Abdurrahman Antakyalı 34 yıllık foto muhabiri… Meslek yaşamı boyunca çektiği karelerle binlerce anıya, olaya şahitlik etmiş bir isim. 12 Kasım Düzce depreminde elinde ekmekle enkaz önünde duran adamı çektiği fotoğraf depremi anlatan sembol fotoğraflar arasında yer aldı.
 
Anadolu Ajansı’nda başladığı ‘çocukluk hayali’ olan gazeteciliği seçmesinde iki önemli kırılma noktası var. İlki, ilkokul öğretmeninin öğrencilere sorduğu ‘Gündeminizde ne var?’ sorusu, onu gündemi takip etmeye sevk etmiş. Haberle ilk tanışıklığı da bu vesileyle olmuş. Diğeri ise 12 Eylül öncesi İskenderun’da yaşadıkları mahalledeki kahvehanenin kurşunlanması. Olayı takip etmeye gelen muhabirin ‘gel bakalım şu kurşun deliklerini göster demesiyle’ kendisini poz verirken bulmuş.
 
Mahalleye gelen o muhabirden etkilenir Antakyalı. Elindeki fotoğraf makinesiyle mahallede yaptığı haber bir anda etkiler onu. O muhabirden sonra kararı kesindir, gazeteci olacaktır. İlk tercihlerini İletişimden yana kullanır. Staj yapmak için girdiği ajansın kapısından 23 yıl sonra binlerce anıyı sığdırarak emekli olarak ayrılır.

Abdurrahman Antakyalı, şimdilerde ise kurucusu olduğu bağımsız bir fotoğraf ajansı olan Depo Photos'u 12 yıldır yönetmeye devam ediyor. Bu platformda mesleğe gönül veren yüzlerce foto muhabiri gence de umut aşılıyor.

Foto muhabirliğine nasıl başladınız ?
 
