24 yıllık Dünya Kupası hasretine son vermek için mücadele veren A Milli Takım futbolcularımızı, halkımıza daha yakından tanıtmak ve milli takım taraftar olgusunu güçlendirmek için gerçekleştirilen projede, milli oyuncuların Dünya Kupası hedefi, milli takımla ilgili düşünceleri, yaşadığı şehirlerdeki günlük yaşamları ve kulüp takımlarındaki durumları detaylı bir şekilde ele alınacak.

Futbola 9 yaşında Karamürsel'de başlayan Merih Demiral, "O zamanlar bu kadar büyük hayallerim yoktu ama yıllar içerisinde yaşadıklarımla futbolun içinde çok büyük hayaller kurdum. Bu hayallere ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Fenerbahçe altyapısına 13 yaşımda girdim, 18 yaşıma kadar sürdü. Orada çok güzel günlerim oldu, çok güzel arkadaşlıklar edindim ve çok iyi hocalarla çalıştım." dedi.

Fenerbahçe'den genç yaşında ayrılan ve Portekiz'in yolunu tutan Merih, "Alcanenense'de 4 ay geçirdim, ardından Sporting Lizbon'da 1,5 sene kaldım. Orada da çok iyi eğitim aldım, bana büyük katkısı oldu. Portekiz futbolu özellikle genç oyuncular için çok büyük avantaj. O avantajdan yararlandım, kendimi çok şanslı hissediyorum. Sonra Alanyaspor’a dönüşüm oldu bir 4 aylık, orada da çok iyi bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Benim kariyerime büyük etkisi oldu. Ondan sonra zaten İtalya yolculuğum başladı, Sassuolo, Juventus ve Atalanta. İtalya her zaman benim için ayrı, çok güzel anılarımın olduğu bir yer. Şimdi de Suudi Arabistan'dayım, çok mutluyum kariyerime devam ediyorum." ifadelerini kullandı.

A Milli Takım formasını ilk kez Antalya'da Ukrayna'ya karşı giyen Merih, "O zaman hoca Lucescu'ydu, Alanyaspor’da oynuyordum. Hiç beklemiyordum aslında, kulübede oturuyordum, bir anda Lucescu arkasını döndü, 'Merih hazırlan, oyuna gireceksin' dedi. Son 10 dakikaydı sanırım, çok heyecanlıydım, inanılmazdı. Çok güzel bir şeydi, milli takım formasını giymek herkese nasip olan bir şey değil. Benim için çok güzel anılardı." şeklinde konuştu.

"Milli takım forması altında bulunmanın heyecanını ve gururunu yaşıyorum"

Milli takımda bulunmanın kendisi için çok önemli olduğunun altını çizen Merih, EURO 2020 ve EURO 2024 süreci hakkında şunları söyledi:

"Her zaman milli takım forması altında bulunmanın heyecanını ve gururunu yaşıyorum. EURO 2020'de çok iyi bir turnuva geçirmedik. Çok büyük hallerimiz vardı. Genç bir takımdık, tecrübesizdik. Tabii ki bazı yanlışlar da oldu ama baktığımız zaman tecrübe edindik. Bizim için kötü ve unutmak isteyeceğimiz bir turnuvaydı ama iyi yönlerini aldığımızı düşünüyorum. Bunu da EURO 2024'te yansıttık. EURO 2024’te gerçekten çok güzel bir ortam vardı. Herkes birbiriyle yakındı, konuşuyordu ve yardımlaşıyordu. Almanya'da kamp yerimiz de çok iyiydi, milli takımlarının çok iyi hazırlandığı bir yerdi. Çok rahattık, hep birlikteydik. Bunun avantajı çok büyük oldu. Birlikte olmaktan, birlikte oynamaktan zevk alıyorduk. En büyük faktörlerden biri bence buydu. O yüzden çok güzel bir turnuva geçirdik. Çok daha iyisini yapabilirdik, yapacağımıza da emindik aslında ama tabii bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. Ama ben bu jenerasyonun çok daha büyük başarılara imza atacağına eminim ve inanıyorum."

Merih, "Gözünü kapattığında EURO 2024 ile ilgili neler aklına geliyor?" sorusuna, "Gerçekten çok şey geliyor. İnanılmaz güzel anılar biriktirdik. Hatta oradan ayrılırken hepimiz üzüldük, daha çok kalmak istiyorduk. Çok güzel anılarımız var, yemek yerken, antrenmanda hep beraberdik. Aklıma gelen şeyler tabii ki maçlar. Taraftarlarımızın bize olan sevgisi, bize destekleri inanılmazdı. Tek bir şey söyleyemem. Her maçın ve her günün ayrı bir hikayesi vardı." yanıtını verdi.

"Avusturya maçı benim için çok özeldi"

Merih, EURO 2024'te attığı 2 golle milli takımın Avusturya'yı mağlup ettiği karşılaşmayı ise şöyle anlattı:

"Avusturya maçı benim için çok özeldi. Gerçekten hep hatırlayacağım, geçmişe bakarken gülümseyerek izleyeceğim bir maç. Çünkü turnuva öncesinde çok süre alamamıştım. Ondan sonra oynamaya başladım. Avusturya da mart ayında oynadığımız maçta bizi 6-1 yenmişti. Onun da ayrı bir şeyi vardı içimizde. Maça çok iyi hazırlandık. Hocamız çok iyi bir taktikle bizi sahaya sürdü, bizde onun öz güveni de vardı. Antrenmanlarda olsun, maça çıktığımızda olsun, birbirimizden emindik. Maç 50. saniyede attığım golle başladı, çok mutlu oldum. Golü attıktan sonra 'Bu maç inşallah bizim, benim maçım olacak.' dedim. Oynayan, sonradan giren hepimiz için muhteşem bir maçtı. Atmosfer inanılmazdı. Küçükken benim EURO 2008'de izlediğim maçları izlerken ki o hissim, o maçta bana geldi. Onu hissettim. O yüzden inanılmaz bir maçtı. Anlatılmaz yaşanır diyebilirim."

