Kamu emekçilerine yapılan yüzden 49'luk zamprotesto etmek amacıyla Sakarya Caddesi’nde toplanan KESK Ankara Şubeler Platformu, basın açıklaması gerçekleşti. Açıklamayı okuyan KESK sözcüsü Melek Aşır, “Zam yağmuru ile başlayan ve bu yağmurun her ay şiddetlenerek kasırgaya dönüştüğü zorlu bir yılı geride bıraktık. Ülkeyi yönetenler “işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atsa da reel ücretlerimizin, maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise açıkladığı rakamlarla   bizim   çarşıda,   pazarda, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor” ifadelerini kullandı. İşçi, asgari ücretli ve kamu emekçisinin ücret artışlarında TÜİK’in sanal verilerinin temel alındığını ifade eden Aşır, “Yani TÜİK emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor” diye konuştu.

“HER YIL AYNI OYUN SAHNELENİYOR”

Her yıl aynı enflasyon oyununun sahnelendiğini ve sadece son üç yıl üzerinden bakıldığında maaşlarının nasıl iç edildiğinin görüldüğünü belirten Aşır, 2021-2023 yılları arasında ENAG ve TÜİK arasındaki enflasyon oran farkını şu şekilde dile getirdi: 

Yıl 2021: Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre 2021 yılı enflasyonu yüzde 83 olarak açıklanmıştı. TÜİK’in açıkladığı oran ise yüzde 36 ile bunun yarısının bile altında kalmıştı.

Yıl 2022: Zam fırtınasının hiç dinmediği koşullarda TÜİK yıllık enflasyonu ekim ayı itibari ile yüzde 85’i geçmişti. Zam yağmuru devam etmesine rağmen TÜİK aralık ayında yıllık enflasyonu yüzde 64 olarak açıkladı. Ancak ENAG verilerine göre 2022 enflasyonu TÜİK verisinin tam 73 puan üzerinde, yüzde 137 olmuştu.

Yıl 2023: Hükümet bir önceki Orta Vadeli Programda (OVP) yüzde 8 olan enflasyon hedefini önce yüzde 24,9’a çıkardı. Yılın daha ilk birkaç ayında bu hedefin tutmayacağı anlaşılınca hedef iki kattan fazla artırılarak temmuzda yüzde 58’e çıkarıldı. Bunun da tutmayacağı görülünce enflasyon hedefi bu kez 6 Eylül 2023 tarihinde açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) yüzde 65’e çıkarıldı. ENAG ise 2023 yılında enflasyonun TÜİK rakamını ikiye katlayarak yüzde 127 arttığını açıkladı.

Tüm   bunlara rağmen   iktidar   sözcüleri, 3 Ocak’ta açıklanan verilerden sonra hiç sıkılmadan ‘Yıllık enflasyon yüzde 64,77 oldu. Hedeflediğimiz yüzde 65’in altında kaldı’ diyorlar. Kısacası yılın başındaki enflasyon hedefini kademe kademe 2,5  kat artıranlar, yılın sonunda bu hedefin 0,23 puan altında kaldık diyerek hepimizle dalga geçiyorlar” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE ENFLASYON SIRALAMASINDA EN YAKIN RAKİBİNİ 6’YA KATLADI”

“Oysa ülkemiz TÜİK’in bu sanal rakamlarına göre bile enflasyonu en yüksek ülkeler sıralamasında liderliği kimseye bırakmıyor”diyen Aşır, OECD enflasyon ortalaması yüzde 5,5 iken Türkiye’de enflasyonun TÜİK’in rakamlarına göre bile bunun yaklaşık 12 katına ulaşmıştığını belirtti. Aşır, “36 ülkenin üyesi olduğu OECD içinde Türkiye’den sonra enflasyonu en yüksek olan ülke yüzde 10 ile Kolombiya’dır. Yani Türkiye OECD içinde enflasyon sıralamasında en yakın rakibini 6’ ya katlamaktadır” dedi.

“İĞNEDEN İPLİĞE ZAM YAĞMURU SÜRÜYOR”

Yeni yıla girildiğini ancak değişen bir şey olmadığını belirten Aşır, zam yağmurunın temel tüketim maddelerinden, gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürdüğünü belirtti. Aşır, “Bu koşularda Ocak 2024 itibari ile altı aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78) artı toplu sözleşme artışı   (yüzde 15) ile maaşlarımızın toplamda yüzde 49,25 artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor. Oysa bu “müjde” koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon oranında artış demek dünyanın her yerinde sıfır zam demektir. Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin cebinden çalmaya devam etmek demektir. Nitekim bugün aldığımız maaşlar, elimizdeki bordrolar yıllardır sürdürülen bu   soygun düzenini ispatlamaktadır” ifadelerini kullandı.

“CEBİMİZE GİREN MAAŞIN YARISI EMEKLİ AYLIĞINA YANSITILMAYACAK”

Eşi çalışmayan, 2 çocuklu, en düşük kamu emekçisi maaşı eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL’de, ortalama kamu emekçisi maaşı ise yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kaldığını dile getiren Aşır, “Üstelik 2023 yılı temmuz ayında geçilen “yeni maaş rejimi” ile bu tutarların 12 bin TL’si “ilave seyyanen ödenek” ortalama 5 bin TL’si ise “ek ödeme” adı altında taban aylığa yansıtılmayacak tutarlardır. Kısacası cebimize giren maaşın yarısı emekli aylığımıza yansıtılmayacaktır” dedi.

Mevcutta 7.500 TL olan en düşük emekli aylığının ne kadar artacağı ise hala belirsiz olduğunu ifade eden Aşır, “Eğer altı aylık enflasyon (yüzde 37,6) artışı uygulanırsa en düşük emekli aylığı 10 bin 320 TL’ye çıkacaktır. Bu nedenle geçtiğimiz yıl ilave seyyanen ödenekten de yararlandırılmadığı için sefalete itilen milyonlarca emekli bu rakama refah payı eklenmesini bekliyor. Ama yüzde 10 refah payı dahi eklense en düşük emekli maaşı 11 bin TL ile açlık sınırının da asgari ücretin de altında kalacaktır.En önemlisi önümüzdeki günlerde de TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yapılan artışların bir iki ay içinde hiçbir karşılığı kalamayacaktır. Hepimizin maaşları, ücretleri sefalet düzeyine daha fazla yaklaşacaktır” ifadelerini kullandı.

Aşır, “Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz” diyerek taleplerini şöyle sıraladı:
Öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz.

Ardından en düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk, kira ve ulaşım gibi yardım kalemleri ile bugün 50 bin TL’yi aşan üstünde olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Bu rakamın her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz.

En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari ücretin yüzde 110’una çıkarılarak net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz.

Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15 ten yüzde 10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz.

Dışişleri: ABD'nin çifte standardı sonlandırması çağrımızı yineliyoruz Dışişleri: ABD'nin çifte standardı sonlandırması çağrımızı yineliyoruz

Tüm kamu emekçilerine ücretsiz öğlen yemeği istiyoruz. İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 4 bin TL yemek yardımı verilmesini istiyoruz.


TEPKİ İÇİN BORDROLARINI YAKTILAR

Gerçekleşen basın açıklamasının ardından KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri  yapılan yetersiz zamlara karşı maaş bordrolarını yakarak tepkilerini gösterdi.


 

Editör: Muhammed Ali Yahşi