Eğitim Bir Sen 'Mesleki ve Teknik Eğitime Bakış' adlı analiz çalışmasını açıkladı. Analiz sonuçlarını açıklayan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Toplumdaki insan kaynağının niteliği, o toplumun teknolojik olarak gelişmesiyle ve ekonomik olarak kalkınmasıyla doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de mesleki ve teknik eğitimin geçirmiş olduğu sürece bakıldığında, ideolojik müdahaleler sonucunda sistem olumsuz etkilenmiş ve çözüme yönelik yapılan bazı düzenlemeler, bazı yapısal sorunları daha da derinleştirmiştir. Türkiye'nin planlı kalkınma anlayışını benimseyip bu doğrultuda 1963 yılından itibaren hazırladığı bütün kalkınma planlarında mesleki ve teknik eğitimin önemi vurgulanmış ve güçlendirilmesi üzerinde durulmuştur.' diye konuştu. 11'inci Kalkınma Planı'na değinen Yalçın, '11'inci Kalkınma Planında teknoloji ve sanayideki dijital dönüşüm çerçevesinde mesleki ve teknik eğitimin hem öğretim programlarının güncellenmesi hem de yetiştirilecek insan kaynağının bu dönüşüme cevap verecek yetkinlikte ve becerilerde yetiştirilmesi gerektiği kapsamlı bir şekilde vurgulanmıştır. Millî Eğitim Şûra kararlarında da genel olarak mesleki eğitime verilen önemin artırılması gerektiği ifade edilmiştir. Mesleki ve teknik eğitime atfedilen tüm öneme rağmen, Türkiye'de mesleki ve teknik eğitim sistemi, kronikleşmiş köklü yapısal sorunları barındırmaktadır.' ifadelerinde bulundu.

ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI

Millî Eğitim Bakanlığı'nın, son birkaç yıldır mesleki ve teknik eğitimde önemli adımlar attığını belirten Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü: 'Özellikle de sektörle yapılan iş birlikleri neticesinde mesleki ve teknik eğitim bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönüşüm sürecinde, hem 2023 Eğitim Vizyonu hem de 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi yol haritasında mesleki ve teknik eğitimin vizyonuna ilişkin hedef ve eylemlere bakıldığında, sanayi ve teknolojide yaşanan gelişmeler neticesinde, mesleki ve teknik eğitimde müfredattan istihdama kadar ortaya çıkan problemler ve geçmişten süregelen yapısal sorunlar da göz önünde bulundurularak ortaya konulmuş eğitim politikalarının varlığı söz konusudur. Bu kapsamda çözüm odaklı uygulanması gereken eylem, proje ve eğitim politikaları paydaşlarla, iş piyasasıyla, ilgili sektör ve bakanlıklarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, mesleki ve teknik eğitimin öğretmen, öğrenci ve yöneticileriyle birlikte planlanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Bu, hem mesleki ve teknik eğitimi güçlendirecek hem dijitalleşen sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikteki insan kaynağının yetişmesini hem de mesleki ve teknik eğitimin daha başarılı öğrenciler tarafından da tercih dilmesini sağlayacaktır.' Analiz sonucunda öne çıkan verilere değinen Yalçın şunları söyledi: 'Türkiye'de, mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 1 milyon 800 bin olup ortaöğretim içerisindeki payı yüzde 31,7'dir. İstanbul'da mesleki ve teknik ortaöğretimde öğretmen başına 15 öğrenci düşerken, Doğu Karadeniz'de 9 öğrenci düşmektedir. Okul başına en fazla öğrencinin düştüğü bölge 769 öğrenciyle İstanbul, en az öğrencinin düştüğü bölge ise Doğu Karadeniz'dir. Türkiye'de mesleki ve teknik ortaöğretimde özel öğretimin payı yüzde 6'dır. OECD ülkelerinde mesleki ve teknik ortaöğretimde özel öğretimin payı ise genelde yüksektir. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'de özel sektörün mesleki ve teknik eğitimdeki payının oldukça küçük olduğu açığa çıkmaktadır.

