüyor ve bir çok ülke bu uzay istasyonuna ortak olan ülkelerden biriyle anlaşarak üsse 'astronot' gönderebiliyor...

Örneğin Rusya, Soyuz roketiyle bir yabancı 'astronotu' kısa bir eğitimden geçirdikten sonra 80 milyon dolara uzay üssüne götürebiliyor. Rus haber ajansı TASS'a konuşan Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım da, böyle bir yolculuk konusunda 'Soyuz'u kullanma ihtimalimiz yüksek ama önce karar vermemiz lazım' diyor...

Ne var ki bu konuda bir karar verilemiyor, çünkü bütçede bu yolculuğu finanse edebilecek bir kaynak yok.

***

Bu işleri yapan uzay ajanslarının yıllık bütçelerine baktığımızda tablo daha net bir şekilde görülebiliyor...

Örneğin uzaya astronot göndermiş bazı ajansların bütçeleri şöyle:

NASA (ABD): 23 milyar dolar...

ESA (AB): 6 milyar euro...

Rusya Uzay Ajansı: 1,7 milyar dolar...

Bu ülkelerin dışında Çin'in uzay ajansına yılda 8 milyar dolar, Hindistan'ın ise 2 milyar dolar civarında kaynak ayırdığı tahmin ediliyor.

***

Türkiye aslında bu paraları bulamayacak kadar yoksul bir ülke değil...

Örneğin, yıllardır Suriye'deki olaylara müdahale edecek kaynakları bulabiliyor ve sırf Suriyeli mültecileri barındırmak ve beslemek için 40 milyar dolardan fazla kaynak ayırabiliyor...

Ama iş üniversite öğrencilerine kalacakları yurt binaları yapmak, bu öğrencilere derslerini çalışacakları imkanları sağlamak olunca yeterli kaynak bir türlü bulunamıyor!

***

Yazımızın başlığında 'Dünya nereye, Türkiye nereye?' sorusunu sormuştuk...

Dünya, bilgisayar teknolojisinde sağladığı gelişmelerle yapay zekayı insan aklının en büyük yardımcısı haline getirmeye, Mars'a gitmeye, 10 milyar dolar harcayarak yaptığı teleskopla uzayı keşfetmeye çalışıyor...

Türkiye ise olmayan kaynaklarla 'Aya seyahat' hayalleri kurarken, parklarda yatan ya da cemaat yurtlarına mahkûm olmaktan kurtulmaya çalışan gençlerine barınacakları bir yurt bile sunamıyor.