Hemen herkesin, yaşamının bir dönemine ait unutulmazları vardır.

Ve o unutulmazlara tanık olan, caddeler, sokaklar, köşe başları, duvar dipleri, ağaç gölgeleri, sahiller, uçsuz bucaksız tarlalar, evler, işyerleri, parklar, lokantalar, kahvehaneler, pastaneler…

Saymakla bitmez.

Benim unutulmazlarımın arasında Olgunlar Sokak'ın ayrı bir yeri vardır.

Mesleğe ilk adımımı attığım haber ajansının bulunduğu sokağın adıdır Olgunlar.

Cumhuriyet tarihine damga vuran nice olaylara gazeteci gözüyle tanık olduğum sokak.

Mesleğin alfabesini öğrendiğim ''okul''un, Türk Haberler Ajansı'nın bulunduğu sokak.

Sağ-sol olayları, sokak çatışmaları, askeri müdahaleler, Kıbrıs Harekatı, karartma geceleri, sıkıyönetim günleri, koalisyon hükümetleri…

Olgunlar Sokak günlerinde nelere tanık olmadık ki?

Unutulacak gibi değil hiç biri.

Profesör Yakup Kepenek'in aracından inerken gözlerimin önünde uğradığı ve yara almadan kurtulduğu silahlı saldırıyı mı?

O dönem Ankara'nın en popüler eğlence mekanlarından biri olan ve ajansın bulunduğu binanın girişinde yer alan Feyman Kulüp'te günün stresinden kurtulmak, eğlenceli bir gece geçirmek için dostlarla bir araya gelen grupların yüzlerinden taşan mutluluk ifadelerini mi?

Karşı kaldırımı mesken tutan Pehlivan Dayı'nın sumo güreşçilerini andıran cüssesiyle sabahtan akşama dek gelip geçenlerin ayakkabılarını büyük bir titizlikle parlatışını mı?

Ya da, haber trafiğinin durgunlaştığı akşam saatlerinde şık giyimli gençlerin Atatürk Bulvarı'ndan podyumda yürüyormuşçasına bir aşağı, bir yukarı tur atışlarını Ajansın penceresinden izlemeyi mi?

Hangisi unutulabilir?

Şimdi her biri mazinin derinliklerinde kaldı.

Birkaç büfeyle, öğrencilerin uğrak yeri olan ikinci el kitap satışı yapanların tezgahları aldı eskilerin yerini.

Yolum düştükçe anımsarım o günleri.

Adını sokaktan almış olgun düşünceler içinde.