'Türkiye Yükseköğretim Sektör Meclisi Toplantısı' Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç'ın katılımıyla TOBB'da gerçekleştirildi. Açılışta konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 'Bir ülkenin zenginliği ile eğitim düzeyi arasında da çok güçlü bir ilişki var. O yüzden eğitim iş insanın sorunudur, ilgilenmesi gereken alandır. Kaliteli üniversite bir milleti zengin edecek en verimli fabrikadır. Eğitime yatırım yapmak ülkeye yapılan en büyük hizmettir. O yüzden vakıf üniversitelerimizin kurucularına, Türk özel sektörü adına teşekkür ediyorum. Kontenjanlar, özel sektörün ihtiyaçlarına göre planlanırsa yükseköğretimde ciddi bir verimlilik artışı olacağına inanıyorum. Üniversitelerdeki bölümler ve programları geleceğin ihtiyaçlarını da gözeterek güncellemeliyiz.' diye konuştu.

'TEK BİR İNSANIN KURTULUŞU DÜNYANIN KURTULUŞUDUR'

İyi bir eğitimin insanın hayatını kurtaran en önemli araç olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:'Benim bir tane gayem var. Ülkemin zengin olması. Bir ülkenin zenginliği ile eğitim düzeyi arasında da çok güçlü bir ilişki var. O yüzden eğitim iş insanın sorunudur, ilgilenmesi gereken alandır. Kaliteli üniversite bir milleti zengin edecek en verimli fabrikadır. Eğitime yatırım yapmak ülkeye yapılan en büyük hizmettir. O yüzden vakıf üniversitelerimizin kurucularına, sizlere Türk özel sektörü adına teşekkür ediyorum. Eğitimin en kıymetli alan ama en zor alan olduğu da kesin. Bugün yaptığınız yatırımın meyvesini almak on yıllar alabiliyor. Dünya çok hızlı değişiyor. Sürücüsüz otomobiller, asistan robotlar, yapay zeka, sanal gerçeklik dünyanın yeni gerçekleri. Bütün iş yapma biçimleri değişiyor, insanın yer küre üzerindeki konumu yeniden tanımlanıyor. Yepyeni iş modelleri bütün ezberlerimizi bozuyor. Mazisi 10 yılı bile bulmayan genç şirketler, 100 yıllık dünya markalarının önüne geçiyor.' 'Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefini yakalamanın anahtarı daha fazla teknoloji üretmek.' diyen Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Üniversitelerin temel gayesi artık teknolojiyi kullanan değil, üreten yeni bir nesil olmalı. Bilgiye kolay ulaşabilen, hızlı öğrenen, disiplinler arası düşünebilen, refleksi kuvvetli, teknolojiyi en iyi şekilde kullanan, icat çıkaran yeni bir nesli ülkemize kazandırmalıyız. Vakıf üniversiteleri yükseköğretimde çok önemli bir misyonu yerine getirmektedir. Bu yıl dünyada ilk 500 üniversite arasına 2 Türk üniversitesi girdi. Bunların ikisi de vakıf üniversitesi oldu. Ayrıca yükseköğretimde, akademik gelişme açısından da vakıf üniversitelerini çok önemsiyorum. Zira vakıf üniversitelerinin yaptığı yatırım, getirdiği rekabet sayesinde, eğitimde kalitenin artmasına vesile oluyor. Bizler faaliyetlerimizi yürütürken, gerçek bir vakıf anlayışıyla hareket ediyoruz. Kar için değil, toplum yararına çalışıyoruz. İşte bu vizyonla, ülkemizin muasır medeniyet seviyesine ulaşmasına için çalışıyoruz.'