Gazetecilik benim çocukluk hayalimdi bu yüzden her zaman ‘Büyüyünce ne olacaksın ?’ sorusuna ‘Gazeteci olacağım’ yanıtını verirdim. Hayatımdaki iki unsurun gazetecilik öykümün başlamasına yol açtığını söyleyebilirim. Bunlardan ilki; İlkokul öğretmenimin biz öğrencilerine ‘Gündemden ne getirdiniz?’  diye sormasıydı. Kendisi sık karşılaşılan bir öğretmen modeli değildi ve her gün aynı soruyu sorması beni gündemi takip ettirmeye alıştırmıştı. Böylelikle haberle tanıştım ve haberi sevdim. İkinci ve trajikomik olan unsur ise 12 Eylül öncesi İskenderun’da yaşadığımız mahalledeki kahvehanenin kurşunlanmasıydı. Mahallemizde o dönem sık çatışmalar yaşanırdı ve bu kurşunlanan kahve de ekmek aldığım fırının yanında bulunuyordu. O sabah ekmek almak için fırına gittiğimde olayı takip etmeye gelen yerel bir muhabir ‘Gel bakalım, şu kurşun deliklerini göster bana’ dedi ve elimde ekmek, parmağımla kurşun deliklerini gösterirken fotoğrafımı çekti. Bulunduğumuz mahalle, İskenderun’un bıçkın diye tabir edilen kenar bir mahallesiydi yani içerisinden avukat ya da doktor çıkaran bir yer değildi bu yüzden elinde fotoğraf makinesi ile bir muhabiri görmek neredeyse o muhabiri gördüğümüz en büyük adam yapıyordu ve bu adamın yaptığı iş beni çok etkilemişti. ‘O gazeteci, ben de gazetecilikle ilgiliyim; Demek ki gazetecilik böyle bir şey’ diyerek belki de o muhabir bana mesleğin sağlamasını sağlamasını yaptırdı . Üniversite tercihlerimde de ilk sıralarda hep iletişim fakülteleri yer aldı ben de Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazandım ama mesleki açıdan foto muhabirliğinden çok muhabirlik ile ilgiliydim. Okulu bitirdikten sonra staj yapmak için iki seçeneğim vardı. Bunlardan biri Anadolu Ajansı’nın fotoğraf servisi diğeri ise bir gazeteydi. Ancak o gazeteyi takip ettiğim için sallantıda olduğunu biliyordum. Ben de bu yüzden staj tercihimi Anadolu Ajansı fotoğraf servisinden yana kullandım ancak fotoğrafla ilgili yeterli bilgiye de sahip değildim. O dönem de Ajans’tan bir foto muhabiri ayrıldığı için pozisyon boşluğu oluşmuş bu yüzden de stajyer olarak kısmen fotoğrafa ilgili, fotoğrafta belirli bir yol almış birisini istiyorlardı. Yani benim için orada staja başlamak çok tesadüfi bir şekilde altın tepside sunulmuş iş olanağıydı. Staj dönemimde belki biraz da şansım yanımda oldu çünkü görevlendirildiğim haberlerde olaylı açılışlar, bakanlara saldırı gibi çok önemli olayların atlatma fotoğraflarını çektim. Önemli gazetecilerin olduğu yerlerde benim çekmiş olduğum fotoğraflar iş yapınca o dönemki fotoğraf şefimiz Mehmet Ünlü ‘Senin stajını devam ettireceğim, sen burada devam edeceksin’ dedi. Hatta bana bir de stajyer maaşı bağladılar ve yaklaşık 8 ay kadar normal stajyerlik 3 ayda resmi staj dönemi ile toplamda 11 ay staj yaptıktan sonra kadrolu foto muhabiri olarak başladım. Foto muhabiri olmak aklımın ucunda yokken foto muhabiri olduktan sonra başka bir kurumdan muhabirlik teklifi geldi ama gitmedim. Çünkü foto muhabirli olarak kendimi daha iyi ve daha fazla ifade edebileceğimi, olaylara daha yakın olabileceğimi gördüm. Foto muhabiri olmak için olay yerinde olmak gerekiyor ve bu tanık olma durumu benim çok daha hoşuma gitmişti. Tanık olunan olayı olduğu gün doğru görsellerle kamuoyuna paylaşmak ve ilerleyen zamanda insanların geçmişi anlayabilmeleri için doğru kodlar ve görsellerle sunmak benim için sihirli bir hale gelince foto muhabirliğini çok sevdim ve bu şekilde mesleğime devam ettim. 


 
M A Y 6952 

‘‘Teknoloji olmazsa olmaz ama onu değerli kılan şey gazeteci kumaşı olan foto muhabirinin yaptıklarıdır’’ 
 
Foto muhabirliğin geçmişten günümüze yaşadığı değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz ?
 
Her meslekte olduğu gibi belirli bir süreç içerisinde foto muhabirliği de evirmi yaşıyor. Hem fotoğraf hem de muhabirliği kapsayan bu mesleğin iki tarafında da gelişim ve değişimi görüyoruz. Fotoğraftaki değişim ağırlıklı olarak teknoloji alanında yaşanırken gazetecilik kısmında da içerik, sunum ve habere ulaşma şekilleri form değiştiriyor. Fotoğraf teknolojisine bakarsak hızlı değişen bir alan olmadığını görebiliriz zira dijital fotoğraf makinesi de filmli makinelerin temel çalışma prensibi üzerine kurulmuştur. Perde açılınca önceden ışık cama, metal plakalara filme düşerken şimdi sensöre düşüyor yani üretim biçimi ve mantığı hemen hemen aynı. Ancak teknolojik gelişim sayesinde her alanda yaşanan kolaylaşma durumu fotoğraf üretim sürecine de yansıdı. Mesela şu an çektiğimiz bazı fotoğrafları bundan 50 yıl önce çekmek istesek aşırı derecede zorlanır ya da çekemezdik. Örneğin bir savaştasınız, filmlerin ışığa duyarlılığı çok düşük ve gece çekimlerinde flaş kullanırsanız yeriniz belirlenebildiği için flaş dahi kullanamıyorsunuz. Ama günümüzde fotoğraf makineleri neredeyse gece görüş dürbününe dönüşmüş durumda. Bu dijital teknoloji sayesinde okurun ve izleyicinin çok etkilendiği belki de hiç görmediği gece sahneleri atmosferine sokan fotoğrafları üretebildik. Ayrıca gelişen internet sayesinde bilgiyi hızlı bir şekilde bayatlamadan üretip paylaşabiliyoruz. Bu durum da insanların haber alma hızlarını etkiliyor. Teknoloji foto muhabirliğinin olmazsa olmazı fakat teknolojiyi değerli kılan şey de gazeteci kumaşı olan foto muhabirinin yaptıklarıdır o teknolojiyi kullanarak yaptıkları şeylerdir.
 
