Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, FAO'nun açıklamalarını hatırlattı. Koçal, 'Ağustos ayından itibaren son zamlarla birlikte ülkemizde yoksulluk sınırı ve açlık sınırında yaşayan tüketici sayısı ikiye katlandı. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 893,21 TL, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6 bin 166 lira 81 kuruş, oldu. Türkiye'de yaşayan ailelerin yüzde 60'ından daha fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aç olarak yatağa giren tüketici sayısı artarken, gıda güvenliği geriye gidiyor.' diye konuştu. Evrensel tüketici hakları konusunda değinen Koçal, şunları söyledi: 'Tüketicilerin Temel İhtiyaçlarının Karşılanması Hakkı, tüketicinin yaşamsal hakkı olan ve hayatını devam ettirebilmesi için gereken, beslenme, barınma, ısınma, aydınlanma, içecek, ulaşım ve haberleşme gibi asgari ihtiyaçlarının karşılanmasını ifade eder. Ancak ülkemizde açlık sınırının altında çalışmak zorunda kalan tüketiciler gittikçe yoksullaşmakta ve artan fiyatlar nedeniyle alım gücü düşmekte sağlıklı beslenemediğinden, sağlık ve güvenliği tehlikeye girmektedir. Türkiye'de gıda maddelerindeki fiyat artışlarının hayali bir aracılar stokçular lafına bağlanarak kamuoyu oyalanmakta ekonomi kötüye gittiği için fiyatlar yükselmekte, tüketicinin itirazını etiketlerdeki artışlardan uzaklaştırmak için yerli üretim etiketi uygulaması devreye sokularak tüketici oyalanmaya çalışılmaktadır.'

YAPTIRIMLAR ARTIRILMALI

Tüketicinin sağlığını tehdit eden gıdada hile ve tağşiş yapanlara ağır hapis cezası verilmesi gerektiğini belirten Koçal, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Geçtiğimiz eylül ayında ayçiçeği yağında hile yapan bir üreticiye 13 ay hapis cezası verildi, bu tür uygulamaların yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Aynı suçu 22 defa işleyip 20 bin lira ceza ödeyip kurtulan ve aynı suça devam eden hileli gıda takviyesi üreten kişiler var. Türkiye'de et fiyatları artarken, özellikle domuz çiftliklerinin sayısı artmakta ve domuz etinin hile ve tağşiş ile vatandaşa yedirildiği istatistiklere yansıyor. Daha önce Gıda'da hile yapan firmaların et konusundaki hilelerine baktığımızda tek tırnaklı yani at eşek veya tavuk eti karıştırılması olarak gördüğümüz hile, en son yapılan 23 Mart 2018'deki bakanlık denetimlerinde 6 firmanın ürününde domuz eti karıştırılması olarak ortaya çıktı. Et fiyatlarındaki pahalılık, denetim eksikliği hilekarların vatandaşa ucuz domuz etini 70 – 80 lirada satmasına neden oluyor.' Üç yıl önceki Türkiye'de palm yağı skandalını hatırlatan Koçal, 'Bu skandala ilişkin Tarım ve Orman Bakanlığının bir araştırma komisyonu kurarak kamuoyunu bilgilendireceği o dönemin bakanı tarafından açıklanmıştı. Ancak aradan geçen üç bakan olmasına rağmen palm yağının kanserojen etkileri konusunda bakanlık bünyesinde kurulan komisyonun kararları halka açıklanmamıştır. Bu komisyonun çalışmalarının ivedi olarak açıklanmasını tüketici sağlığı açısından önemli buluyoruz. Sonuç olarak Gıda ve tarımda dışa bağımlılık devam ettiği, halkın güvenli gıdaya ulaşmasının sağlanamadığı, tüketicilerin alım gücünün iyileştirilmediği sürece yoksulluk ve açlık ile mücadelenin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bilinmeli ki; Meslek odaları, üretici ve tüketici örgütleri, konusunda uzman bilim adamları ve devlet yetkililerinin bir araya gelerek, ortak akıl ile belirleyecekleri politikaların uygulanması sonucu sıfır açlık ve güvenli gıdaya ulaşım her zaman mümkündür.' değerlendirmelerinde bulundu.

'SOFRAMIZDA YERLİ GIDA İSTİYORUZ'

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar da 'Dünya Gıda Günü' nedeniyle yaptığı açıklamada, Dünya Gıda Günü'nde, Türkiye'de tüketicilerin büyük bir çoğunluğu yeterli gıdaya erişemediğini söyledi. Çakar, 'Tüketiciler, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenebilecek gelir düzeyine sahip değiller. TÜİK'in Hane Halkı Kullanılabilir Gelir Dağılımı ile Türk-İş'in açlık sınırı rakamlarını karşılaştırdığımızda, Türkiye'de tüketicilerin yüzde 20'si açlık sınırının altında yaşamaktadır.' diye konuştu. Çakar, 'Türkiye gibi, 4 mevsimi yaşayan, 3 tarafı denizlerle çevrili önemli akarsu ve gölleri olan, zengin bir biyoçeşitliliğe sahip ve önemli büyüklükte tarım toprağı olan bir ülkenin tarımsal ürün, işlenmiş gıda, canlı hayvan ve hayvansal ürün ithalatına gereksinmesi yoktur. Bu tür ürünlerin ithalatı Türkiye'nin yerli gıdasını ve tarımını baltalamakta ve tüketicilerin gıdaya erişimini, yeterli-dengeli ve sağlıklı beslenmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Üstelik, ithal gıda ve ithal canlı hayvanın güvenilir olmadığına ilişkin bulgulara, örneklere ve haberlere tanık olmaktayız. Bu nedenle, ithal değil, yerli gıda istiyoruz.' ifadelerinde bulundu.

Çakar, yanlış politikalar uygulandığını belirterek, 'Türkiye'de yanlış ve dışa bağımlı gıda ve tarım politikaları gıdamızı çok pahalı ve erişilemez bir noktaya getirmiştir. Bu nedenle, yanlış ve dışa bağımlı gıda ve tarım politikaları ivedilikle terk edilmelidir. Orta ve uzun vadede sağlıklı ve yeterli gıdaya erişebilmemiz için ekolojik gıda ve tarımsal üretim ön plana alınmalıdır.' açıklaması yaptı. Çakar, tüketiciler olarak, Tarım ve Orman Bakanı ve ülke yönetimine seslenerek şu önerileri sıraladı: 'Tüketicilerin gıdada satın alma gücü arttırılsın. Gıdada KDV kaldırılsın. Tüketicilerin yeterli ve sağlıklı gıdaya erişimi için tüm önlemler alınsın. Her türlü gıda ve canlı hayvan ithalatına son verilsin. Yanlış ve dışa bağımlı gıda ve tarım politikaları terk edilsin. Ekolojik gıda ve tarımsal üretim ön plana alınsın. GDO'lu yemlerle beslenen değil, gezen – otlayan hayvanlardan elde edilen gıda üretimi sağlansın. Antibiyotikli hayvanlardan elde edilen gıdaya son verilsin. Kırsal kalkınma seferberliği başlatılsın. Küçük çiftçiye her türlü destek verilsin. Gıda ve tarımda üretim ve tüketim kooperatifçiliği desteklensin.'

Editör: Haber Merkezi