ADIMLAR ATILACAK

Özel sektörle eğitim ilişkisinin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şunları anlattı: 'Sizin liderliğinizde, yükseköğretimde atılması gereken adımların kararlılıkla atılacağına inanıyoruz. Özel sektörün hedefleri ile eğitim planlaması arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu amaçla Kasım ayında düzenlenen Geleceğin Meslekleri, Mesleklerin Geleceği Çalıştayı iş dünyası ve akademiyi buluşturan iyi bir başlangıç oldu. Kontenjanlar da, özel sektörün ihtiyaçlarına göre planlanırsa, yükseköğretimde ciddi bir verimlilik artışı olacağına inanıyorum. Boş kalan her bir kontenjan, ülkemizin kaynaklarının heba olması demek. Aynı şekilde, üniversitelerdeki bölümler ve programlar geleceğin ihtiyaçlarını da gözeterek güncellenmeli. Araştırmacı sayımızı artırmak için Üniversitelerimizde yüksek lisans ve doktora programlarını daha çok desteklemeliyiz. Teorik eğitimin, pratik eğitimle yoğrulmasına özel önem vermeliyiz. İşte tam da bu noktada, TOBB ETÜ'de uyguladığımız ortak eğitim programlarını, tüm üniversitelerimizde de yaygınlaştırmalıyız. Ortak eğitim mantığını geleneksel stajdan muhakkak ayırmalıyız.' Üniversitelerin girişimcilik merkezi haline getirilmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, 'Akademisyenler, öğrenciler, mezunlar ve iş dünyası temsilcileriyle, üniversiteleri, açık inovasyon merkezleri haline getirmeliyiz. Buna ilave olarak, üniversiteleri birer girişimcilik merkezi haline getirmeliyiz. Girişimcilik demek zenginlik demektir. 'Ne iş olursa yaparım', 'Hangi iş olursa kurarım' devri bitmiştir. Yeni nesil girişimcileri yetiştirecek platformlar üniversitelerdir. Hedefimiz, yabancı öğrenciler olmalı. Yükseköğretimde çekim merkezi olmalıyız. Türkiye İtalya ile Çin arasındaki en büyük sanayi ülkesi.' şeklinde konuştu. Yabancı öğrencilerin ülkemize gelmesi için üniversitelerin destelenmesi gerektiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, 'Lisans, yüksek lisans ve doktora programları için yabancı öğrencilerin ülkemize gelmesi için üniversitelerimizi desteklemeliyiz. Kontenjan ve program ismi gibi konularda daha çok istişare etmeliyiz. Bu anlamda 'Yeni YÖK' vizyonunuzdaki stratejik hedeflerinizin bir an önce hayata geçirilmesi için çalışmalıyız. Hedefimiz belli. Dünyanın en iyi üniversiteleri arasında Türkiye'den daha çok üniversite sokmak. Üniversite mezunları arasından daha fazla girişimci çıkarmak. Üniversitelerden yüksek teknoloji alanında daha çok icat, daha çok patent çıkarmak. İnşallah ortak aklı hakim kılarak, el ele vererek, birlikte adımlar atarak bu hedeflere ulaşacağız.' dedi.