Türkiye'de genel programlara oranla mesleki programlarda öğrenci başına yapılan harcama, hemen hemen OECD ülkeleri ortalaması kadardır. Türkiye'de mesleki programlardan mezun olanların içinde kızların oranı yüzde 50 iken, OECD ülkelerinin çoğunda bu oran yüzde 40 ile 50 arasındadır. Türkiye'de mesleki ve teknik ortaöğretimde kız öğrenci oranı yüzde 39,5'tir. Bu ise mesleki ve teknik ortaöğretimde kızların erkeklerden daha önce mezun olduğunu göstermektedir. Türkiye'de mesleki programların mühendislik, imalat ve inşaat öğretim alanlarından mezun olanların oranı yüzde 29 iken, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 34'tür. Üniversite giriş sınavına başvuranların içinde mesleki ve teknik ortaöğretim kapsamındaki liselerden mezun olanlar genelde ön lisans ve açık öğretim programlarına yerleşmekte olup, ön lisans programları ile açık öğretim programlarının ağırlıklı olarak öğrenci kaynağını mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencileri oluşturmaktadır.' Lise dengi meslek okul mezunlarının istihdam oranlarının genel lise mezunlarına göre daha yüksek olduğunu ifade eden Yalçın, şu ifadelerde bulundu: 'İş piyasasında lise dengi meslek okul mezunları genel lise mezunu olanlara göre daha avantajlıdır. Mesleki ve teknik eğitimde tüm alanlar bakımından, mezunların kendi alanları dışında çalışma oranları, mezuniyet alanlarında çalışma oranlarından çok daha yüksektir. Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının, mezuniyet alanı dışında istihdamda yer alması hem sektörün verimliliğini ve ekonomisini olumsuz olarak etkilemekte, hem de mesleki programların genel programlara göre daha pahalı bir eğitim olduğu göz önünde bulundurulursa, devletin yaptığı yatırımın yerini bulmaması anlamına gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan iş birliği ile turizmde 11 olan istihdam garantili öğrenci yetiştiren liselerin sayısı, her yıl kademeli olarak artırılacak ve 2023'e kadar 200'e ulaştırılacaktır. Mes. ve Tek. Eğ Gen. M.ğüne bağlı meslek ve teknik okulların yaklaşık 800'ünde uygulamalı eğitimi güçlendiren döner sermaye kapsamında üretim yapılmakta ve hizmet üretilmektedir. Bu üretimlerde 2019 yılının ilk 8 ayın da yaklaşık 171 milyon TL'lik bir gelir elde edilmiştir. Bu kapsamda üretimden yapılan yüzde 15'lik hazine kesintisi yüzde 1'e düşürülmüştür. Bu, hem öğrencilerin sektörün talep ettiği yeterlilikleri üreterek öğrenmelerine hem de döner sermaye kapsamında gelirlerin daha da artmasına neden olacaktır.'

ÖNERİLER

Yalçın yapılan analiz sonucunda şu önerilerde bulundu: 'ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ne 2019- 2020 öğretim yılında yüzde 1'lik dilimden, İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ne de yüzde 1,26'lık dilimden öğrenci yerleşmiştir. Bu tablo mesleki ve teknik eğitimin cazibesini artıracak ve toplumda süregelen olumsuz algıyı dönüştürecek çok önemli gelişmelerdir. Bu model okul iş birliği, mesleki ve teknik eğitime yeni bir nefes, yeni bir heyecan getirmiş olup genişletilmeli, hatta uygun olan tüm üniversitelerle devam ettirilmelidir. Teknolojideki gelişmeler karşısında bir dönüşümün söz konusu olmadığı veya çok az etkilenen meslekler de bulunmaktadır. Bu da göz önünde bulundurularak il düzeyinde sektöründe lider olmuş firmalarla, ildeki mesleki ve teknik Anadolu liselerindeki alan-sektör eşleşmesi işbirlikleri yapılarak; öğrencilerin staj ve beceri eğitimlerinin gerçek iş ortamlarında alması ve öğretmenlerin de mesleki gelişim kapsamında işbaşı eğitimlerini alması sağlanmalıdır. Mesleki rehberlik ve yönlendirme çalışmaları, mesleki ve teknik eğitimde atılan önemli adımlar sonucunda ortaya çıkan önemli gelişmeleri de içerecek şekilde daha etkin bir biçimde planlanmalı ve mesleki ve teknik eğitimin görünümünü daha da artırıcı faaliyetler yapılmalıdır. Sanayisi gelişmiş OECD ülkelerinde mesleki ve teknik ortaöğretimde özel öğretimin payının Türkiye'den çok daha yüksek olması; Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda, gerekli teşvik adımları atılarak özel sektörün mesleki ve teknik ortaöğretimde daha fazla yer alması sağlanmalıdır.'

Yalçın, diğer önerilerini ise şöyle sıraladı: 'Ülke genelini kapsayacak şekilde işveren ve çalışanlarla bu konuda bir araştırma yapılarak; sektörün alan dışındaki kişileri istihdam noktasında tercih etme nedenleri ile mezuniyeti dışında bir alanda çalışanların da niye kendi alanında bir sektörü tercih etmedikleri veya alan dışı bir sektörde çalıştıkları incelenmelidir. Yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak meslekler değişmekte ve meslek erbabının söz konusu hızlı değişime adapte olması beklenmektedir. Halen meslek liselerinde okuyan öğrencilerin mezun olduklarında veya mesleklerini icra ederken karşılarına çıkacak yeni ortamlara adapte olabilmeleri için: ileri düzey okuryazarlık, iletişim becerileri, yabancı dil ve analitik düşünme gibi genel becerilere sahip olmaları ve yeniliklere açık olmaları oldukça önemlidir. Bundan dolayı, mesleki ve teknik eğitim veren okullardaki öğrencilere hem mesleki ve teknik beceriler hem de genel (akademik) beceriler kazandırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitime başlayacak genel becerileri zayıf olan öğrencilere yönelik telafi eğitimleri sağlanmalıdır. Böylece, özellikle 9'uncu sınıfta yaşanan sınıfta kalmalarının önüne geçilmesi hedeflenmelidir. Ayrıca, mezunların dünyadaki değişimlere hızlı bir şekilde adapte olmasına yardımcı olacak anahtar beceriler kazandırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin okul terklerini azaltma ve böylece okulu bitirme oranlarını artırmak için yeni programlar başlatılmalıdır.'

Editör: Haber Merkezi