Ankara’da Ulucanlar Caddesi üzerinde bulunan ve Yeni Cami olarak da bilinen Cenab-i Ahmet Paşa Cami, Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyılda görevli baş mimarı Mimar Sinan’ın, başkentteki tek eseri olması özelliğiyle biliniyor. 1565 yılında yapılan cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri ve Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmet Paşa’nın ölümünden sonra yaptırılmış.

İmam Hüseyin Ünal caminin aynı zamanda Ankara’nın en eski camilerinden biri olma özelliği taşıdığını anlatıyor. Mimar Sinan’ın kendi eserindeki bütün mimari özellikler neyse onları yansıttığını belirterek camiinin Ankara taşından yapıldığına dikkat çekiyor: “Ankara taşının ilk kesilip çıkarıldığı zaman yumuşak, yıllar geçtikçe ise sertleşen bir özelliği var. Caminin mihrabı, minberi, müezzin mahfili tamamen taş yapıdan.”

KLASİK OSMANLI TARZINI YANSITIYOR

Mimar Sinan’ın hiçbir sütun olmadan kubbeyi dört duvar üzerine yerleştirdiğini kaydeden Hüseyin Hoca, cami mimarisinin aslında klasik Osmanlı tarzını yansıttığına işaret ediyor. Hüseyin Ünal, Ankaralıların yanı sıra şehir dışından da camiyi görmek için çok sayıda vatandaşın geldiğini sözlerine eklerken; ziyaretçileri caminin beyaz mermerden yapılan mihrabı, minberi ve giriş kapısındaki sadelik karşılıyor. Sivri kemerli 32 penceresi, kubbenin oturduğu kasnak etrafında da 16 penceresi bulunan cami avlusunda ise Cenabi Ahmet Paşa Türbesi ile Azimi (Hacı Esad) Efendi türbesi yer alıyor.

TARİHİ CAMİDE 25 YIL

25 yıldır Cenab-ı Ahmet Paşa’nın imamlığı görevini yürüttüğünü belirten Hüseyin Hoca, zaman zaman tadilat nedeniyle başka camilere görevlendirme olduğu durumlarda Mimar Sinan yapısını özlediğini belirtiyor. Hüseyin Ünal, Yeni Cami’nin çok başka bir atmosferi olduğunu da sözlerine ekliyor.

Kaynak: Merve US ACIOĞLU