Muhammed Ali YAHŞİ

Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) uzun süre iktidar talimatıyla çiğ süt fiyatlarını baskılamaya çalışsa da süt piyasasında oluşan resmi ve reel fiyatlar arasındaki makas hızla açılınca çiğ süt fiyatına zam yapılmak zorunda kalındığını söyleyen CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “USK’nin son olarak 11,50 TL’ye çıkardığı çiğ sütün litre fiyatı piyasada 12,5 TL’den işlem görürken, geçen hafta süt üreticileri sektör temsilcileri çiğ sütün litre fiyatına yüzde 20 oranında zam yaparak 12,5 TL’den 15 TL’ye yükseltti. Kaliteli yağlı süte yüzde 10 prim ödemesiyle birlikte peynir, tereyağı, yoğurt vb. üretiminde kullanılan sütün litre fiyatı 16,50 TL düzeyine ulaşıyor“ dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 'Maden Kanunu' kabul edildi TBMM Genel Kurulu'nda 'Maden Kanunu' kabul edildi

“ÇİĞ SÜTE YAPILAN ZAM MARKET RAFLARINA DA YANSIDI” 

Çiğ süte yapılan zammın zincir marketler tarafından raflardaki süt ve süt mamulleri fiyatlarına asgari litre ve kiloda 2,5 TL artış olarak yansıtıldığını ifade eden Başevirgen, “Çiğ süt fiyatına 2,5 TL zam yapılırken, bu artış marketlerdeki süt ve süt ürünlerinin fiyatlarına da yansıtıldı. Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) enflasyonun altında baskılamaya çalıştığı çiğ sütün yüzde 20 zamlanması, peynir, tereyağı, yoğurt vb. tüm süt ürünlerinin fiyatlarında ciddi artışları beraberinde getirecek” ifadelerini kullandı. Bu artışın önümüzdeki günlerde daha da yükselmesi, süt ve süt ürünlerinde daha yüksek satış fiyatlarının oluşmasının da söz konusu olduğunu aktaran Başevirgen, “Halen marketlerde farklı markaların inek ve koyun peynirlerinin kilo fiyatı yağ oranı ve türüne göre 97-293 TL arasında değişiyor. Bazı ürünlerde 300 TL’yi aşan fiyatlar söz konusu. Market zincirlerinin kendi markalarıyla ürettirdiği peynirlerde ise en düşük fiyat 60-75 TL arasında değişiyor” diye konuştu.

“17 MİLYAR DOLAR YABANCI ÜRETİCİYE AKTARILDI”

Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından aylık olarak yayınlanan Gıda Ürünleri Dış Ticaret Bülteni’ne göre bu yılın ocak-eylül döneminde 9 aylık tarım ve gıda ürünleri ithalatının 16,8 milyar dolar olduğunu ifade eden Başevirgen, “Diğer deyişle yılbaşından bu yana dokuz ayda tarımsal-hayvansal ürünler ve gıda maddelerinde yerli üreticinin desteklenmesine ayrılabilecek yaklaşık 17 milyar dolar yurt dışındaki üreticilere aktarıldı. Yerli üretici desteklenmeyip üretim düştüğü için, vatandaşlar bütün tarımsal ve hayvansal ürünlere çok daha pahalı ücret ödemek zorunda kalıyor. En düşük emekli aylığının 7500 TL, asgari ücretin 11 bin 400 TL, açlık sınırının 14 bin, yoksulluk sınırının 45 bin TL olduğu bir geçim ortamında yetersiz beslenme sorunu çok ciddi boyutlara ulaşacaktır. Milyonlarca çocuğun beslenme çantası boş ya da sadece kuru ekmek bulunurken, süt, peynir gibi en temel gıdalardan yoksun kalmaları, iktidarın uyguladığı ekonomi, tarım, hayvancılık politikalarının acı ve yakıcı sonucudur” dedi.

Editör: Ezgi Bardakçı