Merih, Avusturyalı taraftarlarla maç içinde zaman zaman yaşadıkları gerginliklerin hatırlatılması üzerine, "Hiç baskı hissetmedik. Her yerde Türk görüyordum. Avusturya taraftarını çok görmedim. Sonradan izlediğimde, kale arkasında olduklarını gördüm ama maçta seslerini duymadım diyebilirim. Özellikle ikinci golümüzde Arda'ya bir şeyler attılar, bir şeyler de söylüyorlardı. Ben de o ara hakeme gittim, 'Lütfen dikkat et, başına gelse çok tehlikeli maddeler' dedim. Ondan sonra Allah nasip etti, 10 saniye sonra golü atmak nasip oldu. Çok ayrı duygular, sahada taraftarlarımızın varlığını, bize olan desteğini hissettim. Diğer hiçbir şey şu an aklımda bile değil. Sonradan izlediğimde görebildim ancak. O yüzden bütün taraftarlarımıza çok teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Gol yemediğimizde daha mutlu oluyorum"

Milli takımda 4 golü bulunan ve 2 maçta 2'şer gol atan Merih, "Bizim işimiz gol atmak değil öncelikle. Gol yememek, o yüzden, ben gol yemediğimizde daha mutlu oluyorum. Tabii gol atmak biz defans oyuncuları için ekstra bir iş. Çok iyi orta kesen oyuncularımız var. Hakan Ağabey, Arda, Orkun, hepsi... Antrenman ve maçlardan önce hep konuşuyoruz. Sağ olsunlar şuraya atın dediğimde her zaman topu oraya atıyorlar, ben de orada buluşuyorum. O yüzden gol atmak bana nasip oluyor. Duran toplarda çok tehlikeli bir takımız. İnşallah bunu devam ettiririz." ifadelerini kullandı.

Milli futbolcu, memleketi Kocaeli'nde oynanan Gürcistan maçında attığı goller hakkında ise,"Memleketimde oynamak ayrı bir gururdu. İlk defa Kocaeli'de oynadım. Kocaeli'de maçın olmasını çok istemiştik, özellikle Kerem'le. 9-10 yaşlarında Karamürsel'de sokakta futbol oynarken bunun hayalini bile belki kurmadım ama şimdi milli takım formasıyla memleketimde goller atmak, galibiyet almak nasip oldu. Çok mutlu ve gururluyum. İnanılmaz duygulardı. Desteklemeye gelen yakınlarım oldu, akrabalarım, ailem, bayağı bir bilet ayarladık. İnşallah yine Kocaeli'de maç oynarız. Çünkü Kocaeli taraftarı, Kocaeli şehri gerçekten milli maçları hak ediyor. Bizi sonuna kadar desteklediler. İnanılmaz bir atmosfer vardı. Zaten stat da inanılmaz güzel." değerlendirmesinde bulundu.

"İnşallah Dünya Kupası'na katılmak bize nasip olur"

Dünya Kupası elemelerinde, İspanya'nın ardından ikinci sırada bulunan ve son iki maçına çıkacak milli takımın durumunu da değerlendiren Merih Demiral, "Dünya Kupası yolculuğuna iyi başladık. Şimdi iki maçımız daha var. Play-off'u garantiledik diyebiliriz ama futbolda her şey mümkün, ne olacağı hiç belli olmaz. İspanya'nın bir tane daha maçı var, Gürcistan deplasmanı bence kolay değil. Biz de İspanya'yla son maçı oynayacağız, ilk maç Bulgaristan'la. İnşallah en iyi şekilde bitireceğimizi düşünüyorum. Play-off oynarsak maçlarımız mart ayında olacak. İnşallah en iyi şekilde bitirip Dünya Kupası'na katılacağımıza inanıyorum. Gerçekten takımımıza güveniyorum ve bunu hak ettiğimizi düşünüyorum. İnşallah Dünya Kupası'na katılmak bize nasip olur. Takım arkadaşlarımı gördüğümde, onlarla birlikte olduğumda herkesin ne kadar istediğini görüyorum. İnşallah bize nasip olur." şeklinde konuştu.

Merih, İspanya karşısında alınan ağır yenilgi ve bir sonraki İspanya maçı hakkında ise şu ifadeleri kullandı:

"Bu mağlubiyeti almamızda çok etken vardı. Aslında çok motiveydik, çok iyi hazırlandık. Hepimiz galibiyet alacağımıza inanıyorduk, en azından yenilmeyeceğimize. Gerçekten bunu söyleyebilirim. Konya taraftarı inanılmazdı. Maç öncesi bizi karşılamaları vs... Belki çok motive olduk, belki de çok aklımızda büyüttük, çünkü genç bir takımız. Maça da aslında kötü başlamadık. Böyle olacağını hiç beklemiyordum, hiç düşünmemiştik. Üstümüzde onun şoku vardı. Bir anda goller geldi ve oyundan düştük. Hiç müdahale edemedik, taktiği sahaya yansıtamadık. Antrenmanlarda nasıl çalıştığımızı gösteremedik. Onun üzüntüsünü yaşıyorum. Çünkü bunu hak etmedik ama inşallah bir maç daha var. Rövanşta ne olacağı hiç belli olmaz. İspanya şu an dünyanın en iyi takımı. Ama biz çok daha iyisini yapabiliriz, yapacağımızı da düşünüyorum. İnşallah bizim için güzel bir maç olur."

