Uzun bir bekleyiş döneminin ardından koronavirüs aşıları bir bir devreye girmeye başladı...

Bu aşamadan önce 'aşı yararlı mı zararlı mı?' tartışması vardı...

Şimdi 'Hangi aşı ne kadar etkili' tartışması ortalığı sardı.

***

Bu tartışmalrın kökeninde iki olgu var:

Birincisi, salgının yarattığı acil durum nedeniyle aşılar ın üçüncü faz deneme dönemlerinin olması gerekenden daha hızlı bir biçimde sonlandırılması...

Bunun anlaşılabilir bir nedeni var: Salgın beklemiyor... Ancak, bu arada etkinlik ve yan etkiler konusundaki endişeler de gelen haberlerle giderek büyüyor.

***

İkinci neden, aşı savaşının kızışmaya başlaması...
Başlangıçta talep çok, buna karşılık üretim azdı; halen de öyle...

Ancak giderek aşı üreten firmaların üretim kapasiteleri artıyor ve pazarlara kimin egemen olacağı mücadelesi 'haber kirliliğini' de beraberinde getiriyor.

***

Bizim gençliğimiz döneminde, toplumda 'gazete yazıyorsa doğrudur' diye bir inanç vardı...

O zamanlar televizyon kanalları daha devreye girmemişti ve radyo da genellikle 'uzun dalga' üzerinden yayın yapan tek bir devlet kanalından dinlenmek zorundaydı...

Gazetelerin sahipleri genelde gazetecilerden oluşurdu ve gazetelerin tek kazanç kaynağı olan tirajlar gazetenin doğru haber verdiğine duyulan inanca paralel olarak artardı.

***

Şimdilerde ise 'medya' çağını yaşıyoruz...

Büyük medya arterleri büyük sermayedarların elinde...

Bazen bu sermayedarlar 'küresel' yatırımcılar da olabiliyor.

***

Özellikle digital medyanın ağırlık kazanmasına bağlı olarak dünyanın en zenginleri listesinde yer alan bazı iş insanlarının hem medya patronu hem de ilaç, petrol ya da iletişim alanlarında bir yığın şirketin yönetimini ellerinde bulundurdukları bir gerçek...

Bu güçlü iş insanları, ellerindeki reklam silahı sayesinde, yalnızca kendi yönettikleri medya organlarını değil diğer güçlü medya organlarını, resmi kurumları, hatta bilimsel araştırma kuruluşlarını da yönlendirebiliyorlar...

Bunun sonucunda doğru haber verenler değil iyi hayal satan veya iyi algı yönetimi yapanlar öne çıkıyor.

***

Aşıya gelelim...

Halen devreye girmiş olan aşılar, ABD, Almanya, Çin, İngiltere gibi güçlü ülkelerin en büyük ilaç şirketleri tarafından üretiliyor...

Ve şu anda en çok gelir getiren tıbbi ürünler, hem piyasa hacmi hem de sınırlı sayıda şirketin fiyat belirleyebilme imkanına sahip olması nedeniyle bu aşılar.

***

Bu koşullarda büyük bir medya organında yer alan bir aşı haberi o medya organını denetleyen şirketin ilaç şirketi ile yakın bağları olması durumunda 'tarafsız' olamıyor...

Tabii kavga açıkça 'Benim aşım seninkini döver' biçiminde cereyan etmiyor...

Aşılar konusundaki algı yönetimine dönük çabalar, genellikle 'etkinlik' ve 'yan etkiler' konulu haberler aracılığıyla aracılığıyla yürütülüyor ... Bu alanda 'acil durum' nedeniyle 'hızlandırılmış' bir deneme süreci yaşandığından bu tür haberlerin 'dezenformasyon' mu, yoksa gerçekten sürecin kısalığı dolayısıyla kullanım sürecinde ortaya çıkan ciddi sorunlar mı olduğukolay kolay anlaşılamıyor.

***

Örneğin geçtiğimiz günlerde ABD kökenli Reuters haber ajansı Çinli Sinovac şirketinin ürettiği aşı ile ilgili bir haber geçti...

'Hayal Kırıklığı' manşetiyle verilen haberde, Brezilya'da yürütülen üçüncü faz deneylerinde Sinovac aşısının etkinliğinin 'araştırmacılar tarafından %50,4 olarak belirlendiği' savunuluyordu...

Oysa daha 7 Ocak gibi yakın bir tarihte, önce Brezilya'da yapılan aşılama uygulamasının etkinliği yüzde 78 olarak açıklanmış, Türkiye'deki denemelerde ise aşının hastalığı önlemede yüzde 91,5 etkin olduğu bildirilmişti.

(Devam edecek)