Fosillerden mikroorganizmalara, mantarlardan kuşlara kadar yüzlerce türe ait örneklerin yer aldığı müze, Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünde bulunuyor. Türkiye ve dünyadan toplanan sürüngen, balık, kuş, memeli örneklerinin aynı çatı altında buluştuğu müze Türkiye’nin ve başkentin ilk Biyoçeşitlilik müzesi.  

Anadolu, yerkürede mevcut olan sekiz önemli Gen Merkezi’nden iki tanesini içermekte ve bugün farklı ülkelerde yetiştirilen pek çok bitki ve hayvan türünün ataları bu topraklardan dünyaya yayılmış. Bu bakımdan Anadolu ekosistemi, doğal bir gen bankası niteliğinde. Ancak, bu canlı türleri ve onların taşıdığı nadir özellikler, bulundukları habitatlarda, bilinen veya bilinmeyen değişik çevre sorunları ile karşı karşıya kalmakta. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nün öğretim elemanları, bu zengin toprakların verdiği ilham ve sahip olduğu çeşitliliği koruma kaygısıyla bir Biyoçeşitlilik Müzesi kurmak için kolları sıvamış. Amaç, biyoçeşitliliğin önemi ve korunması için kamuoyu farkındalığı oluşturarak, çocukları ve gençleri burada buluşturarak eğitime nitelikli katkı sunmak. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası araştırmacılara Anadolu’nun eşsiz ve zengin biyoçeşitliliğini çalışabilmeleri için kapsamlı bir altyapı sağlamak.

FOSİLLERİN YÜZDE 85’İ ANKARA’DAN

Biyosfer Müzesi kurucusu ve müdürü Prof. Dr. Selim Süalp Çağlar müzenin kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: “Biz aslında Hacettepe Biyoloji bölümünün öğretim üyeleriyiz. Öğrenci laboratuvarlarını güçlendirmek istiyorduk. Devlet Planlama Teşkilatı’ndan kaynak alıyorduk. Bende biyoçeşitlilik konusunda proje hazırladım. 2008’de teklif verdik 25 milyon doların üzerinde bir destek aldık.”

İlaç gibi egzersiz de “kişiye özel” reçete edilmeli İlaç gibi egzersiz de “kişiye özel” reçete edilmeli

Müze bilim insanları ile doğaya, gezegene ve bilime ilgi duyan tüm insanlar arasında köprü kurarak, ilham verici bir buluşma alanı niteliğinde. 3 kattan oluşuyor. Girişler ücretsiz. Pazartesi hariç ziyarete açık. 3 katlı müzede deniz canlıları, böcekler, bitki türleri, hayvanlar olmak üzere jeoloji, biyoloji, antropoloji bilim dallarından oldukça zengin bir içeriği sahip. Prof. Dr. Çağlar, müzede 3 bin civarında böcek olduğunu söylüyor. 40-50 yıllık materyaller olduğuna dikkat çekiyor. Fosillerin yüzde 85’inin Ankara’dan ve civar yerlerden topladıklarını ifade ediyor. Ancak personel sıkıntısı yaşadıklarını dile getiriyor.

MATERYALLERİN GÜVENLİĞİ İÇİN PERSONEL ŞART

Prof. Dr. Çağlar, müzenin Ankara halkı tarafından yoğun ilgiyle karşılandığını ancak personel sıkıntısının olduklarını söylüyor. Müze müdürü Çağlar, materyallerin tahrip edilme endişesinden ve güvenliğinden dolayı en az her katta güvenlik olması gerektiğini anımsatıyor.

KADAVRA HERKESİN İLGİ ALANI

Müzenin bodrum katında Yumuşakçalar, Deniz Kabukluları, Yengeçler, İstiridyeler, Böcekler, Kelebekler, Sinekler, Omurgasızlar, Mikrobiyoloji, Bakteriler, Tek Hücreliler, Büyük Patlama, Güneş Sistemi, Gezegenler, Jeoloji, Fosiller, Mineraller, Kayaçlar yer alıyor. Zemin katta Bitkiler, Balıklar, Sürüngenler, Kuşlar ve Mantarlar bulunuyor. Üst katta ise, Küçük ve Büyük Memeli Hayvanlar, Şempanze Goril, Primat Evrimi, Antropoloji, Prehistorya, Göbeklitepe, İklim Değişimi- Küresel Isınma, Ekoloji, Genetik Çeşitlilik yer alıyor. Biyosferde çeşitliliği en yüksek canlı grubu olan böceklerden tam 3 bin örnek bulunuyor. Toplam 10 binin üzerinde örneğin yer aldığı müzenin en dikkat çeken kısımlarından biri plastisyon işleminden geçen gerçek insan kadavrasının yer aldığı bölüm. 

GÜNDE BİN 500 KİŞİ ZİYARET EDİYOR

Biyosfer Müze, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günler olmak üzere haftanın dört günü 10.00 ile 16.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Özellikle öğrenciler tarafından ziyaret edilen müzeye farklı yaş grupları da ilgi gösteriyor.  

Kaynak: Nursel DİLEK MANAVBAŞI