"Hepimiz İspanya maçını bekliyoruz"

Milli futbolcu, "İspanya karşısında alınan mağlubiyet, oyuncularda bir umutsuzluk oluşturdu mu? Avusturya karşısında da ağır bir yenilginin ardından şampiyonada rövanşı almıştık. Benzer bir rövanşı İspanya karşısında alabilir miyiz?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:

"Umutsuzluğumuz hiçbir zaman olmadı, üzüntümüz oldu. Soyunma odasında 15-20 dakika bütün takım konuştuk. Yeteneklerimizi, benliğimizi sahaya yansıtamadık, onun üzüntüsü oldu. Yoksa Dünya Kupası'na gidemeyeceğimiz şeklinde aklımıza hiçbir şey gelmedi. Sadece üzgündük. Kendi sahamızda 50 bin kişinin önünde böyle bu duruma düşmek, benliğimizi ortaya koyamamak üzdü ama umutsuzluğumuz olmadı. Herkesin içinde rövanş için bir motivasyon vardır bence. Önce inşallah Bursa'da Bulgaristan'ı yeneceğiz. Yenmemiz de gerekiyor zaten. O maçtan sonra İspanya maçı. Çok iyi bir maç olacak bence. Rövanşta gereken özveriyi göstereceğimizi düşünüyorum. Ben çok da yorum yapmak istemiyorum futbol çünkü bu ama bizim için çok iyi bir maç olacağını düşünüyorum. Tabii ki yenilebiliriz, yenebiliriz ama önemli olan nasıl oynuyorsak her zamanki o oyunumuzu sahada göstermemiz gerekiyor. Bunu göstereceğimize eminim. Hepimiz İspanya maçını bekliyoruz."

A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella'nın Dünya Kupası'na doğrudan gitme şansımız olduğu sözlerinin hatırlatılması üzerine milli futbolcu, "Futbol bu, doğrudan da gidebiliriz, play-off'tan da gidebiliriz. Ben sadece Dünya Kupası’na gitmeyi düşünüyorum. Her iki yoldan da mümkün. O yüzden önemli olan Dünya Kupası'nda bulunmak. Nasıl gideceğimizin bir önemi yok. Sadece Dünya Kupası'nda olmak istiyorum." dedi.

Merih Demiral, play-off'ların tek maç usulüne göre oynanacak olması hakkında ise, "Kolay demiyoruz hiçbir zaman. Milli takımlar düzeyinde kolay maç yok. Play-off'lar her zaman zor. Bunun zorluğunu tabii ki biliyoruz. Gönül ister ki doğrudan gidelim. O da mümkün, inşallah olur ama play-off'lara kalmak daha gerçekçi bir yaklaşım gibi duruyor şu an. Play-off'lar tabii ki zor olacak ama ben üstesinden geleceğimize inanıyorum. Gerçekten çok iyi bir takımımız, çok iyi bir hocamız, çok iyi bir ekibimiz var. İnşallah üstesinden geliriz." değerlendirmesinde bulundu.

"Gidemezsek gerçekten çok üzülürüz ama gideceğimize inanıyoruz"

"Milli Takımda mükemmel bir ortamımız var" sözlerini kullanan Merih, "Çok şanslıyız, birbirini seven, saygı duyan, birbiriyle olmaktan mutluluk duyan bir ekibiz. Hem saha içerisinde, özellikle saha dışında. O yüzden çok mutluyuz çünkü hep beraberiz, hep birlikteyiz. Bizi takım yapan ve bu başarıları yakalamamızı sağlayan en önemli etken bence bu." dedi.

Merih, "Taraftarlarla konuştuğumuzda 'Bu jenerasyon Dünya Kupası'na gitmezse yazık olur' sözlerini duyuyoruz. Aranızda konuştuğunuzda böyle diyaloglar geçiyor mu?" sorusuna, "Tabii ki geçiyor, hepimiz Dünya Kupası'nda olmak istiyoruz. Çok iyi bir jenerasyonumuz, çok yetenekli futbolcularımız var. Gidemezsek gerçekten çok üzülürüz yani o yüzden tabii ki bunları düşünmek insanı biraz baskı altına alıyor ama hepimiz bununla başa çıkabilecek futbolcularız. Tabii ki gideceğimize inanıyorum ama futbolda her şey mümkün, önemli olan sahada kendimiz gibi olmayı başarırsak en iyi yerlerde olacağımıza inanıyorum." yanıtını verdi.