YÜKSEKÖĞRETİMDE ŞEFFAFLIK KAVRAMI

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yükseköğretimde kalite süreçlerini yönetirken kendilerine en fazla şeffaflık kavramının yardımcı olduğunu belirterek, 'Türk yükseköğretim sistemine şeffaflığı getirdiğimizi düşünüyoruz.' dedi. Saraç, yükseköğretimde kaliteyi merkeze aldıklarını, tek tip üniversite modelinden son yıllarda çeşitliliğe, ihtisaslaşmaya geçilen bir sürecin yaşandığını söyledi. Yükseköğretime, araştırma üniversiteleri ile bölgesel kalkınma odaklı ihtisaslaşan üniversiteler olgusunu dahil ettiklerini ifade eden Saraç, ülke kalkınması için yükseköğretimde öncelikli alanları tespit ettiklerini ve bu alanlarda doktoralı insan yetiştirmeye başladıklarını ifade etti. YÖK 102 Bin Projesi'nde şu anda 4 bin 250 kişinin eğitim gördüğünü aktaran Saraç, buradan mezun olanların özel sektör ve vakıf üniversitelerinde istihdam edilebileceğini belirtti. Yeni YÖK olarak yükseköğretimde, kalite eksenli bir dizi kararlar aldıklarına dikkat çeken Saraç, 'Kalite süreçlerini, akılcı ve bilimsel bir zeminde, paylaşımcı ve şeffaf tarzda yönetmeye çalışıyoruz. Bu süreçleri yönetirken bize en yardımcı olan unsur, şeffaflık kavramı. Biz Türk yükseköğretim sis temine şeffaflığı getirdiğimizi düşünüyoruz. Önce vakıf üniversiteleriyle başladık ve üniversitelerin raporlarını yayınladık. Sonra devlet üniversiteleri için üniversite karnesi olarak tabir edilen, belli kriterler içindeki performansları yayınlayacağız dedik. Bunları da 3-4 ay önce yayınladık.' dedi. Kendileri için devlet ve vakıf üniversitesi ayrımı bulunmadığını ifade eden Saraç, vakıf yükseköğretim sisteminin, Türkiye'nin öncelikleri etrafında konumlandırılması gerektiğine işaret etti. Üniversite kontenjanlarının, planlama çerçevesinde ilgililerle paylaşımcı şekilde belirlendiğine dikkati çeken Saraç, vakıf ve devlet üniversiteleri için büyüme ve kontenjanlarının artırılmasının birinci öncelik olmadığını ifade etti. Devletin ilgili kurumlarının yaptığı projeksiyonların dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Saraç, şunları söyledi: 'Vakıf üniversitelerinin sürekli büyüme önceliğini, nitelikli ve vakıf kavramı içerisinde sürdürmeye geçmesi beklentimizdir. Cumhurbaşkanımızın yükseköğretim yılının açılışıyla ilgili yaptığı konuşmada, vakıf üniversiteleriyle ilgili tespitini, toplumda yerleşmeye başlayan genel bir kanaatin devletin en üst düzeyinin dilinden ifadesi şeklinde algılamamız lazım. Bunu yapmamız lazım ki vakıf üniversiteleri, YÖK ve ilgili paydaşlar, bundan gereken dersleri çıkarsın. Toplum vakıftan neyi bekliyorsa topluma onu verme noktasına geçmemiz lazım. Vakıf kavramı dünden bugüne kazandığımız bir kavram değil, anlamı var. Bunu yok etmememiz lazım. Vakıf kavramı, 1000- 1500 yıllık bir medeniyetin bir ürünüdür. Bu kavramı ticaretle özdeşleştirdiğimizde, toplumun nezdinde de bunun bu şekilde gösterilmesine yol açıcı uygulamalar yaptığımızda, gerçekten de kendi kültürümüze kötülük etmiş oluruz.'

SİBEL ÜNLİ'NİN ÖLÜMÜ

Program öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Saraç, İstanbul Üniversitesindeki yemekhane kararına ilişkin soru üzerine, her şeyden önce öğrencilerin mutluluk içerisinde nitelikli bir eğitim almalarını istediklerini söyledi. Yemek ücretlerini üniversitelerin belirlediğine dikkati çeken Saraç, 'Fakat en nihayetinde öğrenci memnuniyeti de bizi doğrudan alakadar etmekte. Bu bağlamda üniversitemizin rektörü başta olmak üzere yetkililerle de görüştük, üniversitemizin de bu hususta gerekli hassasiyeti gösterdiğine inanıyoruz. Dolayısıyla ortada bir pürüz vardı, o, üniversite tarafından kaldırıldı. Umudumuz tabii ki bu gibi sorunların bir daha tekerrür etmemesi, öğrencilerimizin de bütün dikkatlerini, gayretlerini derslerine yöneltmeleridir.' açıklaması yaptı. İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli'nin vefatına ilişkin soru üzerine Saraç, şu yanıtı verdi: 'Bizin önceliğimiz, öğrencilerimiz ve öğretim üyelerimizin tam bir akademik ortamda öğrenimlerini ve öğretimlerini sürdürmeleridir. Bu bağlamda bizim de dikkatimiz ve gayretimiz bu istikamette yoğunlaşıyor.'

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkanı Bekir Okan da vakıf üniversitelerinin önemine dikkati çekerek, 'Vakıf üniversiteleri fiziki şartları, vizyonları ve kadrolarıyla yükseköğretime ciddi katkılar sağlıyor. Bunların Ar-Ge'ye verdiği önemle üniversite-sanayi iş birliği gerçekleştiriliyor.' dedi. Okan, gündemlerinde vakıf üniversitelerinin öğrenim ücretlerinde taban fiyat uygulaması, yüksek lisans ve doktora programlarının kontenjanları, 2020-2021 döneminde lisans bölümlerinin yıllık kontenjanlarının tespitinde yeni kriterlerin geçerli olması gibi konuların bulunduğunu bildirdi. Toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti.

Editör: Haber Merkezi