 
‘‘Bütçenin daralması en büyük sorun’’

Foto muhabirliğinde en çok yaşanan sorunlar nelerdir?
 
Gazete ve medya kuruluşlarının yaşadığı en büyük sorunun bütçe sorunu olduğunu düşünüyorum çünkü bu kuruluşların ayakta kalmasını sağlayan bütçe gün geçtikçe daralmaya hatta yok olmaya başladı. Bu yok oluşun temelinde ise bütçenin esas belirleyeni olan reklam gelirlerinin on binlerce paya bölünerek düşük fiyatlarla paylaşılması yatmakta. Geçmişte 20 majör medya kuruluşu tarafından bölüşülen reklam payı böylesine ufak parçalara ayrıldığında ilk olarak iyi gazeteciliği etkiledi. Geçmişte gazetecilik alanında nitelikli insanlar iyi maaşlarla çalıştırılır, haberler deneyimli kadrolar tarafından yerinde izlenirken bütçe sorunu ile birlikte seyahat giderleri karşılanmadığından muhabir olay yerine gönderilmiyor bu da haberin içeriği etkileyerek bir noktada halkın doğru ve iyi haber  alma hakkını tehdit etmeye başlıyor. Maaşlar düşünce gazetecilik de cazip meslek olmaktan çıkıyor ve ‘Ben bu meslekten yol alacağım’ diyenlerin sayısı da ne yazık giderek azalıyor. Hala iyi gazetecilik yapmaya çalışan, muhabirlerini ve foto muhabirlerini bir kaç yere gönderen kurumlar var ancak bu kurumlar da giderlerini başka alanlarda kısmak zorunda kalıyor. Eskiden en cazip yüz meslek sıralamasına baktığımızda gazetecilik sonlarda bile olsa kendine yer bulurdu çünkü yaptığımız işin ağırlığı, riski, tehlikesi ve yoruculuğu karşılığında denk bir gelir elde edilirdi. Günümüzde ‘Hayır bu işin hakkının daha çok olması lazım’ denildiğinde ve istenilen gelir elde edilemediğinde gazetecilik ilk yüzden çıktı hatta ilk 200 içerisinde yer alıyor mu bilmiyorum. Aynı zamanda gazetecilik ve foto muhabirliği çok rekabetçi bir iş koludur. En iyi görüntüyü almak için mücadele eden onlarca kişi ile aynı platformda çalışıyoruz ve çektiğimiz fotoğrafların hem o anı anlatmasını hem de insanların etkilemesini istiyoruz. Ve bütün bunları yaparken de üzerimizde bulunan etik baskıyı ve sınırı hissediyoruz.

‘‘Kutbun her iki yönünde yer alan kuruluşlar Depo Photos’un abonesi oluyor’’
 
Depo Photos nasıl başladı? Şu anda ne durumda? 
 