"Benim için milli takım her şeyin üstünde"

Milli futbolcu, "Merih Demiral deyince, 'Bayrak adam, savaşçı' gibi yorumlar yapılıyor. Bunları gördüğünde neler hissediyorsun?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Benim için milli takım her şeyin üstünde. Milli takıma gittiğim zaman, milli takım hakkında konuşurken bile gerçekten ayrı bir duygulanıyorum ve benim için çok ayrı bir yeri var. Milli takımda olmak benim için her zaman çok önemli ve çok gurur verici. Her maça çıktığımda ilk maçımmış gibi oynamaya çalışıyorum. Milli takım benim için her şeyin üstünde. Buna çok önem gösteriyorum. Bunu da zaten milletimiz görüyor. Çünkü milli takım, milli duygular benim için her şeyin önünde. O yüzden her sahaya çıktığımda ilk maçımmış gibi performans göstermeye, hiçbir zaman pes etmemeye, elimden gelenin en iyisini vermeye çalışıyorum. Milletimiz şundan emin olsun ki ben hiçbir zaman milli takım forması altında, saha içerisinde hiçbir zaman pes etmeyeceğim. Tabii ki yenilebiliriz, yenebiliriz ama her zaman elimdekinin en iyisini veririm. O yüzden böyle şeyleri gördükçe tabii ki çok gururlanıyorum, çok mutlu oluyorum. Bunlar beni çok motive ediyor. İnsanların içimi, o hissimi gördüklerine inanıyorum. O yüzden mutlu ve gururluyum. Anlatılmaz, inanılmaz bir şey. İnşallah hep böyle şeyler nasip olur."

Merih, "Daha önce seninle ilgili 'Arabistan'da fizik gücü düşer, bu milli takıma da olumsuz yansır' eleştirileri de yapılmıştı." senin bu eleştirilerle ilgili düşüncen nedir?" sorusuna, "Suudi Arabistan'a geldiğimde öyle şeyler çok konuşuldu. Suudi Arabistan Ligi’nde futbolumla ilgili çok konuşanlar oldu. Ama burada seviye gerçekten yüksek, onun haricinde ben özel olarak da çok çalışıyorum. Bunu yansıttığım için de çok mutluyum. Şimdi bütün herkes tam tersi düşünmeye başladı. O yüzden mutluyum çünkü Suudi Arabistan Ligi gerçekten kolay bir lig değil. Her sene büyük yıldızlar geliyor. Burada tutunmak, burada kalmak, buraya gelmek de gerçekten çok zor. Çünkü şimdi herkes buraya gelmek istiyor. O yüzden ben buraya gelen şanslı, ilk kişilerden biriyim. Bu projenin ilk parçalarından biriyim, O yüzden kendimi şanslı hissediyorum. Burada futbola çok büyük bir yatırım var. Ben de onlardan biriyim. Üç günde bir maç oynuyoruz. Onun haricinde özel de çalışıyorum milli takım için iyi ve her zaman hazır durumda olmak için. Zaten hocalarımız da hep maçlara geliyor, burada izliyor. O yüzden öyle bir algı vardı. Onu kırdığım için çok mutluyum." yanıtını verdi.

Üç ülkede düzenlenecek 2026 Dünya Kupası'nın provasını geçen haziran ayındaki hazırlık maçlarında yaptıklarını aktaran Merih, "Unutulmayacak bir Dünya Kupası olacak, orada olma şansına erişirsek bizim için de unutulmaz olur. Hala 2002 Dünya Kupası'nı konuşuyoruz. Üç yaşındaydım, hiç hatırlamıyorum. Sadece 2008'i dolu dolu hatırlıyorum. 2002'yi çok hatırlamıyorum ama sanki oradaymış gibi her gün videolarla biliyoruz. Sanki orada izlemiş gibi her şeyi biliyorum, neyin ne olduğunu arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Çok güzel anılar. Herkese nasip olmayacak şeyler." değerlendirmesinde bulundu.

"Sahada asla pes etmeyen bir milli takım var"

Merih Demiral, "Dünya Kupası yolunda Türk Milli Takımı'nın hangi karakteristik özelliklerinin ön plana çıktığını, bunun bize avantaj sağladığını düşünüyorsun?" sorusunu, "Bize en büyük avantaj sağlayan şey, asla pes etmememiz öncelikle. Çünkü sahada asla pes etmeyen bir milli takım var. Bunu her maçta göstermemiz gerekiyor. Bunu gösterdiğimizde milletimiz de zaten her zaman arkamızda. Onlar da bizim ne kadar efor sarf ettiğimizi, ne kadar mücadele ettiğimizi görüyor. Eğer bunu yansıtırsak, yensek de yenilsek de bence herkes tarafından saygıyla karşılanan bir milli takım olacak. Çünkü bu çok önemli. Sahada hiçbir zaman pes etmeyen Türk Milli Takımı olmalı, Türk olan bir kişiye pes etmek hiçbir zaman yakışmaz. Bunu hep konuşuyoruz. Tabii ki sahada taktik çok önemli ama özellikle milli takımlar düzeyinde bu ruhu ortaya koymak en önemli şey. Her zaman bu ruhu ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu bence en önemli şey." şeklinde yanıtladı.

Son yıllarda taraftarların milli takım bağlılığının arttığını hissettiklerinin altını çizen milli futbolcu, "Çünkü milletimiz bizi dışarıdan görüyor. Bizim için bu duyguyu onlara aktarmak çok önemli. Onlar da gördüklerinde gereken saygıyı, gereken değeri bize veriyorlar. O yüzden çok mutluyuz." dedi.

