EMO Ankara Şubesi tarafından düzenlenen 'Lokal Söyleşileri'nde Köy Enstitüleri tartışıldı. EMO Ankara Şube Lokali'nde düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ömürhan Soysal, Köy Enstitüleri`nden yetişen neslin Türkiye`nin aydınlık yarınlarını yetiştirdiğinin altını çizdi. Soysal şunları söyledi: 'Köy Enstitüleri`nden yetişen kuşak yapı ustalığı yapmışlar, tarımda uğraşmışlar, resimle heykelle uğraşmışlar. Türkiye`nin aydınlık yarınlarını yetiştirmiş Köy Enstitüleri. İlk kurulduğunda okuma yazma oranını Türkiye`de nüfusun yüzde 5`idir. Türkiye halkının yüzde 75`inin köylerde yaşadığı bir dönemde, tarımla kalkınmaya çalışan bir ülke için kritik döneminde kurulmuş. Bunun mimarlarından birisi olan dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'u da anmadan geçemeyiz.' Ömürhan Soysal'ın açılış konuşmasının ardından Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş 'Köy Enstitülerini Yeniden Anlamak' başlıklı sunumunu yaptı.

'KÖY ENSTİTÜLERİ, TOPLUMSALLAŞMA PROJESİDİR'

Köy Enstitüleri'nin bir insanlaşma, toplumsallaşma projesi olduğunu vurgulayan Kemal Kocabaş şöyle konuştu: 'Neden Köy Enstitüleri sorusuyla başlıyorum. Köy Enstitüleri, bir insanlaşma, toplumsallaşma projesidir. Laik bilimsel demokratik eğitimin özgün kuruluşu olarak karşımızda duruyor. Köy Enstitüsü aydınlanma projesi, toplumsal dönüşüm projesi, kültür devrimi. İşlevsel nitelikli eğitimin adı Köy Enstitüleri. Özgüven destanı.' 2018 Türkiye eğitim sistemine değinen Kocabaş, sözlerini şöyle sürdürdü: Eğitim sistemi niteliğini kaybetmiştir. Eşitsizlik ve adaletsizlikler üretmektedir. Bilimsel olmayan müfredat çocukları akıl ve bilimden uzaklaştırmaktadır. Nitelikli öğretmen yetiştirilememektedir. Tüm eğitim fakülteleri siyasi iktidarın arka bahçesi haline gelmiştir. Eğitimde dinselleştirme, ülkemizi Suudi ArabistanY emen ligine yol almasına neden olmaktadır. Piyasalaştırma-Beyin göçü yaşanıyor. Türkiye ortaokul çocuklarını özel okullara gönderiyor. Türkiye'de beyin göçünün yaşandığı bir eğitim sistemi var. Eğitimde liyakatın olmadığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemlerde topluma bir eğitim reformu taslağı sunmalıyız.' Kocabaş, 'Ortalama Eğitim Süresi: 7.6 yıl, kütüphanesi bulunan okul sayısı: yüzde 39.2, spor salonu bulunan okul sayısı: yüzde 8.4, 2015 verilerine göre Türkiye genelindeki ilkokulların yüzde 19,5'inde, ortaokulların yüzde 19'unda, ortaöğretim kurumlarının yüzde 10,6'sında ikili öğretim uygulanıyor. Cumhuriyetin tüm değerleri, kazanımları örselenerek, silinerek yeni bir Osmanlı kimliği üretilmek isteniyor. Anaokuluna kadar indirilen din eğitimi ve vasatlık, kurumsallaşan gericilik yaygınlaşmakta. Köy Enstitüleri'nin kurulduğu dönem dünya nasıldı bir de ona bakalım. 1940 yılında Avrupa'da faşizm var. Almanya'da trenler insanları gaz odalarına taşırken, Türkiye'de trenler çocukları eğitim için Köy Enstitülerine taşıyor. Öğretim süresi 5 yıl, haftada 44 saat çalışma var… Yarısı kültür dersi, yarısı tarım ve teknik sanatlara ayrılıyor.' diye konuştu. Köy Enstitüleri'nin ne olduğunu anlatan Kocabaş, şunları söyledi: Zor koşullarda başarmanın, doğayla, zorluklarla savaşmanın adıdır. Köy Enstitüleri teknoloji eğitimi veren kurumlardır. Köy Enstitüleri spor okullarıydı. Paylaşım ve dayanışma kültürünün içselleştirildiği kurumlardı. Köy Enstitüleri öğrenciye beceri, meslek kazandıran eğitim kurumlarıydılar. Köy Enstitüleri kültür okullarıydı. Köy Enstitüleri ilk yatılı karma eğitim yapan orta eğitim kurumlarıydılar. Köy Enstitüleri Cumhuriyettir- Aydınlanmadır. İnsanla, doğayla barışık eğitim sağlayan kurumlardı. Köy Enstitü- leri bize özgü, özgün iş okullarıydılar. Köy Enstitüleri; öğrenme ve üretme sevincinin hayata geçtiği okullardı. Köy Enstitüleri farkındalık üreten, dönüştüren, özgüven üreten eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri çok yönlü, çok boyutlu bütünsel eğitimin yapıldığı yerlerdi ve tüm alanlarını eğitim ortamlarına dönüştüren eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri laik, demokratik, bilimsel karma eğitimlerin verildiği, özgün öğretmen yetiştirme deneyimidir… Köy Enstitüleri hümanist eğitimin hayata geçtiği kurumlardır.' Ne yapılması gerektiğine dikkat çeken Kocabaş, 'ülkenin eğitim sorunlarını siyaset kurumunun gündemine katmalı, laik toplum, laik eğitim ve demokrasi mücadelesini ortaklaştırmak, yaygınlaştırmalı, eğitim reformu talebini halk kitleleri ile buluşturmalı, dayanışma duygularını, arayışlarını güçlendirmeli, veli dernekleri çalışır hale getirmeli, aileler ders seçimlerini okul idarelerine bırakmamalı, her düzeyde dayanışma sağlanmalı, yerel yönetimlerle işbirliği yaparak çocuklarımızda bilimsel bilgi, kültürel çoğalmaya yönelik ortak etkinlikler düzenlenmeli ve Türkiye ilericilerinin laikdemokratik-hukuk devleti programı olmalıdır.' dedi. Prof. Dr. Kemal Kocbaş sunumunun ardından katılımcıların sunumla ilgili sorularını yanıtladı.

Editör: Haber Merkezi