Bağımsız bir fotoğraf ajansı kurmak ve  gazetecilerin kendi içeriklerini yönettikleri ve bu içerikleri son kullanıcıya aboneleri aracılığıyla eriştirdikleri bir ajans fikri hep aklımdaydı yani Depo Photos çok uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir projeydi. Ancak o dönemde çok yüksek maliyetli bir işti. İnternet ve dijital fotoğraf teknolojisi ile bazı maliyetlerin düşmesi bu hayalimi gerçekleştirme konusunda bana daha fazla cesaret verdi. Bu hayali paylaşan bir grup arkadaşla da konuşup ‘Evet bir deneyelim bunu’ diyerek yola çıkıldı. Ancak bu yolda asla ‘Oltayı atarız illa bir balık gelir’ mantığı hareket edilmedi. Bu işe tamamen rasyonalist bir şekilde, hem Türkiye’nin hem dünyanın ihtiyacı olan bir iş olduğunu görerek başladık. 2012 yılında resmi olarak kurduğumuz Depo Photos’un yapılanmasını değişen dünya, medya, ihtiyaçlar ve istihdam politikalarına yönelik çizdiğimiz yol haritasına göre inşa ederek hedefimizi ağırlıklı olarak dijital medyaya oturttuk. İçerik yönetimimizde de buna çok ağırlık verdik. Ancak 2015 yılına kadar Depo Photos’u abonelerimize açmadık çünkü bizi daha güçlü bir kurum yapan içeriğimizin açıldığımız anda çok güçlü görülmesi gerekiyordu. 2015 yılına gelindiğinde içeriğimizin bizi tatmin ettiğine karar verdik ve ilk abonemizi alarak yol almaya başladık. 2015 yılında yaklaşık 300 bin civarı fotoğraf arşivimiz varken günümüzde 3,5 milyonu geçen fotoğraf arşivi sayısına ulaştık. Aslında elimizde çok daha fazla fotoğraf var fakat fotoğrafların alt yazıları ve anahtar kelimelerini geçmek editoryal alanı çok yoruyor ve uğraştırıyor. Ancak gelişen yapay zekanın arşiv yönetimimize, özellikle anahtar kelimelendirme açısından çok büyük katkısı olacağını düşünüyor ve şu sıralarda yapay zeka alanında dünyadaki değişim ve dönüşüm açısından incelemelerde bulunuyoruz. Depo Photos olarak gidişatımız iyi, hem fotoğraflarımızın kullanım sayısı hem de abone sayımızın sürekli artıyor olması bizi çok sevindiriyor. Çok kutuplaşmış bir ülkede yaşamamıza rağmen kutbun her iki yönünde yer alan kuruluşlar Depo Photos’un abonesi oluyor. Çünkü “gazetecilik” yaptığımız konusunda her iki taraf da yaptığımız işi takdir ediyor. Biz doğrudan haberi arıyor ve orada haber varsa bunu paylaşıyoruz, yani sadece bir kesime yönelik içerik üretmiyoruz. Bazı gazeteler sadece kendi okur kitlesine göre yayın profili oluşturup buna göre yayın yapıyor, bu gazeteler için bir tercih meselesidir ama ajanslarda durumun aynı olduğunu düşünmüyorum. Farklı görüşe sahip aboneler içerikleri adına görsele ihtiyaç duyuyorlar biz de bu görselleri elimizden geldiğince ve elbetteki kendi kriterlerimiz doğrultusunda kendilerine ulaştırıyoruz.  


Foto muhabiri  sanatçı mıdır değil midir ?
 
Ara Güler kendisine sanatçı denilmesine çok kızardı mesela. Sanatçı yaptığı işi kurgular çünkü kendi yaratıcılık dünyasının sınırı yoktur. Foto muhabirliğinin ise sınırları vardır. Bizim mesleğimizde çok ciddi etik sınırlarımız vardır. Foto muhabirliğinde konuya müdahale edilmez, fotoğrafta bir şey çıkarılmaz ya da eklenmez. Bu etik kurallar foto muhabirleri ile fotoğraf sanatçıları arasındaki temel farklardan bir tanesini oluşturur. Biz fotoğraflarımızı bir metin eşliğinde sunar gerçeğe sadık kalmaya çalışırız ama bu demek değildir ki foto muhabirlerinin çektiği fotoğraflarda sanatsal içerik yoktur. Foto muhabiri de hayat içerisindeki sanatı iyi bir ışıkta iyi bir duyguda ve atmosferde yakalıyor. 

‘‘Foto muhabiri kendini bu mesleğe adamış olmalı’’

Foto muhabiri olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir ?
 