Merih Demiral, unutamadığı Dünya Kupası maçlarının sorulması üzerine ise, "Tabii 2002 Dünya Kupası'ndaki bütün maçlar diyorum. İlhan Mansız'ın uzatmalarda attığı golün yeri ayrı. İnanılmaz, Senegal'e karşıydı. Bizim kalecimiz de Senegalli, Edouard Mendy'yle birlikte oynuyorum. Onunla da hep konuşuyoruz. Son Dünya Kupası'nda ve 2010 Dünya Kupası Güney Afrika'da çok güzel maçlar vardı. Güney Afrika'nın açılış maçındaki golünü söyleyebilirim. Unutulmaz maçlar vardı ama bizim için unutulmaz maçlar, her zaman Türkiye'nin oynadığı maçlar. Umuyoruz Dünya Kupası'nda çok daha maç oynarız ki yeni gelen jenerasyonlar, küçük kardeşlerimiz, onların çok daha iyi anıları olur. En büyük hedefimiz bu." değerlendirmesinde bulundu.

"Montella ne yaptığını bilen bir hoca"

Teknik direktör Vincenzo Montella ile çok iyi uyum yakaladıklarını vurgulayan Merih, şöyle konuştu:

"Montella gerçekten ne yaptığını bilen, sahaya hakim, saha dışında da organizasyonu çok iyi yapan bir hoca. O yüzden şanslıyız. Hem takıma etkisi hem saha dışındaki şeyleri yönetimi vesaire gerçekten çok iyi. Türk olmamasına rağmen bizim sahip olduğumuz değerleri bilen, onlara çok saygı gösteren, onlara her maç öncesi değinen bir hoca. Bu beni çok mutlu ediyor. İnşallah hep beraber nice başarılar yaşarız. Bence çok önemli bir hoca. Arada tabii ki eğlenceli de o dengeyi iyi yapan bir hoca. Şakalaştığımızda İtalyanca konuşuyoruz. Video analizlerde aramızda çok şakalaşmalar oluyor."

"Kenan'la gurur duyuyorum"

Milli futbolcu, eski takımı Juventus'ta 10 numaralı formayı giyen ve kaptanlığa yükselen Kenan Yıldız hakkında ise, "Kenan'la gurur duyuyorum, öncelikle Juventus'ta 10 numara giydiği için ve kaptan olduğu için. Gerçekten gurur verici. Onu izlerken çok seviniyorum, çok gurur duyuyorum. Çünkü hak ediyor. Çok çalışıyor, çok mütevazı ve çok iyi bir çocuk. Kenan'ın çok daha iyi yerlere geleceğine eminim. Çok büyük bir potansiyeli var. İnşallah o potansiyeline erişir ve özellikle ülkemizi en iyi şekilde temsil eder. Onun adına çok mutlu ve gururluyum." açıklamasında bulundu.

"Suudi Arabistan'da insanlar futbola çok bağlı"

Cidde günlerinden de bahseden Merih Demiral, "Cidde biraz sıcak. Onun haricinde Cidde’ye alıştım. Cidde çok güzel. Burada insanlar bana çok saygılı. Çok iyi davranıyorlar. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Yemeklerimiz, kültürlerimiz birbirine benzediği için onun da bir rahatlığı var. Sokakta ilgiden çok mutluyum, bana çok iyi davranıyorlar, çok sevgi gösteriyorlar. O yüzden onların sevgisini boşa çıkarmamak için kulüpte her zaman iyi şeyler yapmaya çalışıyorum. Suudi Arabistan'da insanlar futbola çok bağlı. Özellikle bizim taraftarlarımız kulübe çok bağlı. Cidde'de hava gün içerisinde çok sıcak oluyor, o zamanlarda çok dışarı çıkmıyorum diyebilirim. Çocuklarla yapılacak güzel aktiviteler var, onlara çok zaman ayırıyorum. Onun haricinde zaten antrenman, maç derken zaman geçiyor, çok mutluyum." ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan'da görülecek çok güzel yerler olduğunu belirten Merih, "Cidde zaten çok güzel. Buraya gelen çoğu insan Mekke'ye, Medine'ye gidiyor, oraları görmek istiyor. Çok güzel yerler. Onun haricinde Kızıldeniz çok güzel. Suudi Arabistan artık daha çok turist çekmeye çalışıyor. Gezilecek de çok yer var. Alula, Neom, Tebük güzel yerler. Mesela burası çok sıcak ama bazı yerler çok soğuk, kar yağan yerler bile var. Bir maça gitmiştik geçen sene, gerçekten çok soğuktu. Ona çok şaşırmıştım." şeklinde konuştu.

Suudi Arabistan'da boş vakitlerinde yaptıklarından da bahseden Merih Demiral, "Kızıldeniz'de dalışı denedim, inanılmazdı. Yapılacak çok aktivite var ama ben sadece dalış yaptım çünkü çok zamanım olmuyor. Ama bir daha yapmam gerekiyor. Çünkü çok iyi fotoğraflar çekmiştik. Çok duygulanmıştım yani. Çünkü o tabiatı, o balıkları, oradaki yaşamı görünce insan gerçekten çok etkileniyor. Yemek kültürü biraz yakın ama buradakiler biraz daha baharatlı bize göre. Çok isimlerini bilmiyorum ama güzel yemekler var burada. Bazen bizim Suudi futbolcular getiriyor, bazen de restoranlara gidiyoruz. Yiyorum ama genelde, bizim usta var burada. Türk yemekleri yediğim için çok Suudi yemeği tatmaya vaktim olmuyor. Arapça çok öğrenemedim. Ama burada çok Türkçe bilen var. Tabii ki Arapça bazı kelimeler öğrendim. Yazımı da tersten olduğu için biraz zor ama yavaş yavaş öğreniyorum diyebilirim. Tesiste bizim çocuklarla şakalaşmak için kullandığım kelimeler var." ifadelerini kullandı.

