Şimdi sizleri iki sezon öncesine götüreceğim…

THY EuroLeague'yi kazanan Fenerbahçe Avrupa basketbolünün en büyüğü olmuştu.

Millet olarak Sarı Lacivertli ekibi yürekten kutlamıştık…

Sırp Teknik Adam Obradovic'in yönetimindeki Fenerbahçe, hemen her maçta keyif vererek kupaya uzanmıştı.

Finalde de Yunanistan'ın deneyimli oyunculardan kurulu ekibi Olympiakos'u sahada adeta ezerek büyük kupayı müzesine götürmeyi başarmıştı.

Bu tablo gerçekten 'muhteşem' görünüyordu bize ilk bakışta!

Ama ne var ki, sahada mücadele eden oyuncuların tümü yabancı kökenliydi.

ABD'liydi, Makedondu, İtalyandı, Yunandı, Sırptı…

Say sayabildiğin kadar yabancı ülke adını…

Türk kulübünde Türk oyuncular sadece 1- 2 dakikalığına o da 'dostlar mecliste görsün' anlayışıyla sahaya sürülüyordu, hemen her müsabakada…

Finalde de son 15- 20 saniye 'Onlar da şampiyon kadroda yer alsın' mantığıyla ellerini basket topuna değdirebilmek için çaba göstermişti bizimkiler!

Acı ama 'gerçek' buydu!

Şimdi çoğunluğun, 'bunu herkes yapıyor' dediğini duyar gibi oluyorum.

Doğrudur da…

Ama bunun tersini yapan da var; Olympiakos'u örnek verebiliriz.

Onlarda oynayan Yunanlı basketbolcü sayısı, yabancılardan hep fazla!

Alt yapıları mükemmel; sürekli oyuncu çıkarıyorlar yukarıya…

Sırplar, Litvanyalılar, İspanyollar, Fransızlar, İtalyanlar dünya çapında basketbolcü yetiştirmeye devam ediyorlar!

İstenince oluyor…

Yeter ki, kendimize özgü sistemi bulup, bunu kulüplere monte etmeyi başarabilelim…

Tehlike geliyorum diyor; yakında Milli takımımıza kaliteli oyuncu bulmakta zorlanacağız.

Hatta zorlanmaya başladık bile…

Önce Emir Plerdzic'i oynatmak, ardından Bobby Dixon'u Ali Muhammed yapıp milli formayla sahaya sürmek, şimdi de Scotie Wilbekin'e kapıları sonuna kadar açmak hüner değil!

* * *

Ancak, bu 'yabancılaşma' sadece basketbolde değil, başta futbol olmak üzere bir çok branşta büyük bir hızla uygulama alanı buluyor!

Hatta iş o kadar abartılıyor ki; şaşırmamak elde değil.

Hatırlayacaksınız, geçmiş sezonda küme düşmesi kesinleşen Adanaspor bile sahaya 11 yabancı futbolcu ile çıkmıştı!

Olacak şey değil.

Bir çok futbol takımımızda yabancı futbolcu sayıları Türkleri geçiyor!

'Ucuz etin yahnisi yavan olur'

Evet… Bir dolu kalitesiz yabancı oyuncuyu hiç çekinmeden transfer edilebiliyoruz.

Çünkü, 'Herhangi bir kriter yok…'

İstediğinizi alabiliyorsunuz…

Futbol federasyonunun, 'Yabancı sporcu sayısındaki sınırı kaldırması', ligimizde 10-15 kaliteli ismi kenarda tutarsak, büyük bir dejenerasyona sebep oldu.

Maçlarda kalite düştü…

Bu nedenle, tehlikeli gidişe 'dur' diyecek kararlar bir an önce alınmalı; yabancı sporculara mutlaka bir 'kriter' getirilmelidir!

* * *

İş burada da bitmiyor…

Başta atletizm olmak üzere bir çok federasyonda da 'devşirme yöntemi' hız kazandı.

Yabancı sporculara Türk Pasaportu verilerek madalya sayılarında artış sağlayan, bu yolla koltuğunu sağlamlaştıran federasyon başkan ve yöneticileri, bilmem sporumuzun altına dinamit koyduklarının farkındalar mı?

Bir çok sıradan sayılabilecek şampiyonada ellerindeki Türk Bayrakları'nı sallayarak kürsüye çıkan yabancı kökenli atletlere, güreşçilere, boksörlere ve öteki branştakilere çok rastlar olduk.

Ama bu isimler olimpiyat, dünya ya da Avrupa şampiyonalarında bir ikisi dışında başarı elde edemiyorlar.

Doğru dürüst dereceleri yok!

Voleybolda şampiyonluklar kazanan Vakıfbank'ın kadrosu da yabancı ağırlıklı; hentbolün kulüpler bazında bayanlardaki yükselişinin altında yatan gerçek de yabancı sporcuların çokluğu!

Halkbank erkek takımındaki yapılanmada benzer özellikler taşıyor.

Bunu değişik branşlarda elde edilen başarılı sonuçlar için de söyleyebiliriz.

Spor sistemimiz yabancılara endeksli!

Maalesef acı gerçek bu…