Genç arkadaşlarımıza ilk ve en önemli tavsiyem ne olmak istediklerine karar versinler çünkü bir gün foto muhabiri olmak isteyip bir başka gün Peru’da Cafe açmak isteyen arkadaşlarla karşılaşabiliyoruz . Her meslekte olduğu gibi foto muhabirlikte de, başarılı olmak için kişinin; işine tutku ile bağlanmış, kendini o işe adamış, yeniliklere açık bir şekilde sektörünü tanımış ve kendi deneyimleriyle başkalarının deneyimlerini doğru bağlamlara oturtmuş olması gerekir. Bu işi yapacak kişinin kendini mesleğine adamış olması ve mesleğin gecesi gündüzünün olmadığını bilmesi mecburidir. Bu yüzden mesai altında çalışmak isteyecek ya da zamanı sorun edecek genç arkadaşlarımız bu işe adım atmamalıdır. Foto muhabirlik, sadece fiziksel anlamda bir yerde bulunmaktan da öte çektiğiniz fotoğraflarla, yazdığınız yazılarla topluma bir şeyler aktarmaktır ve bunu doğru yapabilmek için aktardığınız şeyi iyi bilmeniz gerekir. Bunun yolu da çok okumak, çok fotoğraf incelemek, gündemi yakından takip etmek ve bunları gazetecilik formuna oturtmaktan geçer. Geçmişte medya kuruluşları muhasebe, hukuk, ulaştırma servisi gibi bölümleri bünyesinde barındırırdı, günümüzde ise foto muhabirliği tek tabanca pozisyonuna düştü. Bu yüzden foto muhabiri adaylarının gazeteciliğin temel ve evrensel kurallarına hakim olması, yapacakları işin maliyetini hesaplayabilmesi şart. Şimdilerde foto muhabirleri aracının yakıtından, konaklama, yeme içme maliyeti hesaplamalarına, çektiği fotoğrafların yasal takibine kadar bütün bu işleri kendisi yapmak ve yaparken de bu işlerden yüksünmemek zorunda. Üretmek ve  fotoğraf çekmek de foto muhabirlerinin kendilerini zinde tutmaları için önemli unsurlar arasında. Foto muhabirleri kendilerini hazır tutmak için farklı konulardan bol bol fotoğraf çekip çektikleri fotoğraflarına eleştirel gözle bakmaları ve yaptıkları işleri kolay beğenmemeleri gerekir. Bu kendi çıtalarını yukarıya çıkarabilmek için çok önemlidir.Haber fotoğrafçılığının temel özelliklerinden biri izleyicinin çabuk algılamasını istenilen fotoğraflar çekmektir. İzleyici fotoğrafa bakarken fotoğrafta neyin olup bittiğini çabuk anlamalı. Bu da foto muhabirinin doğru yer seçiminden doğru diyafram aralığına kadar farklı şeyleri aynı anda doğru olarak ayarlamasını gerektirir. Foto muhabiri adayları iyi filmler seyreder, bol bol fotoğraf inceler, romanından sosyolojisine farklı konularda bol bol okursa kendileri farkında olmadan iyi fotoğraflar çekmelerine aracılık eder. Hiç kitap okumayan hiç sinemaya tiyatroya gitmeyen kişi topluma nasıl bir şeyler anlatabilir? Az bilgiyle tesadüfen iki üç iyi fotoğrafın olabilir ama bir noktadan sonra ileriye gidemez bulunduğun noktada oynar durursun. Bu kadar da dinamik bir mesleğin içerisinde geriye doğru gidip gittikçe ufukta kaybolursun. Foto muhabiri adaylarının iyi portfolyolarını hazırlamaları, yaptıkları işleri bol fotoğraflı kategorilere ayırarak örneklendirmeleri gerekiyor. Bunu yaparlarsa karşı tarafın kendileri hakkında hızlı fikir edinmelerini sağlayabilirler. Son olarak, çok basit bir şey gibi gözükse de sosyal medyada kendi ad ve soyadları ile yer almalarını tavsiye ediyorum. Bu konu, yapılması gereken onca şey arasında nüans gibi görünse de haber kaynaklarının kendilerine ulaşabilmesi açısından oldukça önemli.
 

Kaynak: Muhammed Ali YAHŞİ