Daha çok Türkçe şarkılar dinlediğini aktaran Merih, "Biz Türkçelerden devam ediyoruz ama bizim kulüpte Arapça dinleyen çok var. Onlardan kulağımız aşina oldu. Orada dinlediğim için evde çok dinlemiyorum. Çünkü yeteri kadar zaten orada açıyorlar. Ben genelde Türk şarkıları dinliyorum. Öyle bir tarzım yok. Her şarkıyı dinliyorum. Barış Manço ve Sezen Aksu dinlerim. Rapi de çok seviyorum. Ayırım yapmıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"Bıyık benimle özdeşleşti. Bana Shanab diye bir lakap taktılar"

Milli futbolcu, "Kısa saçlar ve bıyık ile sert bir görüntün var. Saha dışında nasılsın?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Saha dışında farklıyız. Saha dışında zaten beni tanıyanlar bilir. Saha dışında daha sakiniz. Bizde saha içine girince her şey değişiyor. Bıyıklara da devam. Çünkü burada Türk denilince aslında doğrudan bıyık geliyor insanların aklına. Öyle bir lakap da taktılar hatta bana. Ben bazen bıyıklarımı kesince üzülüyorlar, lütfen kesme diyorlar. Çok bıyık bırakan taraftar oldu. O yüzden burada bıyık benimle özdeşleşti. Bana Shanab diye bir lakap taktılar. Burada bana ismimden ziyade öyle seslenirler. Arapça Shanab derler yani. O yüzden bıyıkları kesersek sıkıntıya gelebiliriz."

"Al Ahli çok büyük tarihe sahip bir kulüp"

Suudi Arabistan'ın en büyük kulüplerinden birinde forma giydiğini belirten Merih, "Geçen sene Asya Şampiyonlar Ligi'ni kazandık. Bu senenin başında da Süper Kupa'yı kazandık. Al Ahli çok büyük tarihe ve ülkenin en büyük taraftar grubuna sahip. Bunu sokakta yürüdüğünüzde, bir yere gittiğinizde hissediyorsunuz, sokakta size olan sevgiyi, tanınırlığı görüyorsunuz. Kulübün imkanları da çok üst düzeyde. Özellikle biz geldikten sonra kulüp yeni tesisler inşa etti. Şimdi yine tesisler inşa ediliyor. Stat olsun, imkanlar olsun üst düzey. İçinde bulunduğunuzda ne kadar büyük bir kulüp olduğunu hissediyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Al Ahli'nin ligdeki durumundan da bahseden milli futbolcu, "Yenilgi almadık. 2-3 tane beraberliğimiz var. O yüzden 5. sıradayız ama sezon daha yeni başladı. Şampiyonlar Ligi'nde de iyi durumdayız. Kupada da iyi durumdayız, çeyrek finaldeyiz. Üç ayrı kulvarda devam ediyoruz. Bu sene kupa ve kupalar kazanacağımızı düşünüyorum. İyi bir takımımız var. İnşallah sezonu en iyi şekilde bitiririz. Ligde son iki senedir en az gol yiyen takım biziz. Bu sene de öyle olacağımızı düşünüyorum. Sadece benim özelimde değil gerçekten çok iyi bir defansımız var ve bunu gösteriyoruz. Tabii benim için de çok önemli. Gol atmaktan ziyade gol yememek benim için çok önemli. Onu da gösterdiğimizi düşünüyorum. Bence Suudi Arabistan'ın en iyi defans hattına sahibiz. İnşallah bu senede öyle bitiririz diye düşünüyorum. Gol atmada bir tık sıkıntımız var. Rakipler genelde çok geriye çekildiği için gol atmada bu sene biraz sıkıntı yaşıyoruz ama önde de çok önemli futbolcularımız var. Açılmadılar henüz, açılacaklarını bekliyoruz. Çünkü daha çok gol atmamız gerekiyor. Ne kadar iyi defans yapsanız da gol atmadan maçı kazanamıyorsunuz." ifadelerini kullandı.

Taraftarların hakkında hep güzel düşünceler beslediğinin altını çizen Merih, "Türkleri gerçekten seviyorlar. Beni de zaten çok seviyorlar. Bunu hissediyorum. Dışarı çıktığımda yemek ısmarlayanlar, zorla evine davet edenler oluyor, para ödettirmiyorlar. İnanılmaz bir destek var. O yüzden çok mutluyum. Çünkü bir Türk olarak yurt dışında bize böyle sevgi gösterebilmesi gerçekten bizi çok mutlu ediyor ve ülkemizi de en iyi şekilde temsil ettiğimizi düşünüyorum. Takımımızda en iyi anlaştığım isim Mahrez. Ibanez, Tony'le de aram iyi. Herkesle iyi ama bunlarla uçaklarda oyun oynuyoruz. Suudi çocuklarda Ali Majrashi ve Ziyad var. Milli takımda oynuyorlar onlarla da aram iyi." şeklinde konuştu.

"Guardiola'yla çok denk gelemedik"

Milli futbolcu, "Mahrez ile Manchester City günlerinden konuşuyor musunuz?" sorusunu, şu şekilde yanıtladı:

"Mahrez çok iyi. Hem saha içinde hem saha dışında. Hem mütevazı hem ne yaptığını bilen, herkese destek olan bir futbolcu. Çok büyük futbolcu gerçekten, böyle büyük futbolcularla oynamak herkese nasip olmuyor.. Milli takımı da Dünya Kupası'na katılma hakkı kazandı, orada da çok büyük bir katkısı var. 34 yaşında olmasına rağmen kariyerine hala çok iyi devam. Geçen City tesislerindeydi. Ben ona çok şey diyordum, Guardiola yanındayken beni ara. Çünkü, ben De Zerbi ile çalışırken zamanında Guardiola ile bir şeyimiz olmuştu. Mahrez’e, 'sen gittiğinde lütfen beni ara ki Guardiola ile konuşalım' dedim. Onun makarasını hep yapıyorduk. Ben de, o ara saunadaydım, telefonum da dışarıdaydı, beni görüntülü aramış. Guardiola'yla çok denk gelemedik. Onun çok makarasını yapıyoruz işte, inşallah bir dahakine denk geliriz diye. İnşallah bir daha arayacak ama kesin. Onun sözünü aldık."

Geçen yıl Asya Şampiyonlar Ligi'ni kazandıklarını ve bu yıl da kazanmak istediklerini aktaran Merih Demiral, "Bu yıl yeni bir formata geçirdiler, aynı Avrupa'daki gibi. Bu sene inşallah yine şampiyon olacağımızı düşünüyorum. Hedefimiz o. Çünkü tarihte bunu üst üste başaran yok. İnşallah bize nasip olur. Hem Suudi taraftarlar hem de Suudi halkı için çok önemli. Final bu yıl ya Riyad'da ya Cidde'de. Yine kazanmak bize nasip olur diye düşünüyorum. Cidde'de iki stadımız var. Biri 60 bin, diğeri de 25 bin kişilik. Büyük maçları genelde büyük stadyumda oynuyoruz. Taraftarlar zaten inanılmaz. Her maç full. Bize olan destekleri inanılmaz. Çok tutkulular, öyle söyleyebilirim." açıklamasında bulundu.

Merih, "Sıcak hava ülkede futbolu nasıl etkiliyor?" sorusunu, "Sıcaklık etkiliyor futbolu. Antrenmanları gündüz yapmıyoruz, akşam üzeri yapıyoruz. Çok da geç değil, 5-6 gibi oluyor. Bazı statlar klimalı ama bazı statlar klimasız. Dünya Kupası yolunda onları da klimalı yapacaklar. Hava şartlarından dolayı biraz zorluk var, onun haricinde bir sıkıntımız yok. Özellikle Cidde sıcak oluyor. Diğer şehirler o kadar değil. Yoksa şu an Riyad'a gitsek, diğer şehirlere gitsek gayet serin bir hava var." şeklinde yanıtladı.

"Burada kalmak, bulunmak da kolay değil"

Suudi Arabistan Ligi'nde kalitenin üst düzeyde olduğunun altını çizen milli futbolcu, "Lig kalitesi üst düzeyde. Çok büyük futbolcular var ve çok büyük takımlar var. Gelen futbolcuları görüyorsunuz. Bunlar lige çok kalite katıyor ve her geçen gün seviye artıyor. Burada kalmak, bulunmak da kolay değil. O yüzden seviye gerçekten yüksek. Al Hilal, FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda çeyrek finale çıktı, daha da gidebilirdi. Yurt dışında, İşte Suudi Ligi ile ilgili eleştiriler yapılıyor, önceden olabilir ama şu an inanın ki öyle değil. Gerçekten zor bir lig." ifadelerini kullandı.

Suudi Ligi'nde kendisini en zorlayan isimlerin sorulması üzerine ise Merih, "Mitrovic vardı, Mitrovic beni zorlamıştı. Malcom, Ronaldo, Sadio Mane ve Benzema gibi çok büyük futbolcular var. Bizi çok zorlayan Allah'a şükür olmadı ama böyle büyük futbolcularla oynamak çok zor yani. Zorlandığımız tabii ki pozisyonlar oluyor. Bu futbolcuları söyleyebilirim. Biz zorlamaya çalışıyoruz, öyle söyleyebilirim." şeklinde konuştu.

"İnşallah Ronaldo ile Dünya Kupası'nda da karşı karşıya geliriz"

Merih Demiral, Juventus'tan eski takım arkadaşı Ronaldo'nun Suudi Ligi'nde de tüm gücünü ortaya koyduğunu aktararak, "Ronaldo ile çok karşı karşıya geliyoruz. 40 yaşında olmasına rağmen çalışmasıyla, azmiyle, gösterdiği performansla herkese örnek. Maçlar dışında da konuşuyoruz. Onunla birlikte oynama şansına erişebilmiş biriyim, gerçekten çok büyük bir futbolcu. Avrupa Şampiyonası'nda, Dünya Kupası elemelerinde, şimdi lig düzeyinde karşı karşıya geldik. Onunla hep denk geliyoruz. Suudi Ligi'nde şampiyon olamadı evet. Onun için zorluyor. Ronaldo ile karşılıklı oynamak ayrı bir tecrübe. Ronaldo gibi büyük bir figüre karşı oynamak herkese nasip olmuyor. Her zaman azimli, her zaman nerede olması gerektiğini bilen bir futbolcu. Çok iyi önlem almanız lazım. Bu yaşta olmasına rağmen hala gol ve goller atıyor. Ona dikkat etmeniz gerekiyor. Hala Dünya Kupası'na da gitmek istiyor. İnşallah Ronaldo ile Dünya Kupası'nda da karşı karşıya geliriz." değerlendirmesinde bulundu.

"Galatasaray'ın Liverpool'u yendiği maç burada çok konuşuldu"

Suudi Arabistan'da Türk takımlarına da büyük ilgi olduğunu vurgulayan Merih, "Türk futbolunu çok takip ediyorlar. Zaten maçları veriyorlar. Mesela Galatasaray'ın Liverpool'u yendiği maç burada çok konuşuldu. Bizim futbolcular ve Suudi çocuklar atmosferden çok bahsettiler, 'Türkiye'de ne kadar iyi atmosferler olduğunu bir de canlı görseydiniz' dedim. Şampiyonlar Ligi'nde böyle bir galibiyetin buradaki insanları bile ne kadar etkilediğini görüyorsunuz. O yüzden Türk takımların Avrupa'daki başarıları çok önemli." ifadelerini kullandı.

Merih, "Süper Lig'den sana en çok sorulan futbolcular kimler?" sorusuna, "Süper Lig’den Osimhen'i çok sordular bana. Osimhen konuşuluyor diyebilirim. Çünkü onun Suudi Arabistan'a da gelme ihtimali vardı. Bizim Ivan Toney de Abraham'ı çok sordu. Duran’ın çok muhabbeti oldu. Al Nasr’dan Türkiye’ye gitmesi... Asensio soruldu. Böyle futbolcuların Türkiye'ye gitmesi, dünyada çok konuşulan olaylar." yanıtını verdi.

Deneyimli futbolcu, sezon sonunda Al Ahli ile sözleşmesinin biteceğinin hatırlatılması üzerine, "Burada mutluyum. Her şey yolunda. Suudi projesinin bir parçası olmaktan dolayı, ilk futbolcularından biri olmaktan dolayı mutluyum. Her şey yolunda. Tabii gelecek ne gösterir bilemeyiz ama şu an mutluyum." dedi.

Avusturya maçındaki gol sevinci

Merih Demiral, Avusturya'ya attığı gollerin videosunun kendisine izletilmesi üzerine, "İnanılmaz bir şey. Topun benim önüme gelmesi acayip bir şeydi. Zaten ben orada tam onu kovalıyordum. Tüm gücümle vurdum, bir de sol ayağıma denk geldi. İnanılmazdı. İnsan duygulanıyor, 50. saniye... Zaten orada görüyorsunuz, herkes bir yerlere koşuyor. Zaten Cenk Ağabey ile muhabbetim oldu, sonra da kulübeye koşuyorum. İnanılmazdı." ifadelerini kullandı.

Merih Demiral, Avusturya maçında attığı golden sonra bozkurt işaretiyle sevindiği fotoğraf hakkında ise şöyle konuştu:

"Bu fotoğraf tarihe geçen bir fotoğraf. O yüzden çok mutluyum. Bu simgenin daha iyi anlaşılmasına da vesile oldum. Çünkü bu işaret, ülkemizin işareti, bizim işaretimiz. O yüzden bunun daha iyi anlaşılmasına, daha aktarılmasına vesile olduğumu düşünüyorum. Bunu yanlış yere çekenler de oldu, özellikle Avrupa'da. Ama hiçbir zaman öyle bir düşüncemiz olmadı. Özellikle bizim insanımızın bunu çok iyi anladığını düşünüyorum. Çok mutlu ve gururluyum. Tarihe geçen ve yıllarca unutulmayacak bir fotoğraf. İlk golde aklımdan çıkmıştı. İkinci golde de sevinci yapıyorum, tribünlere gidiyorum, bunu yapmam bir salisede falan aklıma geldi. Maçtan önce stada giderken taraftarlarımız hep bozkurt işaretleri yapıyordu. Çoluk çocuklu aileler vardı, insanlar ağlıyordu, onu hissediyorsunuz. Onları gördükten sonra çok duygulandım. Maçtan önce, inşallah gol atmak nasip olursa aklımızın bir ucunda bulunsun dedim. İlk golden sonra unuttum, ikinci golden sonra da tribünde de bozkurt yapanları görünce bir anda aklıma geldi. Hemen yapayım dedim. Tabii bu kadar çok konuşulacağından, Avrupa'da çok kötü yöne çekileceği hiç aklımın ucundan geçmedi ama çok mutlu ve gururluyum ülkemizde de anlamının daha iyi anlaşılmasına vesile oldum."

"Sekiz şarkılık listemiz var"

Merih, maçlara giderken Mehter Marşı dinlediklerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Maçlara giderken müzik işi bizde. Genelde ben açıyorum. Hakan Ağabey de çok açar. Hakan Ağabey'den sonra da ben açarım. O yüzden Mehter Marşları, Türklük Marşları falan inanılmaz. O yüzden onun da bir hava vermesi var yani. Favorimiz Fetih Marşı, Fatih’in fethettiği yaştasın var. Onları hep açıyoruz. Sekiz şarkılık listemiz var, maçlara giderken hep aynı şarkıları dinliyoruz."

Kaynak: AA